Zafer İşeri - dusunce@milliyet.com.tr
Hukuk, toplumu düzenleyen, bireylere, topluma ve aynı zamanda devlete de nasıl davranması gerektiğini mutlak biçimde gösteren kurallar bütünüdür. Bu kurallar, Anayasa denilen, devletin temel niteliklerini gösterir metinde belirtilen yasama organı tarafından metne dönüştürülür. Kuralların uygulanması, kamu gücüyle desteklenerek ortak yaşamın huzur ve güven içinde akışını temin eder. Yasalar, belirtilen kurallara uyulmaması durumunda nasıl bir yaptırım uygulanacağını da düzenleyerek, birey-toplum-devlet ilişkilerinde ortak iyilik ve ortak menfaati sağlamayı hedefler.
Hukuk sisteminin tesis ettiği düzen, karmaşayı önler. Huzuru ve güveni sağlar. İnsanlar arasında barış ortamı oluşur. İnsanlar arasında hakların korunması, fırsat Eşitliği, hak eşitliği gibi kavramların uygulanması devletin temeli ve ikbalidir.
Hukukun başlangıcı medeniyetin oluşumuna yakın bir şekilde ortaya . M.. 3000’lerde oluşmuş Antik Mısır hukuku, medeni kanunlar içeren ve yüksek olasılıkla 12 levhaya bölünmüş kitaplardan oluşmuştur. M.. 22. yüzyıllara gelindiğinde Sümer İmparatoru Ur-Nammu tahlak kuralları ile ilgili beyanlardan oluşan tarihteki ilk yasayı hazırlatmıştır. M.. 1760 yıllarında Kral Hammurabi, Babil kanunlarını yasalaştırıp tabletlere işlettirmiştir ve halkın görmesi için krallığın çeşitli bölgelerine yerleştirtmiştir.
Dini hukuk, laiklik hususunun yerleşmesi de dahil olmak üzere tarihte önemli bir rol oynamıştır. Dinî hukuk açıkça dini emirlere dayanır. Buna Yahudi yasa sistemi Halaha ve Müslüman yasa sistemi Şeriat örnek verilebilir. Bazı Hristiyan Kiliseleri Kanon Hukukunu kabul ederler. Tam ve detaylı bir hukuk sistemi insan detaylandırılmasına ihtiyaç duymuştur. Bu nedenle, örneğin İslam Hukukunda Kıyas, ve İçtihat yöntemi kabul edilmiştir.
Kural, yaptırım ve devlet olmadan hukuk olmaz. Hukuku örf, adet, gelenek, ve dinlerden ayıran, devlet tarafından güvenceye alınmış ve cebrî yaptırımlara sahip olmasıdır. Hukuk kuralları bulunduğu toplumun değer yargılarını taşır. Herkese için geçerli, aynı davranışa aynı kuralı getiren, sürekli uygulanan, bağlayıcı niteliktedir.
Hayatın içerisinde, felsefe, maliye, sosyoloji gibi tüm bilimlerin merkezinde yer alan hukuk, eşitlik, adalet ve hakkaniyet konularında önemli tartışmaların başlangıcına kaynaklık eder. Zaman içerisinde toplumsal değerler, teknoloji ve bilim sürekli değişiklik gösterdiği için, “belirli bir zamanda belirli bir toplumdaki ilişkileri düzenleyen” kurallar şeklinde sınırlanacak hukuk; kişiler arası ilişkileri konu alan Özel Hukuk ve kişiler ile devlet veya devleti oluşturan kurumlar arası ilişkileri düzenleyen Kamu Hukuku olarak ikili bir ayrıma tabi tutulmuştur. Düzenin sağlanması ve adaletin tesis edilmesi gayesiyle, işletilen hukuk çarkları, ağır fakat emin adımlarla ilerlemek zorundadır. Adaletin sağlanması ne kadar acil bir iş ise de verilecek yanlış kararlar sebebiyle geri dönülmez yaptırımlar doğacağı bilinciyle yargılama zamana yayılmalı, kanıtlar eksiksiz toplanarak detaylı bir işekilde tartışılmalıdır. İnsanların hukuk sisteminin yavaşlığına ve adaletin gecikmesine olan güven eksikliği modern hukuk sistemlerinin başlıca problemlerinden birisi olsa da hızla ve yanlış verilen bir kararın neticesinde bir masumun ceza alması yerine, hedefine varacak bir yargılamanın sonuna kadar şüphelilerin masum kabul edilmesi evladır.
Avrupa ülkelerinin yanında Türkiye’nin de kanun hazırlama sürecinde örnek aldığı hukuk sistemidir. Roma hukuku, tüm dünyada hukuk fakültelerinde en yaygın olarak öğretilen hukuk sistemidir ve birçok ülkede bugün uygulanan laik hukuk sistemlerinin kaynağıdır. Bu sistemde hukuk yurttaşlar arasındaki ilişkileri düzenlemeyi öncelikli hale getirmiştir. Bu sebeple Medeni Hukuk diğer sistemlere göre çok daha ileri düzeydedir. Hukuku, yasa koyucular yapar. Masumiyet karinesi (hiç kimsenin suçu kanıtlanmadan suçlu sayılamayacağı), kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi (kanunen suç olarak tanımlanmamış bir eylemin suç olarak nitelenemeyeceği ve buna ceza verilemeyeceği), hukukun yönetim erkinden bağımsız olması ve hiç kimsenin kendi davasının yargıcı olamayacağı ilkeleri bir gün herkesin ihtiyaç duyacağı temel hukuk kurallarıdır.
Hukukta, bütün insanlar eşittir, iddia eden kişi bunu ispat etmelidir. Asıl olan özgürlüktür ve bunun değeri sonsuzdur. Kimseye kanunda yazılı olmayan bir suçtan ötürü ve kanunda yazılı olmayan bir ceza verilemez. Aleyhine iddia kesin olarak kanıtlanmadıkça o kişi masum görülür.
Üstünlerin hukuku yerine hukukun üstünlüğü hedef alınmalıdır. Hukukun üstünlüğü kavramı, tarihsel süreçte Avrupa’nın atlatmış olduğu monarşi, feodalizm ve Katolik Kilisesi’nin imtiyazlı durumlarına (dokunulmazlıklarına) karşı önem kazanmıştır. Ruhban sınıfı veya kralların dahi hukuk karşısında üstün olmayacaklarını anlatır. Hukukun üstünlüğü, her vatandaşın hukukun muhatabı olabileceğini ifade eder. Hiç kimse ve hiçbir kurumun, hukukun üstünde olmadığı vurgulanmaktadır. Hukukun bir ülkedeki en yüksek yetkilere sahip olmasını ifade eden bu tanım ile özellikle de devlet ve hükûmet yetkisini elinde tutanlara karşı yasaların üstünlüğü vurgulanır. Bu kavram ilk defa açıkça Aristo tarafından “hukuk yönetmelidir (hükmetmelidir)” şeklinde kullanılmıştır.
Hukuk kuralları, herkesçe bilinmesi ve uygulanması gereken türdedir. Bu kurallara uyulmadığının ileri sürüldüğü hallerde yargı makamlarınca durum tespiti yapılarak yaptırım kararları verilebilmelidir. Ancak bağımsız olması gereken bu makamı temsil eden kimselerin taraflı olması kadar da korkulacak bir şey yoktur. Yargıyı ele geçiren terör örgütleri mensubu yanlı yargıçların zulümleri, tarihte kara lekeler olarak ilelebet anımsanacaktır. Mükemmel yasaların iyi uygulayıcıları olmadığı takdirde düzensizliğe hizmet edeceği unutulmamalıdır.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024