Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Mehmet Şakir Örs
1979 yılında Ege Üniver-sitesi İktisat Fakültesi Ekonomi Bölümü’nden mezun oldu. Uzun yıllar görev yaptığı Tariş’te yönetici olarak çeşitli görevlerde bulundu. Gazetecilik yaptı, iletişim ve halkla ilişkiler alanında çalıştı, İletişimevi’ni kurdu. Çeşitli ekonomik, sosyal ve kültürel konularda yayımlanmış çok sayıda kitabı ve kazanılmış ödülü var. CHP İzmir İl Yöneticiliği yaptı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Danışmanlığı ve İZFAŞ (İzmir Fuarı) Genel Müdürlüğü görevlerinde bulundu. Türkiye Yazarlar Sendikası, Edebiyatçılar Derneği, Dil Derneği ve Çağdaş Gazeteciler Derneği üyesi.

Haberin Devamı

İçinde bulunduğumuz koşullarda, siyasal yaşamın ağırlığı - olumsuzlukları, hayatın tüm alanlarını derinden etkiliyor. Sol ve sosyal demokrat çevrelerde, muhalif kesimlerde, genel olarak, bir karamsarlık ve moral bozukluğu hali var. Üstelik bu olumsuz durum, her geçen gün kendini daha çok hissettiriyor. Ve en kötüsü giderek kalıcı hale dönüşme eğilimi gösteriyor.
Oysa bu olumsuz ruh halinden hızla sıyrılmak; yeni umutlara, yeni mücadelelere yelken açmak gerekiyor.

Siyasal yaratıcılık ve üretkenlik
Siyasal mücadelelerin ve özellikle de muhalif çevrelerin içerisinde yer alanlar, yaşanan süreçleri irdeleyip değerlendirdikçe; çoğunlukla ortak bir noktada buluşuyorlar. O nokta da siyaset yapma tarzının değiştirilmesi...
Hayatın hemen her alanında olduğu gibi siyaset alanında da, zamanın o durdurulamaz akışı ve yaşamın diyalektiği, yeni ihtiyaçları ortaya çıkarıyor. Tabii yeni yol ve yöntemleri de...
İşte tüm bu gelişmeleri gözlemleyip, çözümleyerek ve sentezleyerek, toplumsal mücadele alanlarında yeni hedefler belirlemek ve yeni yol haritaları oluşturmak gerekiyor. Bu bağlamda, yeni siyaset yapma tarzının en önemli dayanağının ‘siyasal yaratıcılık ve üretkenlik’ olduğunu düşünüyoruz.

Hayata müdahil olmak
Gerek siyasal partilerde gerekse farklı düşünsel - eylemsel çevrelerde buluşup, hayata dair iddialar ortaya koymak ve bu iddiaları hayata geçirmek isteyenler; çoğunlukla dar alanda kısa paslaşmalar içinde kalıyorlar. Bu kısır döngü, giderek düşünsel ve eylemsel üretimi kısırlaştırıyor, verimi düşürüyor. Hatta bir süre sonra, enerjilerini birbirlerine karşı iç mücadeleler içinde tüketmeye başlıyorlar. Oysa hayat o kadar geniş ve mücadele o denli çok boyutlu ki...
Yeter ki biz hayatın tüm renklerini görmek ve mücadelenin tüm boyutlarını kavramak isteyelim... Böyle bakıldığında yapılacak iş de çok, verilecek uğraş da…
En güzeli de hayatı bir ucundan yakalamak, hayata müdahil olmak... Uğraşıları, emekleri birleştirip eylemsel kılarak, hayatı değiştirmek ve dönüştürmek...

Toplumsal mücadele alanları
Genel olarak sol çevreler ve sosyal demokratlar, uzun süredir çoğunlukla kimlik siyasetinin, kültürel çelişkilerin - çatışmaların dar alanlarına hapsoldular. Hayata sınıfsal, sosyal ve toplumsal mücadelenin perspektifinden bakmayı unuttular, en azından bu gerçekliği ihmal ettiler.
21’inci yüzyılın dünyasında ve 2016 yılı Türkiye’sinde, toplumsal mücadelenin temel karakteri ekonomiktir, sınıfsaldır, sosyaldir. Elbette hedef kitleler değişmiştir, farklılaşmıştır. Ancak yine de kentlerin çeperlerinde yaşayan yoksullardan, işsizlerden, fabrikalarda - işliklerde doğrudan üretimin içinde olanlara; kentlerin merkezlerinde çok katlı yapılarda, alışveriş merkezlerinde görev yapan mavi - beyaz yakalılardan kırsal kesime, tarımsal alanlara uzanan çok farklı toplumsal mücadele alanları vardır. Elbette solun, sosyal demokrasinin olmazsa olmazları üniversiteleri, gençleri ve aydınları da bu alanlara eklemek gerekir...
Görüldüğü gibi, solun sosyal demokrasinin toplumsal mücadele alanları çok geniştir ve çeşitlidir...

Siyasal üretim ve solun değerleri
Toplumsal mücadelelerin yoğun uğraşısı içinde siyaset yapma tarzını değiştirmek ve yenilemek gerekiyor. Ama unutulmaması ve her daim anımsanması gereken solun temel değerleridir, hasletleridir. Bu değerler içinde düşünsel ve siyasal üretim; yol arkadaşlığı, dayanışmak, paylaşmak her daim başat değerlerdir.
Siyaset yapma tarzını değiştirmesi, yenilemesi gereken örgütlenmeler içinde, ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) başı çekiyor. CHP’nin misyonu, konumu, ona oy veren umut bağlayan milyonlarca insanın sorumluluğu; CHP’nin ve CHP’lilerin kendi siyaset yapma tarzlarını değiştirmelerini ve yenilemelerini zorunlu kılıyor.
Günümüz koşullarında CHP yönetiminin, örgütlerinin, aksiyonerlerinin; ‘siyaset yapma tarzının değiştirilmesi’ için kafa yorması, düşünce üretmesi, yeni yol ve yöntemler bulması kaçınılmazdır.