Adını anmaktan çekindiğimiz, duyduğumuz zaman da kulağımızı çekip tahtaya vurduğumuz kötü hastalıktır kanser. Ne yazık ki hepimizin ailesinde, çevresinde ya da sevdiklerimizde karşımıza çıkmıştır. Dün 4 Şubat Dünya Kanser Günü’ydü. İlk kez Hipokrat tarafından adı konulan bu hastalık, hücrelerin DNA hasarına bağlı olarak anormal biçimde bölünüp çoğalmasıyla seyreder.
Bu şekilde mutasyona uğrayan her hücre kanser oluşturmayacaktır. Zira her gün belirli dış etkenler yüzünden ya da doğal ilerleyişle binlerce hücremizde DNA hasarı gerçekleşebilir. Bu hücreler bağışıklık sistemimiz tarafından fark edilerek yok edilir. Bu nedenle grip gibi birçok enfeksiyon hastalıklarına yakalanmamak için vücut direncimizi kuvvetlendirirken aynı zamanda kendimizi kansere karşı da korumuş oluruz. Yüzde 100 korunabilmek tabii ki mümkün değil. Zaten bu mümkün olsaydı kansere de çare bulunmuş olurdu. Kanserlerin bir kısmı da genetik geçişlidir.
Çevre kirliliği
Günümüzde hayatımızı kolaylaştıran birçok sebep aynı zamanda da sağlığımızı olumsuz yönde etkilemektedir. Bunların bir kısmını engellememiz çok zordur, hatta bazen imkansızdır. Örneğin hayatımıza büyük kolaylık sağlayan taşıtlardan çıkan egzoz gazı hem çevre kirliliğine sebep olup doğayı kirletmekte hem de soluduğumuz havayla beraber vücudumuza girip bize zarar vermektedir. Özellikle büyük şehirlerden birinde yaşıyorsak bu havayı teneffüs ettiğimiz için kaçınmamız da mümkün değildir.
Benzer şekilde sanayi atıkları ile su ve toprak da kirlenmekte, bizimle beraber yaşayan bitki, hayvan dahil tüm canlıları etkilemektedir. Aynı zamanda bu bitki veya hayvanlarla beslenen insanların da sağlığına zarar vermektedir.
Sigara, kömür tozu ve dumanı, böcek ilaçları, asbest, naftalin de zaman içinde kansere yol açabilir.
Yanlış beslenme
Obezite ve daha birçok metabolik hastalığa da yol açan raf ömrü uzun paketlenmiş gıdalar, hazır soslar, aflatoksin denilen kanserojen zehiri içeren küflenmiş bozulmuş yiyecekler, yanmış yağlar, tütsülenmiş etler, işlenmiş tüm gıdaların kansere yol açabildiği bilinmektedir. İsveç’teki Karolinska Enstitüsü’nden Dr. Susanna Larsson, 2012 yılında British Journal of Cancer dergisinde toplam 11 çalışmanın derlemesini yayımlayarak kırmızı ve işlenmiş et tüketiminin pankreas kanseriyle bağlantılı olduğunu göstermiştir. Aynı şekilde 76 bin kişide yaklaşık olarak 13 yıl takiple yaptığı bir çalışmada safra kesesi ve yolu kanserlerinin günde en az iki bardak tatlandırılmış içecek tüketimiyle ilişkili olduğunu göstermiştir.
Plastik kaplar
Plastik şişeler özellikle sıcakta ve güneş altında bekletildiğinde daha da artan şekilde bisfenol-A ve dioksin gibi kanserojen maddelerin geçişine sebep olduğundan Uluslararası Kanser Araştırma Enstitüsü tarafından zararlı olduğu açıklanmıştır.
Radyasyon
Cep telefonu, bilgisayar, televizyon, saç kurutma makinesi, mikrodalga fırınlar, Wi-Fi sağlayıcıları gibi cihazların bu konudaki zarar düzeyi tartışmalı da olsa mesafeli kullanımı önerilir. Aynı şekilde tıpta tanı amacıyla kullanılan başta tomografi olmak üzere birçok radyolojik tetkikin de mecbur kalmadıkça yapılmaması önerilir.
Güneş UVB ve UVA ışınlarıyla cilt kanserine yol açar.
Virüsler ve stres
Hepatit B ve C virüsü herpes papilloma virüsü gibi virüslerin kansere sebep olduğu biliniyor.
Uykusuzluk, stres ve üzüntü bağışıklık sistemimizi olumsuz etkilediğinden kansere karşı savunma mekanizmamızı bozarak dolaylı yönden etki edebilir.
Hiçbir hücrenizin size zarar verecek şekilde kontrol dışı çoğalmamasını dilerim. n
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024