YazarlarDolmayı ye, yağını sorma!

Dolmayı ye, yağını sorma!

26.01.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Umur Talu

Dolmayı ye, yağını sorma

Muhterem Hocam;
Hani derler ya, el elden üstündür, vallahi dil dilden, yağ da yağdan üstün.
Tam oturup sana yazacakken, baktım ki, ben ne yazsam da, muhtevasına, sosuna, yağına, espri gücüne, edebi değerine asla erişemeyeceğim lezzette bir "mektup" yazılmış bile.
Müellifi, genç, kabiliyetli, Hanım'ı gölge gibi izleyen, izlemek ne kelime, sözünden, bölgesinden, gölgesinden ayrılmayan, haftada üç, beş özel mülakat patlatan bir gasteci.
Hakkaten, onun döşendiği mektup yanında benimki yağsız dolma gibi tatsız kalırdı.
Bu münasebetle, Hanım'ın Ziya Osman adındaki bu hayranının "Turkey" ceridesinde çıkan bağımsız, tarafsız gastecilik harikasını arzetmekten gurur duyuyorum Hocam.
Buyur sen de ye:
"BAĞDAŞ KURAN HANIM (Bu başlık oluyor. Ben sadece isim kısımlarını "Hanım" diyerek daha içten ve saygılı kılmış oluyorum. Siyah yazılmış kısımlar benim naçizane dikkatini celbetmek istediğim ifadelerdir. İmla ustalıkları yazarındır!)
Ankara'da haber merkezinde otururken telefon çaldı. Arayan dinamik yönetici, partinin İstanbul İl Başkanı Celal Bey.
'Osman seni Hanımefendi'nin Habibler'deki iftar yemeğine davet ediyoruz. Hanım bekliyor.'
İlk uçakla geldik Evliyalar şehri İstanbul'a. Habibler'e Hanım'ın gelmesi ortalığı ayağa kaldırdı. Görmeliydiniz Habibler'i. Bu güzel yer Hanım'la şenlendi.
Bağdaş kurmuş, oturmuş yer sofrasına Hanım.
Yanıbaşında Of'lu aile mensupları... Sevgili Celal Bey ve biz.
Hurma ve zeytin ile açtı orucunu Hanım..
Kaşıkladı önce mercimek çorbasını sonra kara lahana yemeğini.
Ne güzel olmuş etli lahana dolması...
Ramazan pidesi ve mısır ekmeğini birbiri ardına yiyen Hanım orman kebabını da tattı.
Karışık turşu özellikle acur Hanım'ın iştahını bir arttırdı ki bir tabak daha bitirdi dolmadan.
Beyaz başörtülü Karadenizin vefakar bacılarının yaptığı fındıklı ev baklavasını
herkesin yemesi gerektiğini söyleyen Hanım uzun zamandır yemek yapamadığını anlattı.
Dert dinliyor Hanım...
Bir sözünü yazalım: 'Rantiyecilerin musluklarını kestik. Halkımıza, sizlere çalışıyoruz.'
Örnek il Başkanı Celal Bey'in 'Sayın Hanım, Ramazan bitene kadar 50 bin kişiye oruç açtıracağız' cümlesi Hanım'ın gözlerini yaşarttı.
Kendi eliyle doldurduğu çayı bize verirken
Hanım, mübarek Ramazan'dan, saf, temiz, gönül dostu Anadolu insanının erdeminden bahsetti.
'Ben, beni menfaat için sevenleri değil kardeşlikle Allah için seven ve dua edenlere Eyüp Sultan'da dua edeceğim Osman.'
Bu ifadesiyle gecekondu iftarını bitiren Hanım şoförüne sesleniyordu.
'Eyüp Sultan'a gidiyoruz. Türbede duamızı yapacağız...'
Aylardan Ramazan.
Kimisi uyuyor, kimisi mutluluğu arıyor, güzelliği yaşıyor."
Hocam, Hocam... Şu duygu yükünü, margarinden kat kat üstün mis gibi yağın kokusunu hissedebiliyor musun?
Şair Ziya Osman Saba rahmetli, "Bizim Ziya Osman"ın yanında acemi kalır valla.
Şu dörtlüğü ezberledim:
"Hurma ve zeytin ile açtı orucunu Hanım
Kaşıkladı önce mercimek çorbasını
Sonra kara lahana yemeğini
Ne güzel olmuş etli lahana dolması"
Eline sağlık Ziya Osman, pek güzel olmuş yağlı Hanım yazısı.
İnsan haber merkezinde oturmamalı, hep böyle yemekleri sıcağı sıcağına en yakında bağdaş kurarak izleyip şiirleştirmeli, destanlaştırmalı.
Hocam basın kanununda detaylara gerek bile yok, "Her gazeteci Ziya Osman gibi yazmaya mecburdur" densin, yeter.
Mübarek etli ellerini dolma gibi yutarım Hocam.
Çağdaş ve bağdaş Hanım'ın acuru Uçuran Yağseverbakan biraderin.