Üretimde beşinci, kişi başı tüketimde ise birinciyiz. Neden onu bu kadar çok seviyoruz? Çaylarımızın kalitesi nasıl? Doğru demleyebiliyor muyuz? Buyurun çayla ilgili bilinmesi gerekenlere.
Hindistan’ın Assam Bölgesi’nde gittiğim çay eğitiminde, ülkenin en önemli çay üstatlarından biri olan öğretmenim Parag Hatibarua’nın karşılaştığımızdaki “Dünyanın en çok çay tüketen ülkesinden bir öğrencim olduğu için çok mutluyum” sözleri beni epeyce şaşırtmıştı. Evet, sıkı çay tüketiriz ama birinci sırada olduğumuzu da, ince belli cam bardaklarımızın bu kadar merak edildiğini de açıkçası bilmiyor, tahmin etmiyordum. Dünyanın en iyi çaylarını üretmiyoruz, çay değil kahve kültürümüz çok daha eski, hatta çoğu zaman doğru demlemiyoruz bile… Ama kişi başına 3.5 kg’lık tüketimle çay kültürünün en köklü olduğu ülkelerden bile çok daha fazla çay içiyoruz.
Dünya Çay Komitesi’nin verilerine göre sırasıyla Çin, Hindistan, Kenya ve Sri Lanka’nın ardından üretimde beşinci sıradayız. Tüketimde ise herkesi sollayarak birinci sıraya oturmuşuz, ki aslında uzun zamandır böyle. Bu da en çok; asırlardır çayın kültürlerinin önemli bir parçası olduğu, yemekte bile çay içen Asya ülkelerinde şaşkınlık yaratıyor.
Çayın anavatanı Çin’in güneydoğusu ile Hindistan’ın kuzeydoğusu arasındaki bölge. Çay bitkisi olan Camelia sinensis buradan çıkarak farklı topraklara yayılmış. Ve gittiği her ülkede o ülkenin teruarına göre de karakterini şekillendirmiş. Ortadoğu ve Avrupa’da siyah çay tüketimi ağırlıktayken, Asya ülkelerinin neredeyse tamamı sadece yeşil çay tüketiyor. Örneğin Japonya’da geleneksel bir sushi dükkanına oturduğunuz an sipariş bile almadan önce önünüze hemen bir yeşil çay koyuveriyorlar.
Çayın büyüsü nereden geliyor?
Tarihimize baktığımızda aslında bizler kahveci bir toplumuz. Kahve çekirdeklerinin Avrupa macerası bile bizim topraklardan geçtikten sonra başlıyor. Ülkemizdeki çay tarımı Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte başlamış. Yani geçmişi bir asır bile değil henüz. Ama bizler öyle bir sevip, öyle bir sahip çıkıp bağrımıza basmışız ki çayı, sunumundan demleme tekniğine kendi tarzımızı oluşturmuşuz. Nitekim, iki katlı demlikle demleme tekniği sadece Türklerde var.
Çayın kahveye göre ritüeli ve kültür derinliği daha fazla. Mesela Kore’deki manastırlarda kahvaltı sonrası herkesin toplanıp sessiz sedasız içtiği çay, zihinlerini o gün yapacakları işlere hazırlayıp konsantrasyon sağlıyor. Tayvan’da Alishan dağlarında ise sadece geleneksel kıyafetli kadınlar tarafından, bambu demliklerde yine ince ritüellerle servis edilen oolong’lar dünyanın dört bir yanından çay tutkunlarını buraya çekiyor. Türkiye’de ise çay, misafirperverliğin bir simgesi, muhabbetin koyulaşması, süresinin uzamasına vesile en samimi ikram. Muhabbeti seven, misafiri baş tacı eden, ikram etmekten mutlu olan bir toplumun, çayı nasıl olup da kısa sayılacak bir süreçte kahvenin kat be kat üstüne çıkarmış olmasının en belirgin açıklaması bu olsa gerek…
Çay demleme ile ilgili bilmeniz gerekenler
- Çinliler “Su, çayın anasıdır” derler. Yani dünyanın en iyi çayına da sahip olsanız kötü su kullandığınızda çayınızın hiçbir özelliği olmayacaktır. Kullanacağınız su mutlaka iyi kalitede, kireçsiz içme suyu olmalıdır.
- Her çay aynı derecede demlenmez. Siyah çay 100 derecede, yeşil çaylar 85, beyaz çay ise 75 derecede demlenmelidir. Yeşil ve beyaz çayı 100 derecede demlersek, yapraklar yüksek ısıdan dolayı yanar, biz de istediğimiz aroma ve tadı alamayız.
- Demleme süresi de oldukça önemlidir. Yaprak çayla Seylan çayı gibi yoğun çayları aynı sürede demlememek gerek. İnce çay çok daha çabuk demlenir. Türk çayları 10-12 dakika arasında demini alırken ince öğütülmüş çayların demlenme süresi daha kısadır. Yani harman yaptığınızda demleme süresini ortalamanız gerekir.
- Soğuk su ile çay demlenmez. Mutlaka sıcak su ile demlemeli, demleme derecesine ve süresine çok dikkat etmeliyiz.
- Porselen demlik demleme kalitesi için önemlidir. Demlikteki çayınızı en fazla üç kereye kadar demleyebilirsiniz.
- Çay kokuyu en çabuk çeken gıdalardan biridir. Bu yüzden saklama sırasında mümkünse kendi paketinden çıkarmayın ve kullandıktan sonra ağzını iyice kapatın.