Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ercan Karakaş
1945 Çanakkale doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini Çanakkale’de yaptı. İstanbul’da başladığı yükseköğrenimini Almanya’da Yüksek Makine Mühendisi (FH) olarak tamamladı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nde 10 yıl çalıştı.
Türkiye’ye döndükten sonra, 1985 SODEP-HP birleşmesinde SHP’ye katıldı. SHP İstanbul İl Sekreterliğine getirildi. 1988’den sonra üç kez SHP İstanbul İl Başkanlığına seçildi. 19. ve 20. dönemlerde İstanbul Milletvekili seçildi. SHP’de PM ve MYK üyeliği yaptı, Grup Başkanvekilliği görevinde bulundu. TBMM Dışişleri Komisyonu üyeliği yaptı. İki yıl Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyeliği görevinde bulundu. 1988’den itibaren bir grup arkadaşıyla aylık Sosyal Demokrat Dergi’yi çıkardı. 1994’te Sosyal Demokrasi Vakfı’nın (SODEV) kuruluşuna öncülük yaptı. 10 yıl başkanlık görevini yürüttü. Halen SODEV Onursal Başkanı. 1995’te 50. Hükümet’te Kültür Bakanlığı yaptı. Eylül 2014Ocak 2016 tarihleri arasında CHP Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüttü. Çeşitli dergi ve gazetelerde makaleler yazdı. Ayrıca siyaset ve sosyal demokrasi üzerine yayımlanmış 10 kitabı bulunmaktadır.

Haberin Devamı

Yol arkadaşımız, dostumuz Aydın Güven Gürkan ‘hocamızı’ 2006 yılı başlarında kaybetmiştik. Aradan dokuz yıl geçti. Örnek bir siyasetçi olarak her zaman sevgiyle anılacaktır. Unutulmayacaktır.
Gürkan, 12 Eylül’ün her alanda yarattığı tahribata tavır olarak aktif siyasete katılan başarılı bir bilim insanıydı. 1983’te Halkçı Parti (HP) milletvekili seçilmesiyle birlikte, bilgisi, tezleri ve içtenliği ile kamuoyunun dikkatini çekmeye başlamıştı. Çünkü o, alışılagelmiş, bildik siyasetçilere benzemiyordu. Son derece bilgili, Türkiye için hedefleri olan, vizyon sahibi, demokrat, dürüst ve mütevazi bir kişilik sergiliyordu. Bir duygu insanıydı, içi dışı birdi. Gürkan bu özellikleri ve yetenekleri ile 12 Eylül sonrasında hem ülkemiz siyasetine, hem de ülkemiz sosyal demokrat hareketine çok önemli açılımlar getirdi. İki konu onun için çok önemliydi. Bunlardan ilki, mevcut siyaset anlayışının ‘köklü bir biçimde yenilenmesi’, ikincisi de ‘12 Eylül’den sonra farklı partilere bölünen sosyal demokrat hareketin kendisini ideolojik olarak netleştirmesi ve bu temelde bütünleşmesi’ idi.
Gürkan, yaşanan toplumsal ve siyasal sorunların mevcut siyasi anlayışı ile aşılamayacağını, o nedenle siyasetin ‘daha üretken, yapıcı, bilimsel, demokratik, katılımcı ve saydam’ hale getirilmesinin bir zorunluluk olduğunu savundu.
12 Eylül’ün izin verdiği çerçevede ‘vesayetle’ kurulan Halkçı Parti’nin özgürleştirilmesi ve sosyal demokratik bir çizgiye oturtulması mücadelesini de bu anlayışla başlattı. Mücadelesini başarıyla sonuçlandırdı ve partinin genel başkanlığına seçildi.

Solu birleştiren isim
Bu noktadan sonra HP milletvekilleri, O’nun öncülüğünde, işkencelere, anti demokratik uygulamalara karşı aktif tavır almaya ve Türkiye’nin 12 Eylül rejiminden bir an önce çıkması için kararlılık içinde mücadele etmeye yöneldiler.
Gürkan, genel başkan olur olmaz, 12 Eylül sonrası üçe bölünen sosyal demokrat hareket birleştirmek için harekete geçti. Parti liderlerini ziyaret etti. Ecevitlerin Demokratik Sol Parti’sini (DSP), ‘ikna’ edemedi. Ama Erdal İnönü’nün de olumlu yaklaşımı sonucunda Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP) ile mutabakat sağladı. Sonuçta iki parti, HP ve SHP, Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) adıyla birleşti. Birleşmeden kısa bir süre sonra, Gürkan, genel başkanlık görevini İnönü’ye bırakarak siyasal tarihimizde eşi görülmeyen, örnek bir davranış sergiledi. Gürkan, 1992’de CHP yeniden açılırken tek çatı altında bir araya gelinmesi için de uğraş verdi. SHP ile CHP’nin 1995’teki birleşmesine önemli katkı sağladı.
Onun için kendi konumu pek önemli değildi. Önemli olan ilkeler, solun bütünlüğü, halkın refahı ve mutluluğu idi. Siyaset bunun için yapılmalıydı. Gürkan aslında yalnız sosyal demokratların değil, solun özgürlükçü tüm renklerinin ve toplumsal hareketlerin bir araya gelebilmesi gerektiğini savunuyordu. Bu yoldaki bir girişimin içinde de yer aldı.
Birleşmenin yanı sıra solun temel değerleri olan, özgürlük, eşitlik, dayanışma, demokrasi ve barış gibi değerlere dayalı ‘ideolojik’ ‘programatik’ ve ‘örgütsel’ yenilenmenin şart olduğunu savundu. Mevcut sosyal demokrat siyaseti ise daha çok ‘eklektik’ ve ‘pragmatik’ nitelikli siyaset olarak değerlendiriyor ve bundan kurtulmak gerektiğini söylüyordu. İçerisinde bulunduğumuz ‘küreselleşme ve bilgi çağına geçişin’ doğurduğu ‘yepyeni ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel koşullarda’ sosyal demokrasinin de işini zor olduğunu o nedenle yeni sorunlara yeni çözümler üretebilmek için bilgiye ve yoğun ‘kuramsal’ tartışmalara ihtiyaç olduğunu vurguluyordu. Küresel sorunlara küresel yanıtlar verilebilmesi için Avrupa’nın ve dünyanın sol, sosyal demokrat partilerinin bu tartışmaları ve arayışları birlikte sürdürmesini zorunlu görüyordu. İçe kapanmanın kabul edilemez olduğunu belirtiyordu.

Örnek bir siyasetçi
Özetlenecek olursa, Aydın Güven Gürkan farklı bir siyasetçiydi. Türkiye siyasetinde bilgili, dürüst, vizyon sahibi, hayalleri olan, yenilikçi, geniş ufuklu ve içtenlikli örnek bir siyasetçi olarak her zaman sevgiyle anılacaktır. Unutulmayacaktır. Eğer Onun siyaset, siyasal partiler, sosyal demokrasi, insan hakları, özgürlükler, Kürt sorunu, iç barış, demokrasi çoğulculuk ve toplumsal ilerleme ve dayanışma konularında dile getirdiği görüşler ve öneriler tam olarak uygulamaya konulabilmiş olsaydı, ülkemiz bugün birçok sıkıntısını aşmış ve çağdaş dünyada daha iyi bir konuma yerleşmiş olurdu.