SON yıllarda “İzmir’in, bölgenin önemli sorunları nedir?” diye sorduğunuzda, alacağınız ilk üç yanıttan biri Alsancak Limanı olur.
Ege’nin dış ticaretini dünyaya taşıyan liman özelleştirme fiyaskosu yaşayınca doğal olarak,
geleceğine dair soru işaretleri oluştu.
Sonuçta, Ege’nin tüm dış ticareti bu limanın elinden geçiyor.
Kader bu ya...
“Babalar gibi özelleştiririm” düsturuyla gerekli hazırlıklar yapılmadan ne bulunursa satılmaya çalışıldığı yıllarda özelleştirilen limanın kıymetini Devlet, şimdi liman elinde kalınca daha çok anlayabiliyor.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da tüm yatırımı devletin yapacağını, 2015’e kadar 450 milyon TL’lik yatırım planladıklarını açıkladı..
Ancak daha sonra geliş gidişleriyle İzmir’in fahri hemşehrisi haline gelen Bakan asıl tevsii yatırımlarını bir kenara koyup, yalnızca yeni vinç alımlarından söz edince “liman yine kendi haline kalacak” endişesi oluştu tüm çevrelerde. Şimdilerde kimle, hangi yetkiliyle konuşsanız “İzmir Limanı ne olacak?” diye soruyor.
Alsancak Limanı’na destek ise rakipten geldi.
Ege’deki ilk özel limanı kuran Nemport’un Yönetim Kurulu Üyesi Cenk Heris, “Herkes limanda sorun büyük diye ezberlemiş” diyor.
O ise bu görüşe katılmıyor. Heris, “Aliağa Bölgesi’nde yatırımlar yaptık. Ama kimse bu bölgenin varlığını göremiyor” isyanında.
Alsancak Limanı toparlanıyor, Aliağa’da ise büyük bir limancılık bölgesi devreye giriyor, ancak Heris’e göre bu gerçek henüz yeterince görülemiyor...
“Tank çiftliği diye başladık liman oldu”
Heris Ailesi,35 yıl önce kurdukları Akdeniz Kimya ile tanınıyor. Bugüne kadar içlerine kapalı bir görünüm veren ailenin liman girişimi İzmir için sürpriz olmuştu, kendileri için de sürpriz olmuş.
“1999’da likit terminal tarzında Akdeniz Kimya’ya yardımcı olacak tank çiftliği yapacaktık. Projeyi düşünmeye, detaylandırmaya başladığımız süreç İzmir Limanı’nda sıkıntıların da doruğa ulaştığı, limanın felç olduğu günlere denk geldi. Akdeniz Kimya olarak biz de Uzakdoğu’dan mal getirirken büyük sıkıntılar yaşadık. Malımızı limanda günlerce izliyor, alamıyorduk. Bazı armatörler ‘Neden bizlerin de yararlanacağı konteyner limanı kurmuyor sunuz“ diye sorunca fikrimiz değişmeye başladı” diye özetliyor Cenk Heris, Nemport’un kuruluş öyküsünü.
Ani kararla verilen yatırım bugün 100 milyon dolara varırken, Cenk Heris “Yatırımlar galiba hiç bitmeyecek” diyor. Sıfır emisyonlu elektrikle çalışan saha vinçleri ile dolu limanda şimdi adedi 3.5 milyon euoro olan 140 ton kapasiteli Gottwald vincinin 4. siparişini veriyorlar.
9 yılda 900 imza
“Limancılık kolay” diyorduk ama bambaşka bir dünya ve çok büyük sorumluluk istiyor” diye özetlediği yeni işe başlamak Heris Ailesi için tahminlerinden çok daha zor gerçekleşmiş.
Bürokrasiyle uğraşmanın 9 yıllarını aldığını anlatan Heris, gerekli izinlerin 900’e yakın imza ile toplandığını anlatıyor. İlk başladıklarında bin TEU’luk hacim şimdi 17 bin TEU’da. Talebin hızla artmasından elbette memnunlar. Kısa zamanda dünya çapında büyük taşımacılık hatları ; Borchard, CMA-CGM, MSC, Contaz Containerships, Admiral ile Arkas’ın kabotaj hattına hizmet verir hale gelmişler. Sıkıntı ise bölgede ithalatın az olmasından kaynaklanıyor.
İzmir terminal liman olur mu?
Konuşmalarımızda dile geldi; merak ettim. İzmir Limanı, derinleştirme yatırımları yapıldığı takdirde Pire’deki gibi Terminal liman olabilir mi ? Bunun için büyüklüğü 7 bin teudan başlayan 3. nesil konteyner gemilerin limana yanaşması gerekiyor. Burada büyük gemilerin malları,diğer kücük gemilere dağıtılıyor. Bu bir kent için şans. İzmir’de tevsii çalışmalarıyla yaklaşık 750 bin metrekarelik 2. konteyner alan kazanılmış olacak. Ancak bir görüş de kent içinde sıkışıp kalan liman yerine Çandarlı’nın terminal olarak planlanıp hemen yapımına başlanması yönünde.Benim yanıtım ise şu;
“Ben liman kentlerini severim”
Hani herkes bir yerlerine sığınır ya hayatın.
Yapılamayanların vardır dile düşen bahaneleri.
Yoğunuzdur, yoğunsunuzdur.
Mesala ben üretim dünyasını yazdıkça birşeyler düzelir sanırım, elimden geleni yapmışımdır...
Ama yürekteki kadar kolay değildir hayat. Gözünün önünde dengesizikler, eşitsizlikler, zor hayatlar çoğalır durur.
Açgözlü bir dünyanın başkalarından çaldığı huzur, en masumu vahşice alır aramızdan.
Kimbilir nasıl ürktün Emine ?
Kimbilir babanın her tokadında nasıl acı hissettin? Karnın açtı sustun, annen yoktu sustun,. Kimbilir neler istedin ve hiçbirini alamadın...
Biz aslında devleti, sana zor durumda yaşayanlara ulaşabilsin diye isteriz.
Ama onlar bugünlerde çok meşguller. Dünya WikiLeaks’la ilgileniyor, sanırım yakında İsrail’in de hakkından geleceğiz!
İşsizlik çoğalıyor ama önemli değil yatırımlar artacak...
Eğer yaşasaydın asgari ücretten iş bulabilecektin belki de!
Senin babanı “adam olmaktan” uzaklaştıran zorluklarla dolu bu ülke çok ama çok meşguldü Emine...
Nasılsa devletin de gerekçesi hazır; anası babası var.
İşsiz bir baba, evden kaçmış bir anne ve yoksulluk diz boyu olsa da.
Güçlü ülkeyiz ama sana ulaşamadık. “Yapma baba” diyen feryatlarını duyamadık.
Babanı işsiz bırakan, vicdansız yapan, eğitmeyen, ezen bir sistemin acımasızlıkları sıyrıldı aradan.
Baban seni boğdu, seni öldürdü Emine.
Babanın seni öldüren her tokadı şimdi yüzümüzde patlasa da ne fark eder?
Daha gün ve mutluluk yüzü görmeden, dokuz yaşında ölen sen oldun Emine...
blog
TUNÇ SOYER: Elde kalan mandalinaları değerlendirmek için biz Seferihisar’da küçük çaplı bir üretim başlattık . Burada reçel ve diğer yan ürünleri üretmeyi de hedefliyoruz. İhracatçıların da böyle bir üretimi düşündüklerini öğrenince sevindik. Yazınızın ardından, kısa zamanda biraraya gelerek, gücü birleştirmeye çalışacağız. Narenciye üreticilerine kesinlikle destek verilmeli.
MEHMET AYSAN: Sendikalaşmada işçi maaşlarının Başkan Aziz Kocaoğlu’nun formülüne göre belirlenmesi akıllıca duruyor. Sendikalar taşeronlaştırmayı önlemek için ülkenin gerçeklerine göre davranmalı.
GÖRÜŞLERİNİZİ GÖNDERİN, ‘BLOG’DA SİZ DE DÜŞÜNCE VEYORUMLARINIZLA YER ALIN