Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İnal Aydınoğlu
Gaziantep doğumlu bir ekonomist ve işadamıdır. Marmara Üniversitesi ve bazı vakıf üniversitelerinde gönüllülük, sosyal girişimcilik, liderlik ve sevgi konulu dersler vermekte, yetişkin eğitimleri, kurslar, seminerler düzenlemekte, gazetelerde yazmakta, televizyon programları yapmaktadır. Sevgi ve gönüllülük üzerine yayımlanmış 10 kitabı mevcut.


Toplum bir gerginlik içinde, insanlar çok sert, öfkeli; toplumsal yapımıza, geleneklerimize, örf ve adetlerimize uygun olmayan stresli bir hayat yaşıyor insanlarımız. Herkes birbirini tetikliyor adeta. Medyada haberler; terör, kavga, şiddet, cinayet, gasp üzerine. Her şehit haberi; her ana, bacı, eş feryadı yalnızca bizi üzmekle kalmıyor, toplumu öfkeye, şiddete, kine yönlendiriyor. Politikacıların tutum ve davranışları sert, hakaret içerikli ve saygısız. Televizyonlardaki tartışma programları, konuşmacıların birbirinin hakkına saygı göstermediği bir, söz kapma ve alt etme çabası içinde geçiyor.
Kavga, hiddet, şiddet, birbirimizin üzerine yürüme; anlayışsız, sevgisiz bir yaşam, toplumsal alışkanlık haline gelmeye başladı. Herkes birbirini tahrik çabası içinde; gençlerimiz kavga ediyor, insanlar birbirinin hakkına saygı göstermiyor. Bu ulusu, bu ülkeyi, bu insanları seven birilerinin ortaya çıkması; yumuşak, sevecen, şefkat, anlayış ve saygı dolu bir yaşam biçimini toplumumuza hatırlatması ve örnek olması gerekiyor. Bizim özümüz budur. Ticaretimizin temelinde Ahilik düzeni vardır. Köy yaşamımızda sevgi, saygı, selam, paylaşma ve imece esastır. Örflerimize göre büyüğün sözü dinlenir, eli öpülür;küçüğe sevgi, şefkat gösterilir.

Sevginin sihri
Sert ve disiplinli tutumu nedeniyle çevresinin “Beton” lakabı taktığı üst düzey bir görevli, benim verdiğim sevgi kurslarına uzun süre katılmıştı. Daha sonra yapılan bir gazete röportajında, “Aydınoğlu’nun kurslarına katıldıktan sonra değiştim; artık pamuk oldum” demişti. Muhabir nasıl pamuk yaptığımı bana sorunca, “Ben onun içinde yaşayan saf, temiz Anadolu insanının yüreğinde mevcut sevgiyi ve şefkati yaşamına katmasına vesile oldum” demiştim. O çok saygın, terbiyeli ve gerçekten şefkat dolu bir insandı ama içinde yaşadığı ortam onu sertleştirmişti. Onun gibi olmayan; sert, saldırgan hatta terbiye sınırlarını aşan insanları bile sevgiye ve saygıya yönlendirmek hiç zor değildir.
Yalnızlığımızın, acılarımızın, kederlerimizin, kavgalarımızın nedeni başka insanların bize göstermedikleri sevgi değil, bizim diğer insanlardan esirgediğimiz sevgidir. Karşıdan gelen sevgi dolu sözlerle, içten takdirlerle, gülümseyen bakışlarla içindeki sevgi pınarı uyanmayan hiçbir insana rastlamadım. Coşkuyla, sevinçle, sevgiyle, şefkatle, olumlu enerjiyle karşıladığınız her insanda aynı enerjiyi yaratabilirsiniz. Çünkü insan kötü, sevgisiz, şefkatsiz bir varlık değildir; yüreği sınırsız sevgiyle doludur. Toplumun ona yansıyan gerginliği, stresi, öfkesi, şiddeti, gönlündeki sevgiyi gölgelemiştir. Kendi yumuşaklığınızla o kötü etkileri temizleyip her insanın içindeki insancıl yücelikleri ortaya çıkarabilirsiniz.
Hayatı kavgasız, gürültüsüz barış ve huzur içinde yaşamak isterseniz gönlünüzde mevcut yüce gücü uyanık tutmanız, sevginin yaşamınızı yönlendirmesine izin vermeniz gerekir. Sevginin düzeltmeyeceği hiçbir şey yoktur. Oysaki biz, sabahtan akşama kadar karanlıkları aydınlatmak yerine ruhumuzu karartacak şeyleri yaşamımıza katmaya çalışıyoruz. Kin, kıskançlık, hasislik; mala, mülke, şana, şöhrete düşkünlük, açgözlülük hayatımızı şekillendiriyor, sertleştiriyor. Dünyasal değerlerin cazibesi bizi ruhsal değerlerimizden uzaklaştırıyor. Önceliği sevgi ve şefkat olmayan; kavga, mücadele, kazanmak ve biriktirmek üzerine kurulu hayatlar yaşıyoruz. Sorunlar sevgiden uzaklaştıkça başlar. Toplum olarak bir kurtuluş arayışına girmemiz gerekiyor. Radyolar, gazeteler, televizyonlar; öfke, şiddet, terör içeren haberleri bile, toplumda kin, nefret, stres üretmeden verecek bir dil bulmalılar. İnsanlar zihinlerini olumsuz düşüncelerden temizlemeli. Dilimiz yalnızca sevgi ve şefkat sözleri söyleyecek alışkanlıklar edinmeli. Gözlerimiz hep iyiyi ve güzeli görmeli. Gönlümüz etrafa sevgi yaymalı. Başkalarını sevme yeteneği Allah’ın bize verdiği en büyük armağanıdır. Sevdikçe iyi insanları ve sevgilerini kendimize çekeriz, kusurlu insanları da düzeltiriz. Sevgi içinde yaşamak, sevgi sözleri söylemek, sevgi ile bakmak, dünyada mevcut olan her şeyle ilişkilerimizi değiştirir. Aranan, sevilen bir insan oluruz. Kendi yarattığımız olumlu dünyada sevginin zenginliği içinde yaşarız.
İnsan yaşam boyu sevgiyi arar ve sevgiyle yaşar. Bir insanın yaşı ve konumu ne olursa olsun sevgiye olan gereksinimi hiç bitmez. Sevgiyle karşıladığınız her insan mutlu olur. Sevgiyle el uzattığınız her iş yolunda gider. Yolları tıkayan şey sevgisizliktir. Herkes sevgiyi hissedebilse ve karşı tarafa da hissettirebilse dünyada kavga, şiddet, öfke, savaş, açlık ve yoksulluk olmazdı. Herkes doğayı, canlı cansız tüm varlıkları sevse, korusa, çevre bozulmazdı, dünya ne kadar güzel olurdu.

Sevgi düşüncesi
Mevlana, “İnsan düşünceden ibarettir. Gül düşünürsen gülistan, diken düşünürsen dikenlik olursun” der. Yaşamımızdaki her şeyi düşüncelerimizle yaratırız. Uzun süren iş yaşamım içinde yalnızca işe ve paraya odaklanan, insanlara hiç hak tanımayan, değer vermeyen, her karşılaştığı insanı kullanmaya veya yanıltmaya yeltenen işadamları gördüm. Sevgiden uzaklaşmış; malla, parayla özdeşleşmişlerdi. Tüm duyguları adeta sinmiş, yalnızca kazanma arzusu ve kaybetme korkusu kalmıştı yaşamlarında… Gece sabahlara kadar kan ter içinde bu duyguları yaşarlardı. Onları izleyip dinledikçe, “Herhalde cehennem denilen şey budur” derdim.
Başka insanlar hakkında kötü düşünmek; haklarını, hukuklarını tanımadan üzerlerinde hesaplar yapmak zihnimizi kötü düşüncelerle doldurur. Kötü düşünceler besledikçe, düşündüğümüz kötülükleri henüz karşı tarafa ulaştıramadan, hayal dahi edemeyeceğimiz kötülükleri kendi üzerimize çekeriz. Zihnimizdeki kötülük hayatımızda kötülükler üretir. Eğer yaşamımızda ortaya çıkan sonuçları ve karşılaştığımız olayları beğenmiyorsak mutlaka düşüncelerimizi değiştirmemiz gerekir.
İyi yaşamanın tek yolu sevgi düşünmektir. Zihnimizdeki sevgi hayatımızda da sevgi üretir. Yolumuzu aydınlık tutabilmemiz ve sevgiden uzaklaşmamamız için önümüze sürekli sevilecek şeyler çıkar. Çiçekler, böcekler, her şey bizim yaşamımızı zenginleştirmek ve güzelleştirmek için yaratılmışlardır. Onların yararı, zararı, sevilir veya sevilmez oluşları bizim bakış açımıza, düşünce tarzımıza ve yargılarımıza göre değişir. Karşılıksız, ayırımsız ve koşulsuz olarak her şeye sevgiyle bakar ve zihnimizde sevgiye yer açarsak, sevilmeyecek hiçbir şey kalmaz, hayatımızın tümü sevgiyle dolar. O zaman “Herhalde cennet burasıdır” deriz.
Öbür dünyadaki cennet, cehennem nedir, nasıldır, görene, bilene hiç rastlamadık ama bu dünyada cennette de, cehennemde de yaşayan insanlarla her gün karşılaşıyoruz. Toplumsal gerginliklere kendini kaptıran stres, öfke, şiddet, kavga ve savaş içinde yaşayanlar ile sevgi, şefkat, merhamet, adalet, barış ve huzur içinde yaşayanların nerede yaşadıklarını hemen görebiliriz.
Cennet benzeri bir ülkede yaşıyoruz. Bu güzel ülkeyi cennet yüceliğine ulaştıracak sevgi dilini de hep birlikte oluşturmalıyız.