Rekabet Kurumu Başkanı Ömer Torlak, üç yeni düzenlemeye ihtiyaç olduğunu belirterek, “Bunlardan birincisi uzlaşma. İkincisi taahhüt. Üçüncüsü ise ihmal edilebilir rekabet ihlalleri. Bunlar olursa daha proaktif çalışabiliriz” dedi.
Rekabet Kurumu’nun değerlendirme yaparken bilgi, belge ve bulguya ihtiyacı olduğunu belirten Kurum Başkanı Ömer Torlak, “Rekabet Kurumu, daha makro düzeydeki konulara yoğunlaşıyor. Burada da aslında daha uzun vadede ortaya çıkan sonucun katkısı hepimize oluyor. 2014-2016 yılları arasındaki, 24 kararımızı analiz ettik. OECD parametrelerini kullanarak yaptığımız analiz sonucunda, aldığımız kararların tüketicinin cebine 9,9 milyar lira tasarruf sağladığını gördük” dedi.
Son dönemde patates, ekmek, soğan fiyatlarındaki aşırıya varan artış, buna bağlı stokçuluk iddialarının ardından göreve çağrılan kurumlardan biri de Rekabet Kurumu oldu. Google Android, sahibinden.com gibi dijital platform kararlarıyla da gözlerin çevrildiği Rekabet Kurumu’nun (RK) Başkanı Prof. Dr. Ömer Torlak kendilerinden beklentileri ve bunları ne ölçüde karşılayabileceklerini konuştuk.
- 2018 yılını dünyada bu alandaki gelişmeler de dikkate alındığında rekabet hukuku ve uygulamaları açısından Türkiye nerede tamamlıyor?
Sonuçlanan dosyalarda bazı sektörlerin öne çıktığını görüyoruz. Enerji, elektrik, toptan ve parakende ticaret, dağıtım sektörleri, birtakım sağlık konuları tıbbi cihazlar anlamında ve diğer sektörü bağlamındaki birleşme devralmalar.Enerji sektörü açısından bazı rekabetçi endişeler oluşturacak konular kapsam dahilindeydi. Buna ilişkin nihai kararlarımız oluştu. 2019’un sonlarına doğru ortaya çıkacak raporumuzda, sektörde nasıl bir yönlenme, eğilim olduğunu da az çok görebileceğiz. EPDK ve Enerji Bakanlığı’nın ilgili birimlerine de birtakım ipuçları çıkmış olacak.
Dijitalleşen ekonomiler açısından 2018’de aldığımız, sonuçlanan kararlar var. Biri “Google” kararımız. Kararımızın, Avrupa Komisyonu’nun (AK) android işletim sistemlerinde mobil cihaz üreticilerine yönelik kararına, kısmen benzeyen ama bir miktar farklılaşan boyutu var. Bu karar kapsamında kurumumuzun ve Türk Rekabet Hukukunun eş değerlerinden çok da geri olmadığını rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Bir miktar birincil ve ikincil mevzuat değişikliğine ihtiyacımız var.
Rekabet Kurumu Başkanı Ömer Torlak, güncel rekabet ihlalleri hakkında bilgi verdi.
Tüketici korunuyor
- Dijitalleşmeyle birlikte yeni ekonomiden daha çok bahsediyoruz. Burada yeni düzenlemelere ihtiyaç var mı?
Meclis gündemine gelemeyen üç temel konumuz var. Biri, uzlaşma. Uzlaşma rekabet hukukumuzda şu anda eksik kalan kısım. Süreci kısaltma bağlamında hem teşebbüslere, hem RK’na kurumsal kapasitenin etkin kullanılması imkanını verecek çok önemli bir enstrüman. Uzlaşma hakkını kullanarak, özellikle hisseleri borsada işlem gören şirketlere risk üstlenmeme imkanını vermiş olacağız. Bu imkan nispetinde de bir takım cezai yaptırımlar indirim imkanına kavuşmuş olacak.
İkincisi; taahhüt. Taahhüt çok dikkatli kullanılması gereken bir enstrüman. Birleşme ve devralmalarda, hakim durum oluşması ya da hakim durumun güçlenmesi ihtimalinin çok yüksek görüldüğü durumlarda, teşebbüslere taahhüt mekanizması imkânı tanıyacak bir düzenlemeye ihtiyacımız var. Üçüncüsü de, ihmal edilebilir rekabet ihlalleri, yani “de minimis”. De minimis, RK’nun ikincil mevzuatında yer alan bir konu. Sonuçta, butik bir kurumuz. Bütün sektörler bizim radarımızda. Kısıtlı insan kaynağı ve kurumsal kapasite ile çalışıyoruz. Hiç ön araştırma yapmasanız, bazı ön araştırmaları soruşturmaya dönüştürmeseniz, tıkanabiliyorsunuz. Bazen mahkemelerden dönüyor. De minimis, bize kısıtlı kapasitemizi nitelikli dosyalara ayırma imkânı sağlayacak. Tüketicinin korunması, bireysel olarak Türkiye’de zaten var. Oradaki mikro meselelerle onlar uğraşırken, biz makro meselelerle ilgilenebileceğiz. Bir iki değişiklikle kazanacağımız yeni enstrümanlar,
bize çok daha etkin ve pro-aktif çalışma imkânı verecektir diye düşünüyorum.
Rekabet Kurumu’nun soğan kararı neydi?
“Yaklaşık 9 ay önce soğan, patates fiyatlarında yine oynama oldu. İnceleme yapıldı. Kurul, 8 Ağustos’ta ‘rekabet ihlali yok’ kararı verdi. Fiyatların toprağın zehirlenmesi, üretimin azalması, talep-arz dengesizliğinden kaynaklandığı tespiti ortaya çıktı. Raporların hazırlanıp yayımlanması kasım sonu, aralık başını buldu. Raporlarımız çok şeffaftır. Bir bakanlığımızın, ‘soğanda stokçuluk tespit ettik’ dediği bir dönemde, ‘siz öyle diyorsunuz ama Rekabet Kurumu bir ihlal görmedi’ haberi yapıldı. Bizim raporumuz farklı bir gerekçeyle farklı bir zamanda yapılmıştı. Soğan fiyatlarında aşırı bir durum varsa, yeniden inceleme imkânına sahibiz. Yeniden incelememiz mutlaka bir ihlal tespitine varacağımız anlamına gelmediği gibi, stokçuluk, piyasaları bozan eylemler bakımından ilgili kamu, kurum ve kuruluşların, diğer hukuk alanlarının müdahil olmayacağı, konuya bakmayacağı anlamına gelmez.”
‘Rekabet Kurumu fiyat kontrol etmez’
- Mikro-makro ayrımı akla soğan, patates gibi ürünlerle ilgili kurumunuzdan beklentileri gündeme getiriyor. Kurumun görev ve yetki alanı içinde mi bu konu?
Bütün bu ürünler, tüketici olarak cebimizi, bütçemizi etkiliyor. Sık tükettiğimiz ürünler; harcama dengemizi değiştirebiliyor. Soğan, ekmek, bunlara örnek. Nihayetinde soğansız yemek yapamazsınız. Mikro-makro ile ilişkilendirerek örneklendirmeye çalışacağım. Tüketicinin Korunması ve Piyasanın Gözetimi Genel Müdürlüğümüz var, Ticaret Bakanlığı bünyesinde. Doğrudan piyasa gözetimi yapan ve tüketicinin korunmasına yönelik politikaların oluşturulmasına, problemlerin giderilmesinde katkı sağlayan bir birimiz. Bunun elinde enstrümanlar var. Tüketici hakem heyetleri, tüketici mahkemeleri, büyükşehirlerde denetim elemanları gibi. Piyasadaki günlük oynaklıkları, olmaması gerekenleri gözetlemek ve denetlemek asli görevleri.
Rekabet Kurumu ne yapacak ya da ne yapmalı? Rekabet Kurumu piyasaların rekabet aksaklıklarına düşmemesini regüle eden bir kurum. Ben bir piyasaya girmek istiyorum, ama piyasadaki önemli aktörler, benim piyasaya girişimi engelliyorsa. Ya da ben piyasada varım ama piyasadaki belli insanlar benim ürün tedarik etmemi engelliyorsa. Veya piyasa oyuncularını piyasanın dışına itmeye yönelik bir takım davranışlara girilmişse. Rekabet Kurumu, daha makro düzeydeki konulara yoğunlaşıyor. Burada da aslında daha uzun vadede ortaya çıkan sonucun katkısı hepimize oluyor.
2014-2016 yılları arasındaki, 24 kararımızı analiz ettik. OECD parametrelerini kullanarak yaptığımız analiz sonucunda,aldığımız kararların tüketicinin cebine 9,9 milyar lira tasarruf sağladığını gördük. Bu makro etkidir. Biz kurum olarak zaten kurumsal kapasite ve görev olarak herhangi bir marketin kapısına gidip, bir pazara gidip fiyat kontrolü yapmamak durumundayız. Bunu yapmaya kalkan Rekabet Kurumu olmaktan çıkar zaten.
- Sizin kolluk gücünüz olmadığını söylüyorsunuz yani?
Bizim rekabet ihlali olduğu değerlendirmesi yapacak bilgi, belge, bulgu elde etmemiz gerekiyor. Rekabet Kurumu, bir yönüyle iddia makamı. Savcıların hazırladığı dosyaya benzetebiliriz. İddianızın arkasını destekleyen bir şey yoksa, “sen suç işledin, rekabet hukukunu ihlal ettin” diyemezsiniz. Dolayısıyla çok detaylı çalışılması gereken bir süreç. Gittik baktık fiyat üç gün önce şuymuş...
Ama bir dakika. Bunun sebebi maliyet artışı olabilir, ithalata dayalı girdi olabilir... Bunların hepsini iyi incelemek gerekiyor.
Tüketici refahına 9.9 milyar liralık katkı
- İçinden geçilen süreçte sizin kurumunuzdan enflasyonla mücadele anlamında bir beklenti olabilir mi?
Doğrudur. Buna itirazım da yok. Rekabet hukukunun çıktılarından biri veya tüketici refahına katkılarından biri de aslında enflasyona dolaylı pozitif etkisidir. Ama doğrudan böyle bir beklenti dünyanın hiçbir yerinde yoktur. 9,9 milyar liralık tüketici refahına katkı, dolaylı olarak baktığınızda enflasyona katkıdır.