Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Trump ne taviz verdi? Ne gibi tehditlerde bulundu? Netanyahu, hükumetteki istifalara rağmen, mecliste 8 oy çoğunluğunu sürdürdüğüne göre, kapalı kapılar arkasında bir şeyler elde etmiş olmalı. 

Gazze’de sağlanan ateşkes, nasıl sağlandığı ve neler sağlayacağı belirli olmasa da çok olumlu bir gelişmedir; Gazze’nin kahraman halkı her gün 10-20 şehit vermekten şimdilik kurtulmuş oldu. 15 aydır tarihin kaydettiği en vahşi saldırılara bebeklerini, kadınlarını ve büyüklerini kurban veren Gazzeliler, başka halkların tasavvur bile edemeyeceği bombalamalar, katliam, tehdit, hapis, açlık, hastalık ve diğer zorluklardan en azından bir süre rahat nefes alacak. 

Haberin Devamı

Nasıl Netanyahu Gazze’yi de Batı Şeria gibi işgale ve hukuk dışı yerleşimlerle Filistin Devleti kavramını tamamen ortadan kaldırmak için başlattığı 15 aylık savaştan vaz geçmiş değilse, ABD’nin yeni başkanı Trump da Netanyahu’yu bu ateşkese gerçekten barış yanlısı ve “İki devletli çözüm” fikrini savunduğu için zorlamadı. Trump’ın 2017’de işi emlakçılık olan damadına hazırlattığı, “Barıştan Refaha: Filistinlilerin ve İsrail Halkının Yaşamlarını İyileştirmeye Yönelik Bir Vizyon” isimli yüzlerce sayfalık sözde barış planında, bırakın “iki devlet” terimini, “Filistin” kelimesi bile sadece üç yerde, o da “gayrimenkul” terimiyle yan yana geçiyordu. Trump, muhtemelen, sadece itibarını artırmak, kendi kendine taktığı “Peacemaker” (barıştıran, arabulucu) sıfatını ilk günden gerçekleştirmek ve yönetiminin diğer gündem maddeleri için zaman kazanmak gibi siyasi hesaplarla hareket ediyor olmalı. 

Netanyahu, hem ülkesinde, hem de uluslararası arenada cezaevine girmemek için başbakan olarak kalmak zorunda. Aşırı dinci partilerin ve Siyonistlerin parlamento desteğini sürdürebilmek için, Netanyahu “Filistin devletiyle yan yana yaşamak” gibi bir sonuca yol açacak barış planını kabul etmeyecektir. Trump ne vaat etmiş olursa olsun, İsrail’in işgallerle genişlettiği topraklardan vaz geçip, 1967 sınırlarına dönmesi ve başkenti Kudüs olan egemen bir Filistin için çaba göstermeyeceği de açıktır. Sekiz yıl önce, İsrail’in işgal altında tuttuğu Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan, ABD elçiliğini işgal edilmiş Filistin topraklarına taşıyan Trump, aradan geçen süre içinde ne değişmiş olmalı ki, birden Filistin yanlısı olmuş olsun? 

Haberin Devamı

Sonuçta amaç, Trump için işe başlarken bir zafer elde etmiş olmaktı. Netanyahu, ucu açık (ve birinci aşamadan sonra devam edeceği bile şüpheli) bir ateşkes anlaşmasından sonra, Filistinlilere ait topraklarını işgal ve zorla çıkartma uygulamalarıyla Büyük İsrail’i gerçekleştirme planına devam edecektir. 

Bu noktada Siyonistlerin önemli bir beklentisi var: Gazze bir enkaz yığınına döndü, kentlerin ve köylerin büyük kısmı oturulamaz halde. Okul, üniversite, klinik veya hastane, dükkan yok; ekonomik sistem çöktü. Gazze halkı hayatta kalabilmek için tamamen dış yardıma bağımlı. Yaygın hastalıklar ve İsrail bombalarından yayılan zehir Gazze’yi yaşanamaz hale getirdi. Ailelerin bir kısmı tümüyle yok oldu; her ailenin birkaç üyesi şehit ve binlerce çocuk yetim. Siyonistler umuyor ki Gazzeliler yerle bir olmuş mahallelere, akan suyu, kanalizasyonu veya elektrik şebekesi ve akaryakıt istasyonu olmayan bu yerlere dönemezler. 

Haberin Devamı

Dış yardım ise ateşkes anlaşması ile sınırlandırılmış ve işgalci Siyonistlerin denetimine bırakılmış vaziyette. Soykırımcıların 15 aydır gerçekleştirmek istedikleri bu idi. Bütün ümitleri, Gazze halkının, Filistin’i terk etmesi, kaçması. Trump’ın Orta Doğu özel temsilcisi (emlak milyarderi) Steve Witkoff’un bir şeylerden haberi olması lazım ki, Gazzelilerin Endonezya’ya yerleştirilmesinden söz ediyor! Trump’ın Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi ve ulusal güvenlik danışmanı olarak atadığı Mike Waltz bir şeyler biliyor olmalı ki, ateşkesten sonra Hamas’ın asla Gazze’yi yönetmeyeceğini söylüyor. 

Gazze’de barış ve Filistin Devleti’nin gerçekleşmesi için daha uzun yıllar ve yollar var gibi.