Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye tarihinde ilk defa böyle ciddi bir şekilde yalnızlık durumu içerisine girmiş bulunuyor. Suriye ve Irak merkezi hükümetlerinin Türkiye’ye karşı olan tepkisi, İran’ın bunu art gaye ile tam olarak katılması, Rusya’nın da buna dördüncü ülke olarak dâhil olması, Türkiye’nin Doğu’sunda yalnızlığını ve düşman resimlerini artırıyor. İşin ilginç tarafı Türkiye’ye yakın olarak gördüğümüz Azerbaycan’da da Aliyev’in gizli emniyet teşkilatını lağvetmesi ve bunların içinden yeni bir teşkilat kurmak istemesi da dikkatleri çekiyor.
Ermenistan’ın Türkiye karşıtlığını tartışmamıza gerek yok. Gürcistan’da da özellikle Shakasvili’nin iktidarı kaybetmesinden sonra Rusya’nın Gürcistan üzerindeki egemenliği de tam anlamıyla artmış bulunuyor.
Enerji sorunu
Türkiye için enerjinin önemli kaynakları Rusya’nın ve İran’ın elinde olduğu için Rusya Akkuyu’dan başlayarak, petrol hatlarına kadar her konuda Türkiye’yi sorunlu bir hale getirecek konuma giriyor. Buna bir de Doğu Akdeniz’de önümüzdeki günlerde İsrail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın ortaklaşa atacağı adımlar eklenebilir. Ne kadar pahalı olursa olsun, yeni bir hatla İsrail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan üzerinden doğalgaz sevkini Avrupa’ya yöneltmek istiyor. Böylece, Rusya tarafından Türkiye’nin topraklarından geçmesi planlanan doğalgaz ve petrol alanlarında da zorluk çekecek.
Şimdi bütün bu olayların neden geliştiğine bakalım:
Türkiye, Suriye’de yaptığı yanlışlıktan geri dönme şansına sahip olmadı. Her an gidecek diye kabul ettiğimiz Esad, ülkenin % 60’ına hakim duruma geliyor ve arkasına da Rusya’yı almış durumda.
Suriye’nin diğer % 40’ını da IŞİD ve Kürtler paylaşıyor. Irak’ta merkezi hükümet, Türkiye’nin Kuzey Irak’la yakınlaşmasına negatif bakıyor ve bu konuda Türkiye’ye karşıt olan politikasını sürdürüyor. En önemli gelişme de hiçbir zaman düşmanlık göstermediğimiz İran’daki Türk karşıtlığının her geçen gün artması. Türkiye’ye yaptırdığı havaalanını işletmeye almayan, Türkcell’in yaptığı telekomünikasyon hattını da kabul etmeyen İran, şimdi Türkiye’ye karşı pençelerini ve düşman resmini geliştiriyor.
Rusya ikilem içinde
Rus politikacıları, Türkiye’nin kendi uçaklarını neden düşürdüğünü tam anlayamadılar. Hakikaten Yunanistan, Türkiye’ye yönelik 114 kez hava sahamızı ihlal ederken bir şey yapmayan Türkiye, Rusya gibi bir ülkeyi 7 saniye hava sahamızı ihlal ettiği için 13. hava ihlalinde uçağı düşürdü. Bunun arkasında kimler var? Bunun arkasında büyük bir olasılıkla ABD’nin olduğu kanısı yayılıyor.
Türkiye Rus uçağını düşürdükten sonra direkt olarak Rusya ile ilişkiye geçip bu konuda bir uzlaşı sağlayacağına ABD ve NATO’ya haber vermesine Ruslar çok kızdı ve bunu bir düşmanlık olarak görüyorlar. Eğer Türkiye bu uçak kazasından sonra Rusya ile irtibata geçseydi büyük ihtimalle Putin bu kadar tepki göstermezdi. Putin, Tayyip Erdoğan’ı en iyi tanıyan liderlerden biri ve bugüne kadar da Tayyip Erdoğan’a olumlu bakan bir liderdi. Şimdi çıldırmış bir şekilde pençeleri gösteriyor ve ülkemize her alanda saldırıyor.
Olay nereye gidecek?
Geçtiğimiz hafta Antalya’ya gittiğim zaman tüm otellerin kan ağladığını gördüm. Antalya’nın en lüks otellerinden biri olan Rixos’ta 2200 yatak kapasite varken, şu anda kalanların sayısı 39’a kadar inmişti. Rusya direkt uçuşlara izin vermediği müddetçe Rusların Belarus veya Baltık Cumhuriyetleri üzerinden Türkiye’ye gelme şansları yok. Fenerbahçe’nin özel uçağına bile izin vermeyen Rusya tepkisini nereye kadar götürecek bunu hiç kimse tam olarak bilmiyor. Güney Kıbrıs, İsrail ve Yunanistan’ın da Türkiye karşıtlığına katılmasıyla birlikte ülkedeki sorunlar artacak. Bu açıdan Türkiye akıllı bir İsrail politikası izlemeli.
Türkiye yalnız kaldı
AB, Türkiye’ye mülteci konusunda istediği görüşleri dikte etmek istiyor. Hâlbuki Türkiye, Suriyeli mültecilere Edirne üzerinden Avrupa Birliği ülkelerine gitme olanağı tanısaydı inanın AB’deki birçok ülke lideri hegemonyalarını ve iktidarını kaybederdi.
Yalnızlığımızın uzun sürmeyeceğine inanıyorum. Ülkelerde hükümetler, politikada çözüm üretmek için vardır. Türkiye’nin bu durumda tamamen ABD’ye mahkûm bir hale gelmesi ülkemiz için iyi olmaz. ABD her an Türkiye’yi yarı yolda bırakabilir.
Bu konuda Türkiye ilişkilerini geliştirmeye başladı. Dış politikadaki yalnızlık ekonomik sorunlarımızı artıracak, iç sorunlarımızı da büyük hale getirecektir. Bu açıdan hükümetin çok ciddi bir politika değişikliğine gitmesi ve 2016 yılında düzlüğe çıkmamız şarttır.

Haberin Devamı

Prof. Dr. Faruk Şen

Haberin Devamı

Faruk Şen 1948 yılında Ankara’da doğdu. Ortaöğrenimine İstanbul Alman Lisesi’nde devam eden Şen, Almanya’nın WWU Münster Üniversitesi’nde işletme ekonomisi okuduktan sonra aynı üniversitede doktorasını yaptı. 1980’de Bannberg Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. 1981-85 arasında Düssburg Üniversitesi’nde çalışan Faruk Şen, 1985’te Almanya’nın eski başkenti olan Bonn’da Türkiye Araştırmalar Merkezi’ni kurdu. 1991’de Essen Üniversitesi’nde profesör oldu. 2008’in sonuna kadar Türkiye Araştırmalar Merkezi’ni yöneten ve 180 araştırmaya imza atan Şen 2009’da Türkiye -Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı’nın kurucusu olarak çalışmalarına devam etti. Bugüne kadar Almanca, İngilizce, Fransızca ve Türkçe dillerinde birçok makale ve kitabı olan Şen Ayrıca REMA (Researching Mar-keting) kuruluşunun da sahibidir.