Son zamanlarda en sık karşılaştığım sorulardan biri ''Kahvaltı yapmayalım mı?'' oldu. Medyanın ve gündemin etkisiyle kafalar bir hayli karışık. Öncelikle kahvaltının toplumdaki yerini ve örüntüsünü düşünerek hareket etmeliyiz.
Türk mutfağının vazgeçilmezi: Kahvaltı
Aileleri bir araya getiren, bir gelenek haline gelebilen, belki de ne sağlıklı alışkanlıklarımızdan birisi kuşkusuz kahvaltı... Son verilere göre %85'imiz her gün kahvaltı öğününü tüketiyor. Türk mutfağı kahvaltısı birçok Dünya mutfağından ayrılıyor. Başta Amerika ve Avrupa ülkeleri olmak üzere Dünya'nın birçok ülkesinde kahvaltı;
- kruvasan
- ekmek üstü tereyağ ve reçel
- işlenmiş et ürünleri
- şekerli gevrekler ağırlıklı bir şekilde yapılırken
Ülkemizde;
Sıcacık, mis kokulu bir içecek, salep... Kış aylarında hayır demenin pek mümkün olmadığı bu lezzetli içecek, orkide ailesinden bir bitkinin toprak altındaki yumrusu aslında. Orkidegillerden olan bitki, öncelikle su ya da sütle kaynatılıyor sonrasında kurutulup toz haline getiriliyor. Sunumunda yine su ya da süt ile birleşerek içimizi ısıtıyor.
Bağırsağı hareketlendiriyor; kabızlık, hazımsızlık yaşayan bireylerin şikayetlerini azaltabiliyor. Yoğun kıvamıyla bronşit gibi solunum yolu enfeksiyonlarından koruyucu olduğu bilinmekte.
Bir fincan (200 mL) salepin enerji ve besin ögesi içeriği;
398 kalori enerji verir.
İçerdiği enerjinin %73'ü karbonhidrat, %24'ü proteinden ve %3 kadarı yağdan gelmektedir.
İyi bir Kalsiyum kaynağıdır. Yetişkin bir bireyin günlük kalsiyum ihtiyacının yaklaşık %80'ini karşılar.
İçerdiği süt ile protein bakımından zenginleşen salebi, enerji ve karbonhidrat içeriğinin yüksek olmasından dolayı kontrollü tüketmekte yarar var. Tarçın ile birleştiğinde lezzeti artarken kan şekeri daha dengeli seyrediyor. Bu yüzden salebi en yakın arkadaşı tarçından ayırmamanızı tavsiye ederim.
Evde Salep Yapımı
Etken maddesi 'kurkumin' ile mide problemleri, şeker hastalığı, çeşitli kanser türleri ve enfeksiyon riskini azaltan, metabolizmayı hızlandırarak kilo vermeye yardımcı baharat, zerdeçal... Üstelik öğrenme ve sözel hafızada da olumlu etkileri de var. Ana vatanı Hindistan olsa da tüm dünyada ve ülkemizde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Besinlere altın rengini verirken, kokusuz ve ısıya dayanıklıdır, böylece sağlığa olan yararlı etkileri pişirmeyle ya da ısıtmayla azalmaz.
Kötü kolesterolü düşürür
Zerdeçalın, kan yağ metabolizmasında anahtar rolü vardır. Çalışmalarda kötü kolesterolü düşürürken, iyi kolesterolü artırdığı belirtilmiştir.
Zerdeçalın kanserden koruyucu etkisi vardır
Kan, beyin, meme, mide, kolon kanseri olan bireylerde zerdeçalın kanser hücrelerinin büyümesini engellediği bilinmektedir. Kemoterapi alan hastalarda da kemoterapinin etkinliğini artırdığı düşünülmektedir. Aynı zamanda düzenli zerdeçal kullanımı, kansere karşı potansiyel koruyucu rol oynamaktadır.
Nörolojik hastalığı umut vadetmektedir
Parkinson, Alzheimer, MS (Multiple Skleroz) hastaları ile yapılan çalışmalarda zerdeçalın semptomları azalttığı belirtilmiştir. Sağlıklı bireylerde de nörolojik hastalıkların
Yüzyılların Şifa Kaynağı: Karanfil
Asırlardır gerek bizim mutfaklarımızda gerek Dünya mutfaklarında yer verilen bir bitki, karanfil… Tropik iklimlerde yetişir ve oldukça sert olan yaprakları sürekli yemyeşildir. Tadı ve her yerinde bulunan sağlığa olan olumlu etkileri ile uzun yıllardır tercih edilmektedir. Kan şekerini ve kan yağlarını düşürücü, mikroplardan, bakterilerden, mantardan ve kanserden koruyucu etkisi vardır. Çalışmalarda antioksidan yani kanserden koruyucu etkisinin kekik ve adaçayından dahi fazla olduğu gözlenmiştir.
Hazımsızlık ve mide şikayetlerine iyi gelir
Sindirim sistemini düzenleyici etkisi vardır. Gaz ve şişkinlik problemi olan bireylerde sorunları azalttığı bildirilmiştir.
Ağız sağlığını geliştiriyor
İçeriğinde bulunan ve karanfile özel tat ve kokuyu sağlayan, ''eugenol'' olarak adlandırılan uçucu bir yağ çeşididir. Bu uçucu yağ; diş çürüğünden ve ağız kokusundan koruyucudur. Karanfil çayı ile yapılan gargaranın düzenli tekrarı ağız sağlığının korunmasında etkilidir.
Kalitesi yüksek olan karanfil nasıl anlaşılır?
Karanfil t
Havaların soğumasıyla beraber kuru kayısı, gün kurusu, kuru erik, incir, üzüm; şekersiz beslenmenin hayatımızda daha fazla yer etmesiyle beraber hurma... daha fazla tüketilmeye başlandı. Kuru meyveler hem tatlı isteğinin sağlıklı bir şekilde karşılanması hem de içeriğindeki lif, vitamin, mineraller ile sağlığımıza dost besinler arasında. Ancak bu sağlıklı alternatifin uygun şekilde depolanmaması, daha uzun süre raflarda kalabilmesi amacıyla şeker ilaveleri sağlığımızı tehdit edebiliyor.
Kuru meyve mi? Yaş meyve mi?
Mevsiminde olan taze meyvelerin vitamin ve mineral içeriği her zaman daha yüksektir. Ancak mevsiminde olmayan meyveleri pek tabii kurutulmuş formda tercih edebiliriz.
Şeker ilave edilmiş olanlara dikkat!
Kuru meyve satın alırken üzerindeki etiketi okumak oldukça önemli... Besin etiketinde; şeker, glikoz şurubu, glikoz-fruktoz şurubu, yüksek fruktozlu mısır şurubu, pudra şekeri yazıyorsa satın almamalı. Ya da daha lezzetli olması amacıyla çikolata kaplı olanlar tercih edilmemeli. İlave şeker alımı günümüzde artan şişmanlık, şeker hastalığı ve yüksek tansiyon gibi birçok hastalıkla yakından ilişkili...
Açıkta satılanlar satın alınmamalı!
Meyvelerin kurutulması sırasında uygun
Son zamanlarda medyada yer alan; otizmi olan çocukların ayrıştırılması, farklı görülmesi hatta dışlanması hepimizde derin yaralar açtı… İnsanlığımızı sorguladık, kızdık, empati kurduk… Unutulup gidilmeden otizm, yaşamın ilk yıllarından itibaren başlayan; etkileşim ve iletişimde belirgin gecikme, sapma ve kısıtlayıcı ilgi alanları ile kendini gösteren karmaşık gelişimsel bir bozukluktur. Hastalık değil bozukluktur. Çevremizin kirlenmesi, sağlığı bozan plastiklerin kullanımının ve hazır paketli ürünlerin tüketiminin yaygınlaşması, besinlerimizde bulunan kimyasallar aracılığıyla otizmin gün geçtikçe görülme sıklığı artmaktadır.
Beslenme ile otizmin bir ilişkisi var mı?
Doğru besin tercihleri ile otizm belirtilerini hafiflemektedir. Otizm bozukluğunda tedavi çocuktan çocuğa değişmektedir. Kaynaklarda birçok beslenme modelinin (glutensiz beslenme, kazeinsiz beslenme, Feingold Diyeti, prebiyotik-probiyotik takviyesi…) otizm varlığında uygulaması görülmüştür. Hangi hastanın hangi diyet türüne yanıt vereceği bireysel görüşmeler ile karar verilmelidir.
Paketli ürünlerden uzak durulmalı
Paketli ürünlerin içerisinde bulunan ögelerin (şeker, glikoz-fruktoz şurubu, yüksek fruktozlu
Annelik Sürecinde Sihirli Değnek Arayanlara...
Son zamanlarda basında 4 ay önce doğum yapmış bir annenin vücut ağırlığına dair eleştiriler görüyoruz. Bir diyetisyen olarak oldukça şaşkınım. Bilimsel gerçekleri içeren bu yazıyı kaleme almak istedim... Beden algısının toplumdaki yeri ne yazık ki oldukça incitici bir durumdur, yazımda bunu bulamayacaksınız, zaten gerekli kişiler konuşuyordur...
Hamilelik ve annelik bir kadının dünyaya katkısının olduğu şüphesiz en kutsal dönemlerinden biridir. Hamile bir kadın bana danıştığında bir diyetisyen olarak var olan vücut ağırlığını değerlendiririm. Bu vücut ağırlığına göre;
-Şişmanlarda ilk 3 ay eğer ki sağlık durumu ve kan sonuçları el veriyor ve de anne adayı kilo vermek istiyorsa bir miktar kilo verdirebilirim. Kalan 6 ayda 6-10 kg almasını hedeflerim.
- Normal ağırlığa sahipse toplam 9 ay boyunca 10-14 kg almasını hedeflerim.
- Zayıflarda ise bu süreçte 13-17 kg almasını hedeflerim.
Hedeflerim ki, sağlıklı bir bebeğe sahip olsun. Bu süreçte kendi vücudundan bir şeyler (Demir, Kalsiyum, Çinko mineralleri gibi) eksilmesin. Hamilelik sırası ya da sonrasında dişlerinden kaybetmesin, boyu kısalmasın, depresyon yaşamasın...
Doğum sonrasından çoğu an
Güçlü bir uyarıcı olan kafeinin enerji seviyenizi inanılmaz bir şekilde yükseltebilirken düşürebileceğini de biliyor muydunuz? Bu durum tamamen kafeine ne kadar hassas olduğunuza, ne zaman ve ne kadar kafein tükettiğinize bağlı olarak değişmekte...
Kafein uyandırırken, uyanık kalma süresini arttırmaya da yardımcı oluyor. Bu yüzden toplantı ya da bir projeye başlamadan önce içilen bir kupa kahve gözünüzü ve zihninizi açıyor. Sadece kahve değil günlük olarak tükettiğimiz birçok içecekte hatta çikolatada dahi kafein bulunmakta;
- Filtre kahve (1 fincanda 120-170 mg kafein bulunmakta)
- Siyah çay (1 çay bardağında 40-60 mg kafein bulunmakta)
- Yeşil çay (1 fincanda 25-45 mg kafein bulunmakta)
- Soğuk çay (1 kutuda 18 mg kafein bulunmakta)
- Kola (1 kutuda 35 mg kafein bulunmakta)
- Diyet kola (1 kutuda 45 mg kafein bulunmakta)