Toplumun ve kalkınmanın esas sermayesi insandır. İnsan unsuru, toplumsal değerlerin önünde gelir. İnsan, hayatının başlangıcından sona ermesine kadar yaşam sürecinde, öğrenmek ve eğitilmek ihtiyacını duyar. Çağa uygun yaşamak ve hayatını devam ettirmek için; çağın gereği bilgileri edinmek, edinilen bilgi ve birikimleri uygulamak ve yaşam biçimi haline getirmek zorundadır.
Aksine bir yaşam biçimi, bireylerin var olduğu toplumdan kopması ve medeni toplum yaşamından dışlanması, rekabet edebilme faaliyetlerinden yoksun kalması sonucunu doğuracağı tartışmasızdır. Bireyler, yaşadıkları çağın bilgi ve birikimlerini edinmeleri ve sürekliliğini sağlamak durumundadırlar. Bu bağlamda, konunun uzmanlarının alanlarına girmeden, gözlem ve değerlendirme yaparak önerilerde bulunmak, insanlara yarar sağlayacağını düşünüyorum.
Bilişim teknolojisi
Yenidünya düzenin geldiği aşamada, teknolojideki gelişim, çalışma alanlarında büyük değişimler meydana getirmiştir. Lambalı bilgisayarla başlayan teknolojik gelişim, kişisel bilgisayarlara geçişle beraber insanlık hayatında değişiklikler yapmıştır. Bugün insanlığın ulaştığı değişim, kol gücünden bilgisayar sistemine geçiş ile en üst noktaya ulaşmıştır. Bu değişim ve gelişim beraberinde yeni sorunlar ortaya çıkartmış ve bunlardan en önemlisi istihdam alanlarında meydana gelen değişimdir. Emek kol gücü yerini, nitelikli emekle yönlendirilen bilgisayar sistemine bırakmıştır. Bu nedenledir ki,bilişim teknolojisinin uygulanması,istihdam alanlarındaki değişim sorunlarının aşılması, ülkemizin ülkeler arası bu alandaki yarıştan kopmaması hedef olarak görülmeli, bu hedefe ulaşmanın yolları bulunmalı ve uygulamaya konulmalıdır.
Bilişim teknolojisindeki gelişmeler; toplumun ekonomisini ve değişimini biçimlendirmekte; sermaye ve işgücü bu biçimlendirmeye göre yön bulmaktadır. Bugün dünya ölçeğine bakıldığında,bilişim teknolojisi alanında gelişim gösteren ülkelerin sosyal ve ekonomik alanlarda büyük atılımlar yaptıkları görülmektedir. Toplumunun en üst biriminden en alt birimine doğru yaşanan bu değişimin temelinde,bilişim teknolojisindeki ilerleme ve buna bağlı olarak; eğitim, kültür, çevre ve sağlık alanında yeni teknolojik bilgilerin edinilmesinin zorunluluğu vardır.
Tarım toplumundan, sanayi toplumuna ve sonra bilgi toplumuna ulaşılması bu değişim ve gelişimin sonuçlarıdır. Zaman ayarlı elektriğin verilmesinin geldiği aşama, telefon ve internetin en ücra köşelere kadar ulaşması vb gelişmeler, değişimin işaretleridir. Değişim ve gelişim, durağan olmayıp, sürekli yenilenen süreçtir. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, insanlar hangi mesleği yaparlarsa yapsınlar, çağın gereği olan bilişim teknolojilerini öğrenmelerinin zorunlu bir ihtiyaç olduğu görülür.
Eğitimin önemi
İnsanın bilgiler edinmesi ve yeni bilgilere ulaşması öğretim ve eğitimle olanaklıdır. Belli bir amaca ulaşmak, belli bilgiler edinmek ve öğrenmek faaliyeti olarak tanımlanan öğretimin, insan hayatındaki önem derecesi her şeyin üzerindedir. Çağın değişim ve gelişimin gerektirdiği bilgiyi edinmek ve bilgiye ulaşmak için belli bir öğrenim yapmak, değişen dünya düzeninde her zaman yeterli olmayabilir. Edinilen bilgiler, uygarlıkların ortaya çıkarttığı yeni bilgiler karşısında yetersiz kalabilir. Bu durum yeni bilgilerin edinilmesini zorunlu kılar. Örneğin bilgisayar çağının gereği olan bilgisayar sistemini ve onun bağlantısı olan interneti bilmemek bilgiye ulaşmayı ve yeni bilgiler edinmeyi engeller. Uluslararası anlamda internet kullanımı ancak yabancı dil bilmekle olanaklıdır.
Toplumun en önemli öncelikli konusu olan eğitim, insanı alanında yetiştirmek ve geliştirmektir. Eğitim, özveri, sabır ve alanında emek ister. Düşüncenin ürünü olan insan buluşları, ancak insana yapılan eğitim yatırımları ile gelişir. Dünyadaki değişim ve gelişimi yakalayabilmek; dünün bilgileriyle değil, bugünün bilgileriyle beslenen akılla; özgün düşünen, tartışan, paylaşmayı bilen, üretken bireylerle mümkündür. Bu anlamda, belli bir alanda öğrenim yapmak, başarıya ulaşmada her zaman yeterli olmaz. Öğrenimle elde edilen bilgilerin çağın gelişim ve değişimine göre, eğitimleyenilenmesi ve eksikliklerin giderilmesi gerekir. Örneğin kişi tıp fakültesini bitirmiş doktor olmuş, uzmanlık eğitimi almış, artık ben doktor oldum, uzman oldum alanımda her türlü bilgiyi öğrendim yeter deme hakkı yoktur. Alanında sürekli yeni bilgileri takiple, yeni bilgiler edinerek kendini yenilemek durumundadır.
Bu durum, yalnız doktorluk mesleği için değil hâkim, savcı, avukat, noter, mimar, mühendis ve öğretmen gibi başka meslek mensupları yönünden de bir zorunluluktur. Onun içindir ki kamu hizmetlerinde çalışanlar zaman zaman meslek içi eğitimlere ve kurslara tabi tutulmaktadır. Kamu sektöründe verilen meslek içi eğitim gibi diğer meslek mensupları içinde meslek içi eğitime tabi tutulmalarına her zaman ihtiyaç vardır. Örneğin esnafa, tacire, çiftçiye vb. meslek mensuplarına kayıtlı oldukları odalarınca veya meslek teşekküllerince meslek içi eğitimin yapılması, alanlarında çağın gereği yeni bilgileri edinmeleri ve dünyadaki yarıştan kopmamalarını sağlar.
Sonuç
Bilişim teknolojisinin ve sürekli eğitimin önem ve özelliği ortaya konulmuştur. Ekonomik ve sosyal kalkınma, çağın gereğine uygun iyi yetişmiş insanların sayesinde olduğu gerçeğinden hareketle bireyler; teknolojik bilgileri edinmeli ve sürekli eğitimle yeni bilgiler kazanmalı, meslek ve çalışma alanı ne olursa olsun o mesleğin ve çalışma alanının gerektirdiği dünün bilgileriyle yetinmeyip, yarının bilgilerini edinmeli, bilişim teknolojilerini çalışma alanında etkin bir şekilde kullanmalı ve bu kullanımı yabancı dil bilgisiyle zenginleştirmeli, hedef koyarak başarıya ulaşmanın yollarını dürüst ve ilkeli biçimde bulmaya çalışılmalıdır.
ALİ EM
1976 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakül-tesi’nden mezun oldu. Yurdun muhtelif yerlerinde hâkimlik görevlerini yaptıktan sonra, Adalet Bakanlığı’nda Kanunlar Genel Müdürlüğü görevinde bulundu. 2002 tarihinde Yargıtay Üyeliğine, 2007 tarihinde Yargıtay Büyük Genel Kurulunca Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyeliğine seçildi ve daha sonra Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı görevinde bulundu. Kanun hazırlama komisyonlarında görev aldı.
“Türk Medeni Kanunu (Anonim), Anayasada Yargının Yeri ve Kanunları, Milletlerarası Andlaşmaları Uygulama Tekniği, Kanunların ve İdari Düzenleyici Tasarrufların Yapım Tekniği, Türk Hukuk Sisteminde Vakıflar, Hukuk Devleti’nde Sosyal ve Hukuksal Yaşam için Düşünülenler, Türk Hukuk Sisteminde Seçim ve Siyasi Partiler Hukuku” adlı eserleri bulunmaktadır.