Prof. Dr. Özcan Köknel
Anayasa değişikliği tasarısı TBMM’de kabulünden sonra toplumda, sosyal medyada, kitle iletişim araçlarında evet-hayır tartışması başlamıştır. Bu durum 16 Nisan referandum gününe kadar sürecek gibi görünüyor.
İletişim birimi modeline göre, anayasa taslağı iletişim kaynağıdır. Alıcıların kaynaktan gelen iletileri algıladıktan, anladıktan sonra, doğru, gerekli, geçerli tepki oluşturmasını sağlar. Evet hayır tartışması çatışmaya dönüşürse iletişim kanalı bozulur; kargaşa, karmaşa, kaygı, korku belirsizlik ortamı oluşur. Önemli olan, kaynakla alıcı arasında kullanılan kavramların anlam, duygu yükü, özü, bedeli, değeri açısından ortak olmasıdır.
İletişim, haberleşme (communication) sözcüğünün açılımı başkalarıyla birlikte olmak, bağlantı sağlamak, bilgiyi, haberi aktarmak, paylaşmak, yaymak anlamlarını içerir. İletişim, kaynak ile alıcı arasında kanal yoluyla gerçekleşen bir süreçtir. İletişim süreci içinde gerekli olan bu üç temel öge, aynı zamanda en basit ve yalın iletişim modeli olarak kabul edilmiştir.
Kaynak ve alıcı
Kaynak ve alıcı birer iletişim birimidir. Bu iki birim arasında karşılıklı bilgi, haber alışverişi vardır.
İletişim amacı, iletişim birimleri arasında bilgi, haber alışverişini sağlamaktır. Kaynak alıcı arasındaki bu bilgi, haber alışverişi iletiyle (mesaj) gerçekleşir.
Kaynak aktarmak, iletmek istediği bilgiyi ileti yapmak için önce bu bilgiyi belirli ilkelere, kurallara göre düzenleyip “çıktı” durumuna getirir. Düğümlemek (kodlamak) adını alan bu işlem sırasında kaynak ve alıcıda ortak olarak bulunan işaret, şifre ve semboller kullanılır. Karşılıklı konuşma sırasında sözsüz iletişimi sağlayan mimik ve jestler anlamlı işaretlerdir. Sözlü iletişimde kullanılan heceler ve sözcükler, yazılı iletişimde kullanılan harfler ve resimler, işaretlerden oluşan ve kararlaştırılmış belirli bir anlamı bulunan simgelerdir.
Alıcı tarafından “girdi”si yapılan iletinin içerdiği bilgiyi oluşturan işaret ya da simgelerin çözülüp anlaşılması işlemine düğüm çözmek (kod açmak) adı verilir. Bu işlemin olabilmesi için kaynakla alıcının aynı, ortak işaretleri, simgeleri bilmeleri, kullanmaları ve bunlara aynı, ortak anlamları vermeleri gereklidir.
İletişim modelinin esin kaynağı insandır. İnsan, bedensel, ruhsal, toplumsal bir varlıktır. Dıştan ya da içten kaynaklanan iletileri, uyaranları, iletişim kanalları aracılığı ile alıcı organlardan dikkat, algı, bellek, düşünce düzeyine aktarılır. Bu düzeyde, bilinçli olarak iletileri evet hayır olarak ayırır, seçer, birleştirir, anlam verir, değerlendirir. Eyleme hayır davranış kalıpları oluşturur. Evet hayır cevabı çıktısı verir. Bu çıktı insan yaşamının özüdür.
İnsan modeli bilgisayarların esin kaynağı olmuştur. Bilgisayarlar, kaynaktan gelen iletileri, uyaranları alıcı olarak bilgi işlem merkezine aktarır. Evet hayır çıktısı aracılığı ile, en doğru, gerekli, geçerli davranışı belirler. İnsana yardımcı olur.
David Burns, kavramların bilişsel süreç içinde bozulması sonucu davranış kalıplarının değiştiğini, çatışma, tartışma, şiddet iletilerine neden olduğunu ileri sürmüştür.
Kaynağın bireysel ya da toplumsal çıkarları; etnik kökeni, inanç sistemi, politik siyasal görüşü bu olasılığı su yüzüne çıkarır. Kaynakta düğümlenme sürecinde araya giren sözcükler iletinin anlamını değiştirir. Popüler kültürden kaynaklanan, alıcıyı kandırmak, korkutmak, sindirmek, yanıltmak, gerçek dışı algı yaratmak için kullanılan bu sözcükler her dilde vardır.
Olumsuz yorum
Ya Hep-Ya Hiç: İnsanın durumunu, rolünü, düşüncesini, davranışını, eylemini hep doğru, haklı, olumlu olarak değerlendirmesi. Başkalarını hiç olarak görmesi.
Meli, Malı Düşünmek: Gerçek dışı tasarımlarla gerekli, olmalı, zorunlu gibi beklentiler içinde olmak.
Aşırı Genelleme: Yaşam boyu karşılaşılan olumlu ya da olumsuz durumları kader olarak değerlendirmek.
Olumluyu Geçersiz Kılmak: Başkalarının gerçekleştirdiği doğru, gerekli, geçerli davranışları, eylemleri görmezden gelmek.
Sonuçlara Atlamak: Neden-sonuç ilişkisini düşünmeden birdenbire eylem yapmak.
Akıl Okumak: Olumsuz düşüncelerini, davranışlarını başkalarına yansıtmak.
Falcılık: Sezgilerinin etkisi altında geleceğe ilişkin olumlu ya da olumsuz yorum yapmak girişimde bulunmak.
Aşırı büyütmek ya da büçültmek: Durumu olayları abartılı olarak yorumlamak.
Etiketlemek, Yaftalamak: Başkalarının olumsuz bir davranışını, özelliğini öne çıkarıp, vurgulamak. Sürekli gündemde tutmak.
Kişiselleştirmek: Olumsuz bir durumda, olayda bir insana odaklanıp kötülemek, suçlamak.
Sorunu saptırmak
Aşağılamak, kınamak, suçlamak: Çatışma yaratan durumlarda başkalarını küçük düşürmek.
İnkar: Çatışma yaratan, sorun olan durumlar, olaylar karşısında görmezden gelmek, çözüm aramamak.
Edilgen saldırganlık: Çatışma yaratan durumlarda çözüm arayanları küçümsemek, alaya almak.
Beklentilerin yüksek ya da düşük olması: Bireysel ya da toplumsal nedenlerle erişilmesi güç ya da olanaksız durumlarda değişik yeni çözüm girişimleri aramaktan kaçınmak.
Saptırmak: Çatışmaya, olumsuz durumlara, sorunlara çözüm aramak yerine genelleme yapmak. Adalet, hak, hukuk diyerek sorunu saptırmak.
Evet, hayır bireysel ve toplumsal yaşamın anahtarıdır. Çatışarak değil, birlikte örtüşerek bireyin ve toplumun yaşamını sağlar. İnsanı anlamaya çalışanlar, yaşamı evet hayır oyunu olarak değerlendiriyor.
Prof. Dr. Özcan Köknel
1954 yılında İ.Ü. Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniğine asistan olarak girmiş. 1995 yılına kadar uzman, doçent, profesör, yönetici olarak çalışmıştır. 1995 yılında emekli olmuş; 2002-2008 yılları arasında Ticaret Üniversitesi’nde ders vermiştir. Bilimsel çalışma, araştırma ve yayınları gençlik sorunları, ruh sağlığı, ilaç tedavisi, alkol ve madde bağımlılığı alanlarında yoğunlaşmıştır. Yabancı dergilerde 50. yerli dergilerde 200’den fazla yayını vardır. Yirmi beş kitabı yayımlaşmış; yirmi kitabın bir ya da birkaç bölümünde yazıları yer almıştır. İki uluslararası, beş ulusal bilimsel derneğin üyesidir. Dört ödül kazanmıştır.