M. Nihat Ömeroğlu
Türkiye’nin ilk baş Ombudsmanı olan Mehmet Nihat Ömeroğlu, 27 Nisan 1947 tarihinde Antakya’da doğmuştur. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1971 yılında mezun olduktan sonra, askerliğini Bilecik’te yedek subay olarak yapmıştır. Antakya hakim adayı olarak mesleğe başlayan Ömeroğlu, sırasıyla; Lice, Azdavay, Ulukışla, Enez, Pınarhisar, Gaziantep Hakimliği, Bursa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı ile Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri (2003-2004) ve Ceza İşleri (2004-2005) Genel Müdürlüğü görevlerinde bulunmuştur. 25 Temmuz 2005’te Yargıtay Üyeliğine seçilen M. Nihat Ömeroğlu, Yargıtay 5. Ceza Dairesi üyesi iken 27 Nisan 2012’de yaş haddinden emekli olduktan sonra, TBMM Genel Kurulunca Kamu Başdenetçisi olarak seçilmiştir.
“... 1982 Anayasası on sekiz defa değişikliğe uğramıştır. Anayasalar devletin uygulamasından, ülke ve dünyadaki olaylardan etkilenen olgular sonucu yapılmakta veya değişikliğe uğramaktadır...”
III- Anayasa değişiklik koşulları var mıdır, kriterleri nelerdir?
Bu soru bazı entelektüel kesimlerde ve muhalif çevrelerce oldukça sık gündeme taşınmaya çalışılmıştır. Yeni anayasa yapma veya değişikliğinin koşullarının olmadığı iddia edilmektedir.Yeni bir anayasaya ihtiyacının otuz beş yıldır tartışıldığı inkar edilemez bir gerçektir. 1982 Anayasası 2013 Eylül ayı itibariyle on sekiz defa değişikliğe uğramıştır. Anayasalar ait olduğu devletin uygulamasından, gelişen ülke ve dünyadaki olaylardan etkilenen önemli olgular sonucu yapılmakta veya ciddi değişikliğe uğramaktadır. Bu anlamda; ”… ancak anayasa yapım süreci günlük bir zamanın ajandası değil aksine savaş- diktatörlük- yabancı egemenlik sonucu ortaya çıkan anayasal kırılmaların, devrimlerin, bir sıfır noktasının sonucudur....”
(Wahl,vervassungsanderung-… Prof.Dr.Korkut KANATOĞLU, Arş. Grv. Ahmet Mert Duygun “6771 Sayılı Anayasa Değişikliği Hakkında Kanuna İlişkin Değerlendirmeler” Güncel Hukuk. Aylık Hukuk Dergisi Mart 2017/3-159 sh.60’dan naklen)
Konuya tarihsel bir süreç yönünden bakan Doç.Dr. Hakan Erdemin yerinde bir tespitiyle; “… Anayasal araçlar olarak da görebileceğimiz bütün bu sistem değiştirme çabası iç ve dış büyük siyasi olayların ve onların yarattığı dönüşüm ve kırılmaların peşinden gelmiştir. Savaş, iç savaş, ayaklanma, darbe gibi büyük siyasi olayların hemen arkasından sistem değiştirme çabalarına girilmiştir … (Hakan Erdem, Osmanlı’dan bu yana sistem değişikliği arayışları 19.03.2017 tarihli Karar gazetesi). Yine aynı yazıda bir nevi referandumu (halkoylaması) tarif ederek; “… değişik taraflar arasında ve değişen oranlarda bir mukavele unsuru, bir kavilleşme görmek mümkündür… Anayasallık vasfı temelde bu mukavele/sözleşme unsurundan kaynaklanmıştır... Mukavelenin… bir muahade şeklini aldığı görülmektedir” demektedir...
Akedemisyenler Baş ve Demirkol yeni anayasa ile ilgili makalelerinde; “…Türkiyede anayasa değişikliği konusunda bir uzlaşı bulunmaktadır. Ancak, Türkiye’de anayasa değişikliği konusunda yaşanan temel sorun mevcut vesayetçi anlayışın devam mı ettirilmesi yoksa çoğulcu bir anayasa değişikliğimi gerçekleştirmek noktasında odaklanmaktadır. Anayasa değişikliği özellikle her dönem yaşanan toplumsal olaylara ilişkin yargısal süreçlerin ön plana çıkması nedeniyle, anayasada yer alan veya yer alacak bir çok konunun yanında yargıya ilişkin hükümlerin üzerinde hassasiyetle durulması, gözden geçirilmesi ve değişikliğe gidilmesi gerekmektedir” haklı ve yerinde değerlendirmesinde bulunmaktadırlar. (Avukat Dr. Zuhal Bereket Baş-Doç.Dr.Selami Demirkol. ‘Yeni anayasa elzemdir,’ 27.02.2015, Milliyet)
Otuz beş yıldır yeni anayasa tartışmaları her zaman gündemde olmuştur. 1982 Anayasası yukarıda değinildiği gibi en az on sekiz kez değişikliğe uğramıştır. Bunların hepsi kamuoyunun bildiği gerçeklerdir. En son 2011 yılında oluşturulan dönemin TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek’in başkanlığındaki “Anayasa Uzlaşma Komisyonu” çalışmaları, bu komisyona gelen değişik çevrelerden gelen on binlerce görüş, öneri, özellikle her on yılda bir demokrasinin kesintiye uğraması, darbe, darbeye teşebbüs, hükümeti devirmeye teşebbüsler, bölücü kalkışma ve özellikle 15 Temmuz 2016 hain darbe teşebbüsü gözetildiğinde Anayasa ve Sistem değişikliğinin gerekli mi, değil mi, zamanı mı denilmesini iyi
niyetle, ülke menfaati ile açıklamak
ve inandırıcı bulmak bize göre
mümkün değildir.
Halkın yeterince anayasa değişikliği konusunda aydınlatıldığı, iletişim ve siyasi kanalların açık olduğu, dolayısıyla 16 Nisan 2017 anayasa değişikliği halkoylaması yerinde, meşru, makul
ve demokratiktir.
Devam edecek