Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Anayasa, ülkelerin nasıl yönetileceğini belirlemek yanında, o ülkede yaşayanların haklarını güvence altına alan temel yasadır. Anayasa, bir ülkenin nüfus kâğıdıysa, yeni bir anayasa hazırlanırken çocuk ve yetişkin ayrımı yapılmadan bütün bireylerle “toplumsal sözleşme” imzalanması gerekir. Çocuğun, tıpkı yetişkin gibi, hak sahibi ve eşit birey kabul edilmediği anayasalar çocuğa saygıdan yoksun ve eksik anayasalardır.

Dünya ülkelerinin anayasaları çocuk odaklı olarak “Görünmez Çocuk Anayasaları”, “Özel Koruma Anayasaları”, “Çocuk Hakları Anayasaları” başlıkları altında incelenebilir. Çocukla ilgili barındırdığı hükümler nedeniyle Türkiye’nin 1921, 1924, 1961, 1982 Anayasaları “Görünmez Çocuk Anayasaları”dır.

Haberin Devamı

1982 Anayasası’nda çocukla ilgili yapılan değişikliklere rağmen cumhuriyet dönemi boyunca sürdürülen yetişkinin ve devletin çocuğu korumacılığına dayalı paternalist çocuk anlayışı karakteri korunmuştur. Anayasa geleneğimizde çocukla ilgili hakların uygulanma yöntemine yer verilmediği için korumacı ve sosyal yardıma dayalı uygulamalar da eşitlik ilkesi doğrultusunda hayata geçirilememiş, okuma-yazma öğretmek dışında hiçbir yönden eşitlik sağlanamamıştır.

Dünya, Çocuk ve İnsan Hakları belgelerinin kabulüyle birlikte, refaha dayalı anlayıştan “Hak Temelli” ve çocuğun bütün haklarıyla görünür olduğu Anayasalara doğru evriliyor. Dünyanın geldiği bu aşamada sorulması gereken ana soru şudur: Türkiye, çocuk refahı ve korumacı yaklaşımı içinde barındıran, çocuğu yetişkin gibi hak sahibi ve eşit birey kabul eden, çocuk ve çocukluğun bütün haklarıyla görünür olacağı “Hak ve Sorumluluk Temelli” Çocuk Hakları Anayasası anlayışına geçebilecek mi?

İçinde bulunduğumuz zaman diliminde Yeni Anayasa’nın sözcülüğünü siyaset kurumu yapıyor. Toplum ise taraf olduğu eğilime ilgisi dışında henüz anayasa yapım sürecine dahil değil. Anayasa yapım sürecine toplum dahil olmadan bir ülkenin temel yasası hazırlansa ve onaylansa da Yeni Anayasa güven sorunuyla karşı karşıya kalacaktır. Tartışmaların kitlendiği Parlamenter Sistem ya da Başkanlık Sistemi modelleri ise yalnız yetişkinlere değil, çocuklara da anlatılmalıdır.

Haberin Devamı

Çocukların görüşü

Çocuk bağlamında Yeni Anayasa için iki öncelik vardır: Çocuk görüşü alınması ve Türkiye’nin çocuk birikiminin harekete geçirilmesi. Bu noktada soracağımız kısa soru ise şu olmalıdır: Türkiye, çocukları dinlemeye hazır mıdır? Hayır! Yeni Anayasa’nın hazırlanmasında çocukların katılımı söz konusu olmadığı gibi, entelektüel birikim de devre dışıdır.

Çocuk ve gençler yanında, Çocuk ve Gençlik Meclislerinin görüş bildirecekleri ortamları hazırlamak da bir ülkenin demokrasi kültürünün gereğidir. Mahalle, köy, ilçe, şehir ölçekli Görüş Bildirme Noktaları yanında sosyal medya üzerinden çocuk ve gençlerin görüşleri alınabilir. Başta aile olmak üzere, bütün ortak yaşama mekânlarında Anayasa İçin Çocuk ve Gençlik kürsüleri kurulabilir.

Bir toplumda çocukları ve gençleri dinlemek çocuk ve gençlere verilen değerin göstergesidir. Çocukları ve gençleri demokrasinin öznesi durumuna getirmek yetişkin yurttaşlar kadar çocuk haklarına dayalı çocuk politikasının gereğidir. Görüş bildirme çocuğun da yurttaşlık görevidir. Yeni Anayasa hazırlama süreci çocuk görüşü alınması müzakereci ve katılımcı demokrasiden daha gelişkin bir demokrasiye geçişi ve demokrasinin çocuklar için örnekleneceği bir deneyime dönüşebilir.

Haberin Devamı

Gençler ne istiyor?

Çocuk ve Anayasa konusunda yapılacak çalışmalar üç aşamada yürütülebilir: Yeni Anayasa yazımı öncesinde, onaylanma aşamasında ve Anayasa onaylandıktan sonra yapılması gereken çalışmalar. Anayasa yazımı öncesi çocukları anayasa konusunda bilgilendirmek gerekir. MEB tarafından örgün ve yaygın eğitimin bütün imkânları harekete geçirebilir. TBMM, TBMM Anayasa Komisyonu ve Yeni Anayasa Komisyonu Üyelerinin çocuk ve gençlik sözcüleriyle buluşmalara öncülük edebilir. Çocukların ve gençlerin nasıl bir anayasa istediği öğrenildikten sonra Yeni Anayasa yazılmaya başlanabilir.

Yeni Anayasa, onaylanmadan önce çocukların anlayacağı bir dile dönüştürülmeli ve oylama sonuçlarını etkilemeyecek de olsa, belirlenecek bir yaş grubunun -örneğin on ile on sekiz yaş arası- çocukların da onayına sunulmalıdır. -Bu öneriyi tebessümle karşılayanlara ise sözümüz yok.- Anayasa onaylandıktan sonra Yeni Anayasa çocuk dili’ne dönüştürülmeli ve oylama sonuçlarını etkilemeyecek de olsa, özellikle çocukların Anayasa’daki hakları ile bu haklardan nasıl yararlanacaklarını açıklayan Çocuklar İçin Anayasa Kılavuzu hazırlanmalıdır.

Haklar görünür

Yeni Anayasa’da çocuk ve çocuklukla ilgili bütün hakların görünür olmasını önermek, çocukla ilgili bütün hakların sıralanacağı bir Anayasayı savunduğumuz anlamına gelmez. Aksine, hem kısa hem de çocukla ilgili hakların temel ölçütleri ile bu hakların uygulatma ilkelerine yer veren bir Anayasa öneriyoruz. Önemli olan, çocukla ilgili hakların bütüncül bir felsefeyle Yeni Anayasa’ya yansıtılmış olmasıdır.

Çocuk ve çocuklukla ilgili bütün hukuk normları ile hayati öneme sahip ilkelerin tamamının anayasada yer almasına anayasa tekniği bakımından itiraz edilebilir. Buna karşılık, bu düzenlemelerin “nispeten güvencesiz” olan yasalara bırakılması da doğru değildir. Bu noktada ara bir yol izlenebilir: Normlar hiyerarşisinde anayasadan sonra gelen ancak yasalardan üstün nitelikte, çocuk ve çocukluk haklarına ilişkin temel ölçüt ve ilkeleri düzenleyen çerçeve bir yasa -Çocuk Anayasası: Türkiye Çocuk Temel Yasası- için Anayasa’da bir hükme yer verilebilir. Bu çerçeve yasa için çocukla ilgili yasaların hazırlanmasında çocuk görüşü alınması, bu yasanın diğer yasaların üstünde olduğu ve çocukla ilgili temel yasa görevini yerine getireceği hükmüne de yer verilmelidir.

Türkiye’yi bir hukuk devletine dönüştürecek Yeni Anayasa fikri ortaya çıkabilecek mi? Yeni Anayasa, “Temel Hak ve Özgürlükler”in önünü açabilecek mi? Çocuk, genç ve yetişkinlerin görüşü ve katılımıyla onaylanacak bir anayasa hazırlanabilecek mi? Çocuk, yetişkin gibi “Hak Sahibi” eşit bir birey ve Anayasa’nın paydaşı kabul edildiği, çocuğa saygıyı ve verilen değeri hissettiğimiz, devletin çocuğa karşı yükümlülüklerin yer alacağı, çocuğa özgü bütün hakları güvence altına alan bir anayasa hazırlanabilecek mi? Özetle, Yeni Anayasa yetişkinlerle olduğu gibi, çocuklarla da “Toplumsal Sözleşme” imzalayacak mı? Bu nedenle Yeni Anayasa Türkiye’nin çocuk ve anayasa sınavı da olacaktır.

Mustafa Ruhi Şirin

1955’te Trabzon’da doğdu. 1978’de iletişim alanında yüksek öğrenimini tamamladı. TRT’de 35 yıl görev yaptıktan sonra emekliye ayrıldı. 1990’da Çocuk Vakfı’nı kurdu. Çocuk hakları, çocuk ve medya, okuma kültürü, çocuk edebiyatı, özel yetenekli bireylerin eğitimine yönelik kongre ve stratejilerin hazırlanmasına öncülük etti. Çocuk ve yetişkinlere yönelik kitaplar yazdı. Çocuk kitapları dünya dillerine çevrildi. Hakkında yüksek lisans ve doktora tezleri yapıldı. Çalışmaları ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından ödüllendirildi. Çocukla ilgili yaptığı çalışmalara 2012 yılında Kırklareli Üniversitesi tarafından fahri doktora unvanı verildi.