2024 yılı dilekleriniz arasında neler yer alıyor? Daha fazla sağlık, daha fazla uyku, daha az stres, daha fazla mutluluk, daha fazla serotonin... Serotonin hormonunu daha önce mutluluk hormonu olarak duymuş olabilirsiniz. Düşük serotonin seviyelerinin depresyon, kaygı, hatta uykusuzluk ile ilişkili olabileceğine dair pek çok çalışma bulunuyor. Bu hormonun üretimini artırmaya yardımcı olan triptofan içerikli beslenme, ruh haliniz ve genel sağlığınız üzerinde destekleyici rol oynayabilir.
Serotonin reseptörlerimizin yüzde 90-95’i ise bağırsaklarımızda bulunuyor. Yani aslında vücudunuzdaki serotoninin çoğu bağırsaklarınız tarafından üretilip, kullanılıyor. Öyle ki düşük serotonin seviyeleri sadece ruh halinizi etkilemiyor; aynı zamanda enerji seviyenizi, uyku düzeninizi ve iştah metabolizmasına da etki edebiliyor. Bağırsak sağlığının önemine bir kez daha değinmek istedim.
Burada altını çizmek isterim ki hiçbir besin veya beslenme planı tek başına mucizevi bir etki yaratmaz. Depresyon veya duygu durum bozukluklarında hekiminize danışmayı ihmal etmeyin. İşte serotonin
Diyet efsaneleri kafanızı karıştırıyor, kısa vadeli hedefler, kilo al-ver döngüsünde kaybolmanıza yol açıyorsa ilk yapmanız gereken “Ya hep ya hiç” anlayışından uzaklaşmak.
İnternet, sosyal medya ve dijital dünya sayesinde her şeye çok daha kolay ulaşıyoruz. Peki, beslenme hakkında doğru bilgiye ulaşmak gerçekten o kadar basit mi? Ne yazık ki sosyal medyanın da etkisiyle her konuda olduğu gibi bu konuda da ciddi bir bilgi kirliliği bulunuyor. Beslenmeye dair doğru ve yanlışları ayırt edebilmek de her gün biraz daha zorlaşıyor. Siz farkında olmasanız bile birçok diyet efsanesi yaşam kalitenizi, diyet motivasyonunuzu, beslenme düzeninizi fazlasıyla etkiliyor.
Meslek hayatına başladığım günden beri diyet efsaneleri hakkında sorular alıyorum. Zaman zaman bilimsel altyapısı olan her bilgiyi sizlerle paylaşmaya özen gösteriyorum. Bu vesileyle yakın zamanda sevgili meslektaşım Uzman Diyetisyen Betül Karakuş’un çıkardığı “Yeni Nesil Diyet” kitabı birçok diyet efsanesini bilimsel yönüyle ortaya koyuyor. Tamamen diyet kültürüne karşı
Son günlerde bağırsak düzeninizi gözden geçirdiniz mi? Bağırsaklarınızın yavaşlayan hareketi size uyarı veriyorsa dikkat. Kabızlık, diğer adıyla konstipasyon; günümüzde çoğu kişinin yaşadığı sorunlardan biri. Semptomların tipi ve şiddeti kişiden kişiye değişebilir. Bazı insanlar nadiren kabızlık yaşarlarken, diğerleri için bu durum kronikleşebilir. Kabızlığın altında pek çok faktör rol oynayabildiği gibi temelinde ise beslenme düzeni ve yaşam tarzı alışkanlıkları yatıyor. Yetersiz sıvı ve yetersiz lif alımı, duygusal durum, dengesiz beslenme, hareketsizlik ve kullanılan bazı ilaçlar bu sebeplerin başında geliyor... Peki bağırsaklarımıza destek olmak için neler yapılabilir?
1Yeterli sıvı alın
Yeterli su tüketimi sadece böbreklerde değil sindirimden dolaşıma vücudun pek çok metabolik sürecinde rol oynuyor. Bu nedenle az su içildiğinde sindirim sistemi bu durumdan doğrudan etkilenir. Vücuttaki suyun yüzde 10 gibi bir oranda azalması kabızlığa yol açan faktörler arasında. Günde en az 2-3 litre su içmeye özen gösterin. Su
Yeni yıl yaklaşıyor, yeni yıl planları yapılıyor… Şehir hayatının yoğun temposunda bağışıklığınızı desteklemeye ne kadar özen gösteriyorsunuz?
Son yıllarda bize eşlik eden pandeminin etkisini kaybetmesiyle sosyalleşme giderek artıyor; bir sıcak, bir soğuk şeklinde ilerleyen, mevsim değişikliğinin yaşandığı hava koşulları da soğuk algınlığı ve gribe davetiye çıkarıyor. Her zaman söylüyorum; bağışıklık sistemimiz özellikle tek bir besin veya tek bir faktörden etkilenmiyor. Vitamin ve mineralleri içeren yeterli ve dengeli bir diyet, düzenli bir uyku ve egzersiz, düşük stres gibi sağlıklı yaşam tarzı faktörlerinin tümü, vücudu enfeksiyon ve hastalıklarla savaşmak için en uygun şekilde hazırlıyor. Yeni yıla geri sayım başlamışken bu yıl azaltmanız ve artırmanız gereken bazı alışkanlıklara bakalım.
Salgın döneminde internet üzerinden aramaları değerlendiren bir araştırmaya göre, bağışıklık aratılan ilk terimler arasında. Peki, bağışıklık sisteminizi nasıl destekleyebilirsiniz? Elbette tek bir diyetle, tek bir yöntemle değil. Meyveler, sebzeler, kuru baklagiller, tam
2024 yaklaşırken kendinize yeni bir beslenme planı oluşturmak, güzel başlangıçlar yapmak istiyor olabilirsiniz. Yeni yıla bir aydan az bir süre kalmışken, kendinize yeni hedefler belirleyerek başlamaya ne dersiniz? Bunun için atabileceğiniz küçük ama etkisi büyük adımları güncel araştırmalar ile sizin için özetledim.
1 İçinizi ısıtacak çorbalar
Soğuk havalarda sebzelerle dolu bir kase sıcacık çorba gibisi var mı? Ben kış gelip de havalar soğumaya başlayınca en çok çorba içmeyi seviyorum. Çorba pişen ev kokusu herkese iyi geliyordur eminim. Lahana, kış aylarının en düşük kalorili sebzelerinden biri, ayrıca içimizi ısıtan çorbalara da çok yakışıyor. B grubu vitaminleri, A ve C vitaminlerinin yanı sıra, manganez, folat, kalsiyum ve potasyum gibi mineralleri de içerisinde bulunduruyor, lif içeriği ile de bağırsak sağlığınızı destekliyor. Lahana ile en çok sevilen kış çorbalarından yağ yakan lahana çorbası tarifimi bir kez daha paylaşmak istedim. Çorbaya beslenme planınızda yer vermenin
Dünyada sağlıklı ve uzun yaşayan insanların bir arada yaşadıkları “Mavi Bölge”lerin ortak özellikleri neler? Fiziksel olarak aktif olmaları, stressiz bir yaşam sürmeleri, enerji yoğunluğu düşük beslenmeleri ve bitki bazlı bir beslenme planına sahip olmaları. Siz de kendi “Mavi Bölge”nizi yaratabilirsiniz
Mutlu ve uzun yaşamın sırrı bulundu desem inanır mıydınız? Tek bir formül olsa hem uzun yaşasak hem de hastalıklardan korunsak! Ne güzel olurdu değil mi? Uzun ve sağlıklı bir yaşam herkesin ortak arzusu. Zamana meydan okumak, her daim genç ve sağlıklı kalmak isteyenlere sesleniyorum; ilk kural yaşlanmak ve yaş almak arasında farkı hatırlamak. Tüm bunların ışığında sağlıklı yaş almak isteyenler, “Mavi Bölge”yi daha önce duydunuz mu? Mavi Bölge (Blue Zone) sağlıklı ve uzun yaşayan insanların bir arada yaşadıkları bölgeler olarak tanımlanabilir. Frontiers in Genetics’te yer alan makaleye göre, daha uzun yaşayan bazı insanlar, yaşamlarının büyük bölümünde kronik hastalıklara sahipken, Mavi Bölge’dekiler yalnızca uzun yaşamıyor,
Havalar iyice soğudu, beklediğimiz kış geç de olsa geldi diyebiliriz. Mevsim kışa dönerken beslenme alışkanlıklarınız ne durumda? Sıcaklıkların giderek düşmesi ile evde geçirilen zaman artabiliyor. Aralık ayının oldukça soğuk geçeceği öngörülürken bu havaların keyfini evde çıkarmayı düşünüyor olabilirsiniz. Dikkat, böyle zamanlara yorgunluk ve stres faktörü eklenince hem tatlı krizleri hem de yeme atakları artışa geçebiliyor. Gelin ara öğünlerinizini tatlandıracak kış kalorilerini nasıl dengeli tüketeceğinizi bir kez daha inceleyelim.
Mevsim meyvelerinden faydalanın
Kış aylarına geçiş döneminde bağışıklık sistemimizi güçlendirmek adına meyve ve sebze tüketiminin artırılması gerektiğini hep vurguluyorum. Mevsim meyveleri veya kuru meyveler tatlı isteğini gidermek için tüketebileceğiniz ara öğün alternatifleri arasında. Ek olarak içerdikleri lif ile de pek çok fayda sağladığını hatırlayın. Bağırsaktaki bakteri çeşitliliğinin de insan sağlığında önemli rol oynadığını biliyoruz. Ancak asıl soru
Güncel araştırmalar bazı “sağlıklı” olarak tanımladığımız besinlerin de kronik ağrı ve yorgunluk üzerinde etkili olabileceğini gösteriyor.
Yeni haftaya hazırlanırken kendinizi halsiz hissediyor, yataktan çıkmak için yeterli enerjiyi bulamıyor musunuz? Kronikleşen ağrılarınız gün içerisindeki alışkanlıklarınızı etkiliyor mu? Bu sorulara verdiğiniz cevap evet ise dikkat. Beslenme düzeniniz, yaşam tarzı alışkanlıklarınız, hatta sağlıksız beslenme kadar sağlıklı beslenme de burada etkili olabilir. Araştırmalar, yorgun hissetmenizin altında yatan birçok sebep olabileceğini söylüyor.
Oksalatları daha önce duydunuz mu?
Güncel araştırmalar bazı “sağlıklı” olarak tanımladığımız besinlerin de kronik ağrı ve yorgunluk üzerinde etkili olabileceğini gösteriyor. Evet, doğru duydunuz, burada ise dikkat çekilen bileşen “oksalatlar.” Oksalatlar bazı durumlarda anti-besin işlevi görerek kronik ağrıların artmasında rol oynayabiliyor. Temel olarak, oksalatların vücutta yüksek seviyelerde olup metabolizma üzerindeki olumsuz etkisi böbrek taşları ve candida