Çocukları yalandan uzak tutun

23 Ocak 2020

Çocuklar genel olarak; aile içinde veya çevresinde çok yalan söylenmesi, dikkat çekmek, cezadan kurtulmak, menfaat, ilgi görmek, sorumluluklarından kaçmak ve en çok da korkularından dolayı yalan söyleyebilirler. Ancak hem sorunda, hem de çözümde anne babaların rol model olmaları kritik ve belirleyici bir noktadır.

Tanıklık ve taklidin çocuk gelişiminde önemli rol oynadığı unutulmayarak, aile ve ev içerisinde buna uygun davranışlar sergilemek gerekir. Yalan söyleme davranışını değiştirmenin bunu önlemekten daha zor olduğunu unutmayarak öncesinde tedbir almak lazım. Bunun için de dediğimiz gibi yalan söylenmemesi gerektiğini çocuğa sadece söyleyerek değil, doğru örnekler olarak bunu hal ile yansıtmak gerekir.

Çocuğunuzu yalan söylemeye itmeyin

Çocukları iyi tanıyarak başaramayacağı şeyleri istememek çocuğu yalandan alıkoyacak en önemli noktalardandır. Bunun yanında onları kardeşi ve çevresindeki diğer insanlar ile kıyaslamamak, baskıcı olmamak, çocuğu korkutmamak ve tehdit etmemek de yalanın önlenmesi için önemli.

Çocuğun yalan söylediği nasıl anlaşılabilir?

Bunun için bazı davranışsal belirtiler vardır. Bunlar;

-Konuyu değiştirerek ilgisiz bir şey söylemek,

-Normalden daha yüksek ve/veya t

Yazının Devamı

Çocuklar ve İnternet

17 Ocak 2020

İnternet, içinde bulunduğumuz bilgi çağının en önemli gereksinimlerinden biri, elbette doğru kullanıldığında. Sağladığı faydaların yanında kötüye kullanım ve bağımlılık oluşturma riskini de beraberinde getiren internetin, çocuklarınızda bağımlılık yaratıp yaratmadığını anlayabileceğiniz bazı belirtiler bulunur. Eğer 12 ay boyunca aşağıdaki belirtilerin 3 veya daha fazlası çocuğunuzda bulunuyorsa, internet bağımlılığı riski oldukça yüksektir.

- İnterneti ilk kullanmaya başladığı zaman ile karşılaştırıldığında şu anki kullanım süresinin artması,

- İnternete bağlı olmadığı zamanlarda sosyal yaşamdan geri çekilmesi veya içine kapanması,

- İnternet kullanımı yüzünden okulunu ve ödevlerini aksatması,

- İnternette daha fazla zaman geçirmek için ailesine ve arkadaşlarına yalan söyleyerek kendini soyutlaması,

- İnterneti gerçek hayat problemlerinden bir kaçış gibi görmesi,

- İnternet kullanımını kesmeye veya harcadığı zamanı düşürmeye çalıştığında huzursuz hissetmesi ve daha çabuk sinirlenmesi.

Destek almak şart

Yazının Devamı

Kış depresyonundan kurtulmanın yolları

14 Ocak 2020

Özellikle kadınlarda ve gençlerde daha sık görülebilen ve mevsimsel depresyon denildiğinde akla ilk gelen kış depresyonu, genelde ilkbahar mevsimine kadar devam eder. Kişi bu dönem içinde umutsuz, karamsar, üzgün bir hale bürünüp, hayattan zevk almamaya başlayabilir.

Günlerin kısaldığı sonbahar ve kış mevsimlerinde güneş ışığının azalmasıyla beynin buna verdiği tepki ile ortaya çıktığı düşünülen, serotonin ile melatonin hormonlarının seviyelerindeki değişime bağlı olarak kendini gösteren belirtiler eğer 2-3 haftadan uzun sürüyorsa, profesyonel destek almak gerekebilir.

Kış depresyonunun belirtileri

-Kronik yorgunluk hali,

-İsteksizlik, mutsuzluk, umutsuzluk ve üzgünlük,

-Suçluluk hissiyatı ve pes etme hissi,

-Kaygılı düşüncelerin artışı,

-Uyku düzensizliği,

Yazının Devamı

Hamilelikte Depresyon

25 Aralık 2019

Hamilelik kadınların hayatlarında en mutlu olması gereken dönemlerden birisidir ancak birçok kadın bu dönemde kafa karışıklığı, stres, korku ve hatta depresyon yaşar. Dünyada hamilelik döneminde kadınların yaklaşık olarak %14 ile %23’ü depresyona girer.

Dünya üzerinde her 4 kadından 1 tanesi hayatının bir döneminde depresyonu tecrübe etmektedir. Ancak hamilelik döneminde hormonların değişimi sonrası meydana gelen fiziksel ve duygusal değişikliklerden dolayı depresyon teşhisini koymak zorlaşır.

Birçok anne adayı depresyon yaşasa bile bunu fark edemez. Ancak depresyon hem anne hem de bebek için tehlikelidir. Depresyon tedavi edilebilir ya da yönetilebilir bir sorun olsa da bunun için profesyonel bir uzmandan yardım almak gerekir.

Hamilelikte Depresyon Nedir?

Antepertum depresyon olarak da bilinen hamilelikte depresyon, klinik depresyon gibi bir duygu bozukluğudur. Duygu bozuklukları beynin kimyasında değişikliklere neden olan bir rahatsızlıktır. Hamilelikte meydana gelen hormonal değişiklikler direkt olarak depresyon ya da anksiyete ile ilişkilidir.

Sürekli olarak mutsuz hissetme, konsantre olmakta zorluk, çok az ya da çok fazla uyumak, normalde eğlenilen aktivitelerden zevk almama,

Yazının Devamı

EMDR Nedir?

6 Aralık 2019

Kısaca EMDR olarak bilinen Eye Movement Desensitization and Reprocessing adı verilen terapi yöntemi dilimize Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme"" olarak geçmiştir. Bu terapi yönteminde etkisi atlatılamayan travmalar ya da anılar anlamlı hale getirerek etkisinin hafifletilmesi hedeflenir.

Bir psikoterapi yöntemi olan EMDR, terapi süresince zihinde bulunan anılara ait bilgiler yeninden işlenir. Bu yöntemde hastaya iki yönlü uyaranlar verilir. Göz hareketleri, çeşitli sesler ya da dokunma duyusu bir uyaran olarak kullanılır.

Uyaranlar terapinin temel yöntemini oluşturur ve sonucu belirleyen en büyük etmendir. Terapide hedeflenen şey beynin her iki yarım küresi arasında bir geçiş sağlar. Bu şekilde olumsuz deneyimlerin depolandığı hafıza bölgelerine güvenli ve güçlü deneyimlerin yerleştirilmesi amaçlanır.

Nasıl Uygulanır?

EMDR halk arasında isminden dolayı hipnoz ile karıştırılmaktadır. Ancak EMDR terapisi esnasında hipnozun aksine hastalar uyanık ve bilinci yerindedir. Terapi süresince terapist ile geçmiş deneyimler ve bu deneyimler ile ilgili anılar belirlenir.

Belirlenen anılara ulaşabilmek için hastaya çift yönlü uyaranlar verilir. Ses, dokunma ya da göz hareketi

Yazının Devamı

Makyajın psikolojik etkileri

4 Aralık 2019

Güzellik, tarih boyunca popüler olan bir konu oldu. Ancak son dönem sosyal medya araçlarının etkisiyle bu konu çok gelişti. Herkes kendi güzellik rutininden bahsediyor, onu geliştirmeye çalışıyor. Bu ortamda makyaj ve kişisel bakıma düşkün olan insanlar hakkında olumsuz yargılar söz konusu olabiliyor. Oysa bilimsel araştırmalara göre aslında durum tam tersi.

Depresyon ve kaygı bozukluklarında önemli rol oynuyor

Depresyon ve kaygı bozukluklarında; makyaj yapmak, kişisel bakım ve cilt bakımı yapmak beynimize olumlu mesajlar vererek depresyon ve kaygı bozuklukları üzerinde önemli bir rol oynuyor. Kaygı ve depresyon ile savaşan bir bireyin profesyonel destek alması ve tedavi olması ilk ve en can alıcı adım olarak gösterilir. Elbette kişisel bakım ile bu sorunlardan kurtulmak bir anda mümkün değil ama destekleyici yöntem olarak bu yolu denemek çok etkili olacaktır.

Tetiklenmesine neden oluyor

Makyaj ve cilt bakımı uygulaması her dokunuşta beyindeki nörokimyasalların ki bu durumda oksitosin hormonu oluyor tetiklenmesine sebep oluyor. Dolayısıyla herhangi bir hijyen aktivitesine giriştiğinizde ruhunuzu yatıştıracak bir terapiye başladığınızı hissediyorsunuz.

Yapmanız gereken ilk şey

Yazının Devamı

Othello Sendromu Nedir?

29 Kasım 2019

Morbid ya da patolojik kıskançlık olarak da bilinen Othello Sendromu çiftlerden birisinin sosyal açıdan kabul edilemeyecek düzeyde sorunlar çıkarmasına neden olan psikolojik bir hastalıktır.

Kıskançlık elbette oldukça insani bir duygudur ve pek çok ilişkide normal karşılanır. Ancak söz konusu kontrol edilemeyen ve sanrılarla ortaya çıkan kıskançlık olduğu zaman durum tamamen farklılaşıyor.

Hem çiftler için hem de kontrol edilemez kıskançlık yaşayan kişi için hayatı çekilmez hale getiren Othello Sendromu, mutlaka tedavi edilmesi ya da kontrol altına alınması gereken psikolojik sorunlar arasında yer alıyor.

Othello Sendromu Nasıl Anlaşılır?

Othello Sendromu her kişide farklı belirtilerle ortaya çıksa da temele bakıldığı zaman aynı davranışla biçimlerini görmek mümkündür.

Patolojik kıskançlık sorunu olan kişiler;

- Sürekli aldatılacaklarından endişe ederler ve davranışlarının bu endişe tarafından şekillendirilmesine izin verirler.

- Kıskançlık sadece karşı cinsle sınırlı kalmaz. Aile bireyleri, arkadaşlar, evcil hayvanlar hatta değer verilen bir eşya bile kıskançlığa neden olabilir.

Yazının Devamı

Anksiyete ile Baş Edebiliriz

26 Kasım 2019

Anksiyete 'kaygı' demektir. Anksiyeteyi yaşamında hissetmeyen kimse yok gibidir.

Her anksiyete bozukluk sayılamaz

Her anksiyete bozukluk sayılamaz. Normal olarak öğrencilerin sınav öncesi, hatta sırasındaki durumları birçok anksiyete öğesini taşır. Askerlikte silahlı nöbet sırasında da anksiyete kişiye eşlik eder. Bunlar normaldir. Ancak kişi, korku ve panik duygusunu beklenen olay geçtikten sonra bile yaşam kalitesini bozacak düzeyde hissediyorsa kişide bir anksiyete problemi olduğundan bahsedilebilir.

Sanki hiç geçmeyecekmiş duygusuna kapılabilirsiniz

Anksiyete (kaygı) bozukluğu yaşayan kişilerin kaygı seviyesi yükseldiğinde çok kötü bir şey olacakmış duygusuna kapılarak içinde olduğu durumu daha tehlikeli görme eğilimi içinde olur. Kaygı bozukluğu yaşayan kişide bu his, o kadar güçlüdür ki, sanki hiç geçmeyecekmiş duygusuna kapılır.

Bedensel tepkiler refakat eder

Anksiyete bozukluklarında çoğu kez panik atak bulunur. Paniğe genellikle 'psikosomatik' dediğimiz bedensel tepkiler refakat eder. Sararma ya da kızarma, çarpıntı, kan basıncında düşme ya da yükselme, terleme, nefes alamada güçlük, mide bulantısı, kusma, el ve kollarda uyuşma, buz kesme, karıncalanma duygusu bunların belli

Yazının Devamı