Darren Aro-nofsky’nin Venedik Festivali’nde hem yergi, hem de övgüyle karşılanan filmi “Anne!” vizyona girmesiyle birlikte aynı tartışmaları daha yaygın bir anlamda başlattı.
Filmden nefret eden ve başyapıt olarak tanımlayanlar ikiye bölündü. Orta akım seyirlik filmlerin öykü anlatımından uzakta, teolojik ve felsefevi açılımları tartışmaların odak noktasını oluşturuyor.
Bir ev içinde yaşanan gerilimi herhangi bir tür içine sokmak zor. Hele korku filmi beklentisiyle salona giden seyircinin ters köşe olması, “bu ne ya” demesi kaçınılmaz.
Aranosfky senaryosunu da kaleme aldığı öyküsünde bir aile yapısı içinde adeta tüm insanlığın öyküsünü anlatıyor. Evin kadını düzen ve sevgiyi temsil eden bir Havva’yı (Jennifer Lawrence), O, erkek ise bir nevi Tanrı’yı (Javier Bardem) oynarken, eve gelen bir takım yabancılarla tüm düzen bozulur.
İnsanlığın tüm kaosu, vahşeti ve kendi kendini yok etmesi adım adım açılan bir anlatımla ortaya çıkıyor. İkinci yarıda artan tempo kaosu, savaşları, insan vahşetini, açgözlülüğünü, tapınma ihtiyacını sonuçta mahşere kadar varmayı müthiş bir görsellik ve anlatımla sunuyor. Erkeğin kadın sevgisinden bencilce beslenmesi, nefis göndermelerle çıkıyor karşımıza. Anlatımı kıyaslayabileceğim filmler arasında Polanski’den “Rosemary Baby”’den, Bunuel’in sürrealist filmlerine kadar uzanan bir skala var.
Film, semboller ve alegorik açılımları üzerinden izleyen bir seyirci için büyük bir keyif olurken, salt ürpermek için gelen seyirciyi de anlamsızlığa doğru itiyor.
Filmin büyük yükünü Jennifer Lawrence üstleniyor. Yüzüne bir karış mesafede duran kamera ile tüm gelişmeleri, onun gözünden ve psikolojisinden izliyoruz. Oldukça zor bir rolün altından kalkmayı başarıyor. Görsellikte Matthew Libatique tek plan çekilen filmleri andıran bir kamera takibi sunuyor. Yakın plan çekimlerdeki başarısı kadar, finaldeki mahşeri simgeleyen kalabalık sahneleri nefes kesiyor.
Ses kuşağı müzik kullanılmadan nasıl gerilim atmosferi yaratılır dersi veriyor. Aranofsky teknik açıdan mükemmel bir iş ortaya koymuş.
Erkek bencilliğinin kadın duyarlılığı, annelik duygusu karşısındaki duruşunu modern bir masal yapısı içinde anlatırken, yılın en ilginç filmi olmaya aday “anne”. Aranofsky “Nuh”’tan sonra teolojik okumalara açık bir devam filmi çekmiş sanki..
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024