Türkler değil Almanlar kapısında kuyruk. Konsepti ve yemekleriyle Factory Girl, bir Türk kadınının sessiz sedasız devam eden başarı hikayesi...
Berlin’deki en iyi kahvaltı bir Türk kadınının elinden. Türk kahvaltısı dillere destandır ve Berlin yurt dışında Türk nüfusunun en yoğun olduğu şehirdir. Bunları biliyoruz. Fakat buranın başarısı hemen akla geldiği üzere az öncekilerin bileşkesi değil. Mitte’de bulunan Factory Girl’de Türk kahvaltısı yok, üstelik de müdavimlerinin çoğunluğu Alman. Burası 2010 yılında Didem Sözen tarafından açılmış. Didem, Cookshop’ın kurucu ortaklarından. Ortaklıktan ayrılınca Berlin’e taşınır. Giderken yanında götürdüğü önemli bir şey daha vardır: Magnolia pudingin tarifi.
Herkese hitap eden tatlı
Bilenler bilir yıllardır pek çok insanın Cookshop’a gitme sebebi olmuş bir tatlıdır bu. Ne muhallebi diyebilirsiniz ona ne de pastacı kremasının üst versiyonu. Bir şekilde yiyen herkese hitap etmiştir şimdiye dek. Didem akıllı kız. Ortaklık yaparken kendi oluşturduğu tariflerin reçetelerini yanında götürebileceği maddesini de eklemiş anlaşmaya. New York’ta yaşadığı senelerde ‘96 yılında deneyip çok sevdiği Magnolia Bakery’nin “banana puding”i onun ilham kaynağı olmuş. Kendi deneyerek oluşturduğu bu tarifin ismini de uğur getirmesi için Magnolia koymuş. Tarifi geliştirerek vegan yapmış. Magnolia ismi de artık çok fazla yerde puding ve tatlı adı olarak kullanıldığı için yeni bir trend yaratması adına Coco Anjéla olarak değiştirmiş. İki yıl içerisinde de Qype Business Awards’da en iyi tatlı, kahvaltı ve konsept ödüllerini almış.
Menü ikiye ayrılmış. Akşamüstü beşe kadar ayrı, beş ile akşam sekiz arası ayrı menü servis ediliyor. Gündüz saatlerinde müsli, ekmek üstü lezzetler bruscetta ve farklı yumurta şekilleri ön plandayken ikindi itibarıyla salata çeşitleri başrole oynuyor. Mekanın vegan müdavimleri için iyi seçenekleri de var. Aklınıza ne gelirse mevsiminde olan yeşilliklerin noodle ile harmanlanmasıyla hazırlanan Big in Japan göze hitap ettiği kadar damakta da iz bırakıyor. Factory Girl şu an için sadece Berlin’de ama Didem Sözen Avrupa’nın farklı ülkelerinde açılacak mekanlarının hazırlık telaşesi içinde.
Haftanın dikkat çekeni
ITB’de Türkiye nasıl tanıtıldı?
Son zamanlarda turizmin aldığı yaralara ilaç olarak görülen etkinliklerden biri de dünyanın en büyük turizm fuarlarından biri olan ve her yıl Berlin’de düzenlenen ITB. Dünyanın en ücra adalarından en bilinen destinasyonlarına kadar hemen herkesin katıldığı fuardan bu yıl sevindirici bir haber var. 10 yıldır hemen hemen tüm stantları yapan Arasta Mimarlık’ın hazırladığı Türkiye Standı, tasarımıyla 8 bin stant arasında ikincilik ödülü aldı. Truva Atı, Galata Kulesi, Apollon Tapınağı, Divriği Kapısı gibi ülkemizin simgelerinden olan yapıların replikaları hayranlık uyandırıcıydı. Bence en dikkat çeken yerlerden biri de Kuşadası standıydı. Ege mutfağını sahiplenerek getirdikleri malzemelerle epeyce zor bir iş çıkardılar. Ot yemeklerinden kabak çiçeğine pek çok yemeğin önünde kuyruklar oluştu. Bu da bizlere bir kez daha gösterdi alternatif turizmin odak noktası yeme içme.