Türkiye’de kurallı tarım dönemi başlıyor. Tarım ve Orman Bakanı Kirişci, ihtiyaçlara ve kaynaklara bakarak planlı üretim yapılacağını vurgulayarak, “Başıboşluk bize bir şey kazandırmadı” diye konuştu.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci planlı tarım ve hayvancılığın köşe taşlarından birini oluşturacak sözleşmeli üretim modelinin ilk örneği sözleşmeli besiciliği başlatmak için gittiği Erzurum’da sorularımı yanıtladı.
- Bütün tarım alanlarında planlı üretime geçilmesi gerektiğini söylüyorsunuz. Erzurum’da üreticilerle buluşmanızda “Dünyanın hiçbir yerinde ister üretirim, ister üretmem, onu üretirim, bunu üretmem gibi bir şey yok” dediniz.
Tarımsal üretimde de ülkenin kaynaklarını etkin ve verimli kullanmak zorundayız. 2002’de iktidar olduğumuzda 65 milyon nüfusumuz vardı, bugün 85 milyon. Geçici mülteci statüsüyle, koruma altında olan 4-4,5 milyonu üzerine koyduğunuzda 90 milyon. 2053 hedeflerimize ulaşmak için 31 yılımız var. 2053’de 105 milyon nüfusla karşılaşacağız. İlave 20 milyonu hesaba katarak planlama yapmak zorunda mıyız, zorundayız. Birinci boyutu bu.‘Planlama zorunlu, ötelenemez’Kendimize yeterli olmalıyız. Bir Latin Amerika ülkesi gibi, yüzölçümü büyük, nüfusu küçük değiliz. Mesela Kazakistan, yüzölçümü itibariyle Türkiye’nin 4 katı alana sahip ama nüfusu 39 milyon. Böyle bir ülke olmadığımıza nüfusla ilgili artış trendi de devam ettiğine göre, bizim planlamayı yapmak gibi bir mecburiyetimiz var. Zorunluluktan kaynaklı, ötelenemez bir planlama aslında. Bundan sonra asla rastgeleliğe, plansızlığa geçit vermememiz lazım. İkincisi; Türkiye Yüzyılı için de bir hazırlık yapmış oluyoruz. Bugün Teknofest gençliğinin beklentilerini düşünerek bize afaki gelen, ‘bu da olur mu’ denilecek hususları bile Türkiye Yüzyılı içine derç etmemiz gerekiyor.‘Mısırı ne kadar, nerede yetiştirmeliyiz?’Mesela biz su zengini bir ülke de değiliz. Yıllık ortalama 574 ml yağışımız var. 1500 ml su tüketen mısırı ne kadar yetiştirmeliyiz, nerede yetiştirmeliyiz? Neredeyse yıllık yağış miktarınız iki katı. Su kıtlığınız da varken, gelişigüzel yer altı suyunu, yer üstü suyunu kullanalım demeniz sürdürülebilir değil.
- Nasıl bir planlama tasarlıyorsunuz peki?
Mevcut uygulamadaki eksikliğini ifade edersek, bizim yol haritamızı ortaya koyar. Bizde üretici bir şey üretmeye kalktığında kimseye bilgi vermek zorunda değil. Halbuki bina yapacağımızda izinler alıyor, projeler çizdiriyoruz. Aynı yere buğday eklemek istediğinizde kimseye söylemenize gerek yok, kimseden izin almanıza gerek yok. Size de kimse sormuyorsa, istediğinizi ekip, istediğiniz zaman ‘fikrimi değiştirdim bunu üretmeyeceğim’ diyebilirsiniz. Dolayısıyla biz üreticiye, ‘arkadaş buranın toprak yapısı bu, iklim değerleri bu, hatta endüstriyel yapısı bu…’demeliyiz. Bir de üreticinin buna ne kadar hazır olduğuna bakmak lazım. Pamuk veya mısır üreticisine, ‘bunu terk et gel soya üret’ deme lüksünüz yok. ‘Öyle değil böyle; şunu şuraya değil de buraya’ diye anlatmanız gerekiyor.Neyin, nereye, ne zaman ekileceğine karar veren bir sistemin ortaya konulması gerekiyor. Bu, nereye ne ekileceği konusunda sizden izin alınmasını da beraberinde getiriyor. Sizin de bu ürünü burada üretebilirsiniz demeniz yetmez. Ürüne bu ülkenin gerçekten ihtiyacı olup olmadığını, kaynaklara bakarak doğru ürün olup olmadığına karar vermeniz lazım.Önceliğimiz ihracat değilSoğanda patateste olduğu gibi, fiyatlar bu sene yüksek, arz az, ihracat kapısı açık, ihracata gidiyor. Ertesi yıl fiyatlar düşüyor, ürün çok bol… Başıboşluk, gelişigüzellik bize bir şey kazandırmadı. Üreticilerimiz de sürekli bundan mağdur oldu. Bizim önceliğimiz ihracat değil, onu söyleyeyim. İhracat sonraki iş. Biz öncelikle kendi arz güvenliğimizi sağlamak, bulunurluğu tesis etmek, bunu da mümkünse kendi içeriden üretimimizle karşılamak zorundayız.Şahit olduğunuz ‘sözleşmeli besicilik’ üretimdeki uygulamanın ilk somut örneği oldu. Talep eden ve üreten oturup bir metin imzalıyor. Senden şu kadar ürün istiyorum, şu şekilde üretmeni istiyorum, hatta teknik destek de vererek, şu zamanda ekeceksin, şu üst taban gübresini şu zamanda atacaksın, suyu böyle vereceksin, şu dönemde hasat edeceksin, ilaç kullanacaksın veya kullanmayacaksın veya şu dozda kullanacaksın... Sözleşmeli modelin getirdiklerinden biri de bu.Üretilmesi gerekeni mobil uygulama söyleyecek Çiftçi Kayıt Sistemi’ni (ÇKS) e-Devlet’e taşıdık. Onu bir tık daha ileri götüreceğiz, ‘Ey vatandaş, sana mobil uygulama oluşturduk. e-Devlet’e girer gibi gir, TC Kimlik No ve şifreni girerek, orada ne üretmen gerektiğini söyleyen bir ekran göreceksin’ diyeceğiz. O ekran, Adana Yüreğir’de 100 dekarlık arazisi olana ‘ancak şu ürünleri yetiştirebilirsin’ diyecek. Belki de tek ürüne müsaade edecek.Ulusal ve bölgesel kotalar olacakKota uygulayacağız. Mesela, 20 milyon ton buğdaya ihtiyacımız var. Toprağımız fazla olmadığı için 25 milyon ton üretilsin istemiyoruz. Başka bir ürün için kullanacağımız alanı buğdaya kaydırmak istemiyoruz. İhtiyacımız 20 milyon tonsa, 2 milyon da stok olsun, 22 milyon ton kota tarif edeceğiz. Kota dolana kadar üretebileceğini oradan görecek. Ulusal, bir de bölgesel kotalar olacak.
- Mobil uygulama ne zaman devreye girecek?
Mobil uygulama bu yılın sonunda devreye girecek. Önümüzdeki yıl Mart-Nisan gibi dijitalleşme anlamında düşündüğümüz bütün uygulamalar da içine derç edilecek. Hiçbir yazılım mükemmel olarak çıkmıyor. Adım adım ilerliyor. Çiftçi ‘bu olsaydı iyi olurdu, bu bizi yordu, şunu anlamadım’ diyecek. Biz de geri dönüşlerden yararlanarak geliştireceğiz.Üretmeyenden toprağı alınacakKırsalı terk edenler toprağı da terk ettiler. Varisler çıktı, toprağın büyüklüğünü yetersiz bularak yüzüne bakmadı. Birine verelim, bunu sen ek, üretimi sen yap da demiyoruz. Hukuken Adalet Bakanlığı ile müzakereler yapıldı. Toprağın maksimum 2 yıl boş kaldıktan sonra, üretimde kullanılmama durumu devam ediyorsa, biz hemen devreye gireceğiz. ‘Arkadaş kusura bakma, toprak senin, mülkiyeti sende fakat buranın kullanılma hakkıyla ilgili yetkisini kamu senden alıyoruz’ diyeceğiz. Bir portföy oluşturacağız. Kiralanabilecek arazilerle başlayacağız. O yerleşim yerinde yakın civarda tarımsal faaliyette bulananlara da diyeceğiz ki; ‘Ey Ahmet, Ey Ayşe’ üretecekseniz buyurun.
- Bakanlık bir çeşit aracı olacak o zaman…
Evet... Kira bedelini alınca da ilgilinin hesabına yatıracağız. Orada hisseli bir tapu mu var, her bir hissedarın hesabına yatıracağız.
- Diyelim ki üretmek istiyorum ve ben size geliyorum, arsamın yanındaki boş araziyi istiyorum...
Ne güzel, bizim işimizi kolaylaştıracaksınız. Müteşekkiriz, nasıl olmuş da atlamışız diyeceğiz.
- Mülkün sahibi, ben bunu istemem, kaşını, gözünü beğenmedim derse?
Tarla sahibinin bunu deme lüksü olmayacak. Boş kalma, ekilmeme, üretimde kullanılmama süresi devam ederse bir takım müeyyidelerimiz olacak. Tarımsal desteklerden, tarımsal kredi dahil 5 yıl süreyle yararlandırmama gibi. Sonra dönüp gene ısrar ediyorsa, oradan ne elde edilebilirdi hesabıyla cezai müeyyideyeler de getireceğiz. Teknik çalışmalarımız hazır.Elbette milletvekillerimizin, TBMM’nin takdirindedir.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Bakan Yardımcısı İbrahim Yumaklı ile birlikte ET ve SÜT Kurumu’nun küçük baş hayvan tüketimini artırmak için AR–GE çalışmaları tamamlanan yeni şarküteri ürünlerini anlattı.
- Üreticinin de yükümlülüğü olacak mı?
O üretimi yapmazsa, vazgeçerse, cezai müeyyideler aynen uygulanacak. Sözleşmeli üretimle ilgili mevzuat düzenlemesinde gerek hukuki gerekse maddi müeyyideler getireceğiz. Tarım sigortalarını zorunlu hale getireceğiz veya kişi ‘Bundan vazgeçiyorum, bunu şuna vermeyeceğim. Piyasada şöyle teklifler var’ derse yaptırımı olacak. Mağduriyetlere de göz yummayacağız.Bir şey daha yapacağız. Normalde desteklerde ÇKS kaydı esas alınıyor. Üretimi yapan diyor ki, ‘Tarlayı ben ekip biçiyorum ama desteklemeleri tarla sahibi alıyor’. Mevzuat tarla sahibini muhatap alıyor. Artık üretimi kim yapıyorsa ona vereceğiz.
- Bütçeden sonra Meclis gündemine gelebilir mi? Seçim sonrasına kalabilir mi?
Önemli kısmının seçimden önce geçmesini arzu ediyoruz. Ötelenecek, seçim sonrasına bırakılacak bir şey değil. Seçimle hareket edecek olursak, ülke nereden baksak 7,5 ay kaybetmiş olacak. Böyle bir şey olmaz. Kasım ayında bir paket olarak planlıyoruz.
YARIN
- Kırsala dönüş nasıl sağlanacak? Hangi bakanlık ne yapacak?
- 1 kilo domates için 800 km. yürümek mi lazım?
- Seracılıkta yeni dönem, yeni anlayış nasıl olacak?
- Türkiye’de toprak mı kalmadı, neden yurt dışı?