Anksiyete 'kaygı' demektir. Anksiyeteyi yaşamında hissetmeyen kimse yok gibidir.
Her anksiyete bozukluk sayılamaz
Her anksiyete bozukluk sayılamaz. Normal olarak öğrencilerin sınav öncesi, hatta sırasındaki durumları birçok anksiyete öğesini taşır. Askerlikte silahlı nöbet sırasında da anksiyete kişiye eşlik eder. Bunlar normaldir. Ancak kişi, korku ve panik duygusunu beklenen olay geçtikten sonra bile yaşam kalitesini bozacak düzeyde hissediyorsa kişide bir anksiyete problemi olduğundan bahsedilebilir.
Sanki hiç geçmeyecekmiş duygusuna kapılabilirsiniz
Anksiyete (kaygı) bozukluğu yaşayan kişilerin kaygı seviyesi yükseldiğinde çok kötü bir şey olacakmış duygusuna kapılarak içinde olduğu durumu daha tehlikeli görme eğilimi içinde olur. Kaygı bozukluğu yaşayan kişide bu his, o kadar güçlüdür ki, sanki hiç geçmeyecekmiş duygusuna kapılır.
Bedensel tepkiler refakat eder
Anksiyete bozukluklarında çoğu kez panik atak bulunur. Paniğe genellikle 'psikosomatik' dediğimiz bedensel tepkiler refakat eder. Sararma ya da kızarma, çarpıntı, kan basıncında düşme ya da yükselme, terleme, nefes alamada güçlük, mide bulantısı, kusma, el ve kollarda uyuşma, buz kesme, karıncalanma duygusu bunların belli başlı belirtileridir.
Sürekli duyulan kaygı durumu, günlük hayatı olumsuz etkilemeye başlar. Anksiyete tedavi edilmediğinde kişinin günlük hayatı bozulmaya başlar. Bu durum ise depresyona sebebiyet verebilir.
Mide rahatsızlıklarına neden olabilir
Anksiyete kişinin çalışma hayatına yansımaları da olur, kişi her an kaygıdan dolayı tetikte olur ve odaklanma problemleri yaşar. Çoğu kişide anksiyete bozukluğu mide rahatsızlıklarına yol açar ve kişinin iştahı kapanır.
Anksiyete bozukluğu hayatımızı büyük oranda etkileyen bir rahatsızlık olmasına rağmen tedavisi, terapiler ile rahatlıkla kontrol altına alabilir. Amaç; kaygının kişiyi kontrol altına alması değil, kişinin kaygıyı kontrol altına almasıdır.
Psikiyatrist Uzm. Dr. Burak Toprak
Facebook: @psikiyatristburaktoprak
Instagram: @psikiyatristburaktoprak