Prof. Dr. Özcan Köknel
Tıp: Türkçe sözlük karşılığı: Hastalıkları, sakatlıkları, yaraları önlemek, iyileştirmek, yatıştırmak amacıyla başvurulan her türlü bilimsel, teknik bilginin ve yöntemin tümünü içeren bir kavramdır. Bu kavramın ilk örneği, duygu yükü, değeri, sürekli değişen, dönüşen, gelişen, yenilenen açılımı vardır.
Yunan mitolojisinde Eskulap (Asclepielon) adı verilen Tıp Tanrısı milattan önce beşinci yüzyıldan, milattan sonra ikinci yüzyıla kadar Bergama kentinin tepesinde bulunan tapınakta yer almıştır. Sağ elinde tuttuğu asanın üzerine sarılmış olan yılan; sol elinde bulunan kupa ile tıbbı, hekimliği kutsal düzeye taşımıştır.
Eskulap tapınağının giriş kapısının yanında “Ölüm bu kapıdan giremez” yazısı tıbbın görevinin insanı yaşatmak olduğunu anlatır. Tıp tanrısı Eskulap’ın sağ elinde tuttuğu asanın üzerinde sarılmış olan yılan o günden beri tıp simgesidir.
Meslek yemini
Hipokrat (Hippokrates) (M.Ö: 460-377): Tıbbi gözlem yöntemini geliştirmiş, tedavide gerçekçi tutarlı olmayı önermiştir. Günümüzde geçerli olan tıp ahlakının, etiğinin ilkelerini, kurallarını saptamıştır. Günümüzde hekimler meslek yaşamlarına Hipokrat andından esinlenerek hazırlanmış “meslek yemini” ile başlarlar.
“Hayatımı insanlık hizmetine adayacağıma söz veriyorum.” “Sanatımı vicdanıma uyarak onurla uygulayacağım” “Görevim sırasında, din, millet, ırk, parti ya da sosyal sınıf ayrılıklarına izin vermeyeceğim.” “Beni eğitenlere karşı saygım, gönül borcum sürecek.”
İbn-i Sina (Avincenna) (M.S: 980-1030): Yirmi ciltlik “El Kanun” (Canon) kitabında tıbbı “İnsanın bedensel-ruhsal durumunu anlamaya, tanımaya çalışan; sağlığı, iyilik durumunu korumayı amaçlayan bir bilim dalı olarak tanımlamıştır. Bu görüşler çağdaş tıbbın ilk örnekleridir. Çağdaş tıp bu örnekler doğrultusunda gelişmiştir.
2. Mahmut kurdu
Avrupa, Batı, Ortaçağ’dan sonra ilk örnekler doğrultusunda, Arap İslam kültüründen, kitaplarından yararlanarak tıp eğitiminin, öğretiminin ilkelerini, kurallarını, yolunu, yöntemini belirlemiş buna uygun tıp okulları kurmuştur.
Ülkemizde Osmanlı İmparatorluğu döneminde Padişah 2. Mahmut (Adil) (1785-1839) (Padişah olduğu dönem: 1808-1839). Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmış; 1827 yılında “Asakir-i Mansure-i Muhammediye” ordusunu kurmuştur. Bu orduya hekim yetiştirmek için Otlukçu Kışlası’nda, 14 Mart 1827 tarihinde “Tıbhane-i Amire” ve “Cerrahhane-i Amire”yi açmış, ilk tıp okulunu kurmuştur. 1839 tarihinde bu iki kuruluş birleştirilerek “Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane) (Askeri Tıbbiye) adı verilmiştir.
2. Mahmut açılışta bir konuşma yaparak okulun kuruluşunu, nedenlerini, görevini ve amaçlarını açıklamıştır:
“Bu kuruluş, insanın en değerli varlığı olan sağlığın korunması, düzeltilmesi, sürdürülmesi için bir başlangıç olmalıdır. Avrupalılar, tıp bilimini Arap, İslam kitaplarından, kültüründen alıp, kendi kültürleri içinde geliştirmiş, bilgilerini, görgülerini artırmışlardır. Onların çabaları sonucu tıp eğitiminin ilkeleri, kuralları, yolu, yöntemi belirmiştir. Ayrıca bu tıp eğitimim birçok buluşun, yeniliğin eğitime kitaplara geçmesini, topluma yansımasını sağlamıştır. Bu okul ülkemiz tıbbına bu doğrultuda hizmet verecektir. Viyana’dan gelen Prof. Bernhard’ın kuruluşun oluşmasında büyük çabası, emeği ve katkısı vardır. Kendisi Avrupa’da tanınmış ünlü bir hekimdir. Bilgisiyle, bilimiyle tıbba hizmet verecektir.
1909 tarihinde Haydarpaşa’da Askeri ve Sivil Tıp Mektepleri birleştirilmiş, ilk tıp fakültesinin temelli atılmıştır. 1933 tarihinde, Üniversite Reformu ile Darülfünun kaldırılmış, İstanbul Üniversitesi kurulmuş; İstanbul Tıp Fakültesi üniversite içinde yer almıştır.
Haydarpaşa direnişi
1945’te Ankara, 1955’de İzmir, 1963’de Ankara Hacettepe, 1966’da Erzurum Atatürk, 1967’de Diyarbakır Üniversiteleri içinde tıp fakülteleri de yer almıştır.
1933 yılından günümüze kadar birçok ilde kurulan üniversiteler içinde tıp fakülteleri de bulunmaktadır.
14 Mart 1827 tarihinde 2. Mahmut’un açtığı “Mektep-i Tıbbiye-i Şahane” batılı anlamda ilk tıp okuludur. Bu açılış 14 Mart 1919 tarihinde, düşman işgali altındaki İstanbul’da Haydarpaşa’da bulunan Askeri Tıbbiye öğrencileri tarafından kutlanmıştır. Öğrenciler ayrıca işgal kuvvetlerine karşı çıkmışlar, direniş göstermişlerdir. Bu olay 14 Mart tarihinin her yıl Tıp Bayramı olarak kutlanmasının başlangıcı olmuştur.
Çağdaş tıp anlayışı
Özellikle, ondokuzuncu, yirminci, yirmibirinci yüzyılda, değişik bilim alanlarında yapılan araştırmalar, çalışmalar, buluşlar, gelişmeler, yenilikler, teknolojik olanaklar; iletişim, etkileşim kolaylığı çağdaş tıp anlayışını doğurmuştur.
Bayramları, yılı dönümlerini kutlama geleneği, anıların anımsanmasına, duyumsanmasına paylaşılmasına vesile olur.
Tıp Bayramının etkinliği için: Eskulap, Hipokrat, İbn-i Sina bilinci ile 14. Mart.1827’yi anımsamak; 14 Mart 1919 coşkusu ile kutlamak; bunları çağdaş tıp anlayışı içinde algılamak, anlamak, duyumsamak gereklidir.
Değişen toplumsal, ekonomik, politik, siyasal koşulların etkisi altında “Tıp Bayramı” “14 Mart Tıp Haftası” kutlamalarına dönüşmüştür. Bu hafta İçinde çeşitli etkinliklerle tıbbın, hekimliğin sorunları dile getirilir. Çözüm yolları tartışılır. Sağlıkla ilgili bütün alanlarda çağdaş tıp anlayışına uygun politikalar üretilir, oluşturulur.
Prof. Dr. Özcan Köknel
1954 yılında İ.Ü. Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği’ne asistan olarak girmiş, 1995 yılına kadar uzman, doçent, profesör, yönetici olarak çalışmıştır. 1995 yılında emekli olmuş; 2002-2008 yılları arasında Ticaret Üniversitesi’nde ders vermiştir. Bilimsel çalışma, araştırma ve yayınları gençlik sorunları, ruh sağlığı, ilaç tedavisi, alkol ve madde bağımlılığı alanlarında yoğunlaşmıştır. Yabancı dergilerde 50, yerli dergilerde 200’den fazla yayını vardır. Yirmi beş kitabı yayımlanmış; yirmi kitabın bir ya da birkaç bölümünde yazıları yer almıştır. İki uluslararası, beş ulusal bilimsel derneğin üyesidir. Dört ödül kazanmıştır.