Ege Doğaç Erdoğan

Ege Doğaç Erdoğan

ege.erdogan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Sahte bir dost, açık yürekli bir düşmandan daha tehlikelidir”

-Francis Bacon

Sanıyorum dördüncü ya da beşinci sınıftayken Birleşmiş Milletler’in kuruluş tarihi olan 24 Ekim’de okul çapında bir bilgi yarışmasına katılmıştım. O zaman tabii bırakın ChatGPT’yi, Wikipedi dahi yoktu; internette MIRC, ICQ gibi platformlarda anca sohbet ederdik. O da çoğunlukla internet kafelerde yapılırdı zira evde internet olması bir statü göstergesiydi. Ödev hazırlarken ansiklopedilere başvururduk. Bu yarışmaya hazırlık için dedemin Milliyet’in verdiği ansiklopedi setine gömüldüğümü hatırlıyorum. Yarışma BM üyesi ülkeler ile ilgili olacağı için sabırla yüzden fazla ülke hakkındaki maddeleri tarayıp, soru olarak gelebilecek ilginç bilgileri ezberlemeye çalışmıştım. Sorulardan biri Grönland’ın hangi ülkeye ait olduğuydu; şansıma aklımda kalmıştı ve hemen “Danimarka” diyerek puanı kapmıştım.

Haberin Devamı

Artık, neredeyse hiçbir kırmızı çizgiyi tanımayan bir ABD başkanı ile yaşamaya alışmak zorundayız. Kavgada bile söylenmeyecek ifadeleri rahatça iki dudağının arasından çıkarabilen, dosta korku, düşmana güven veren bir lider Trump. İşin vahim yanı, şaka mı yapıyor yoksa ciddi mi tahmin edebilmek mümkün değil.

20 Ocak’ta Oval Ofis’e geçecek olan Trump, Kanada, Panama Kanalı ve Grönland’a gözünü dikmiş durumda. Özellikle Grönland’a cidden kafayı takmış.

Grönland neden Danimarka’ya bağlı?

Peki çoğunlukla buzullardan oluşan bu ada neden önemli ve nasıl bir tarihsel süreçten geçmiş gelin bakalım. Fiziki olarak Kuzey Amerika kıtasında konumlandırılsa da bin yıldan fazla süredir Grönland Avrupa etkisi altında kalmıştır. İskandinav destanlarına göre Norveç doğumlu Kızıl Erik lakaplı bir kâşif, ailesi ve köleleriyle beraber kalabalık bir grupla kuzeye doğru gemilerle yola çıkar ve yerleşilebilir bir yer bulur. İnsanlara çekici gelsin diye adaya “yeşil ülke” (Grönland ya da İngilizce Greenland) ismini verir. Bembeyaz buzullarla kaplı ada işte ismini böyle alır.

17.Yüzyılın başlarında o zaman birleşik bir krallık olan Danimarka ve Norveç bünyesindeki kaşifler tekrardan adaya ulaşırlar ve kolonize ederler. İki ülke arasındaki birlik bozulunca 1814’te imzalanan Kiel Anlaşması sonucu Grönland Danimarka’ya bırakılır. 1953’te Grönland bir sömürge olmaktan çıkarak Danimarka Krallığı’nın bir parçası olarak kabul edilir. 1979’da özerklik kazanan ada, 2009’da otonom bir statüye ulaşır.

Haberin Devamı

ABD’nin ilk girişimi değil

Aslında ABD’nin Grönland ile ilgisi 19. Yüzyıl’a dayanıyor. 1867’de Amerikan Savunma Bakanı William H. Seward Grönland’ı satın alma fikrini ortaya atar ancak Kongre karşı çıkınca konu kapanır. II. Dünya Savaşı esnasında Danimarka Nazi işgaline uğrayınca ABD 1941’de olası bir Alman çıkarmasına karşı Grönland’a asker gönderir ve iki hava üssü kurar. Savaş sonrası, 1946 yılında ABD Grönland’ı satın almak için Danimarka’ya 100 milyon dolar teklif etse de cevap olumsuzdur.

Geçmişte örnekleri (Alaska, Louisiana vb.) olsa da günümüz dünyasında parayla toprak satın almak pek de tasavvur edilebilecek bir konu değil. Trump o kadar agresif bir tavır takınmış haldeki Kanada, Panama Kanalı ve Grönland için askeri güç kullanarak ilhak etme opsiyonunu dahi masada tutuyor.

Haberin Devamı

Jeopolitik önemi

Küresel ısınma sonucu buzulların erimesiyle Grönland’ın jeopolitik önemi giderek artıyor. Avrupa Komisyonu’nun 2023 tarihli bir araştırmasına göre dünyada kritik öneme sahip 34 mineralden 25’i adada bulunuyor. Öte yandan balistik füze ve radar sistemleri açısından da stratejik öneme sahip. Adada ABD ve Danimarka’nın askeri üsleri yer alıyor.

İşin bir diğer ilginç yanı Grönland’ın bir NATO toprağı olması. Bir NATO ülkesinin beşinci maddeyi ABD’ye karşı devreye soktuğunu bir düşünsenize...Hakikaten akla hayale sığmayan olaylar yaşıyoruz. Bakalım daha neler göreceğiz.