31 Mart 2024 yerel seçiminin havasına yavaş yavaş girilmeye başlandı. Aday adayları podyumdaki yerlerini alıyor, parti teşkilatları birbirini gözlüyor, bazı partiler diğerlerine basın üzerinden yoklama çekiyor. Böyle diyorum çünkü ortada partiler arasında başlamış bir gidiş geliş trafiği yok ama laf çok. Neden? Kamuoyu oluşturmak için. Bir tartışma başlasın da gerisi gelir gibi. Önemli olan ortam hazırlansın.
Misal Zafer Partisi’nin (ZP) İYİ Parti’ye, Yeniden Refah Partisi’nin (YRP) AK Parti’ye yaptığı gibi...Önce YRP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Altınöz, AK Parti’nin İstanbul ve Ankara’yı kaybettiğini, AK Parti’nin YRP’yi desteklemesi gerektiğini söyledi. Altınöz, “Biz niye AK Parti’yi destekleyelim, kaybetmiş zaten” dedi. Sonra gazeteci Şaban Sevinç, partinin başka şartları olduğundan bahsetti. Sevinç’in iddiasına göre, bu kez YRP, AK Parti’nin adayının Tevfik Göksu olmasını, Sultanbeyli ya da Esenler’in YRP’ye bırakılmasını, Göksu’nun kazanması halinde de İBB’de bazı pozisyonların YRP’ye verilmesini istiyor. Sevinç, YRP’nin talepleri kabul edilmezse İBB ve tüm ilçelerde seçime kendi başına gireceğini söyledi. YRP çıkıp bu iddiayı yalanlamadığına göre, demek ki sahipleniyor.
AK Parti ile YRP oturup belli yerlerde birbirlerinin adaylarını desteklemeyi konuşurlar mı, konuşurlar. Karşılıklı jestler olabilir mi, olabilir. Ama bence ‘dayatma’ konuşulmaz. Bu bir. YRP ile AK Parti, 14 Mayıs’a giderken bir git gel yaşadı. Sonunda YRP Cumhur İttifakı’na katıldı. AK Partiye göre o git gel sırasında süreci ‘enfekte edici’ bazı girişimler oldu. Ayrıca, YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın 14 Mayıs akşamı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçilmesi dolayısıyla Beştepe’deki kutlamaya giderken ve sonrasında yapılan bazı sosyal medya paylaşımları da AK Partililerin hafızasında hâlâ taze. Bu iki. YRP’den gelen son manevraların ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 50+1 çıkışını MHP ile ilişkisi üzerinden yorumlayanlar olsa da mesajın İttifak’taki diğer küçük partilere yönelik olduğu düşünmemek için neden yok. Bu da üç. Erdoğan, gittikçe daha talepkâr olan ve desteği karşılığında orada bir ilçe, burada bir belde, birkaç meclis üyeliği, olmadı belediyede mevki girişimlerine karşı, muhalefetten örnek vermek suretiyle, kendi tarafındakilere de set çekmek istemiş olabilir.
Fitil henüz ateşlenmedi
Bütün bunlar olurken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortamı yavaş yavaş ısıttığını ama çok da acele etmediğini düşünüyorum. Sanki olabildiğince ağırdan alıyor. “Yeniden İstanbul demedi mi?” demeyin. Dedi. İstanbul İl Teşkilatı’nın sloganını Grup Toplantısında kullanarak bu seçimdeki en önemli hedefine işaret etti. Evet, bir yandan MHP ile ittifak konusundaki çalışmalar da devam ediyor, ince bir işçilik yürütülüyor. “Belki ondandır” diyenler olabilir ama benim kastettiğim o da değil. Nitekim bu görüşümü farklı zamanlarda paylaştığım üst düzey iki ayrı parti yöneticisinin de aynı tepkiyi vermesi ilginçti. İkisi de Erdoğan’ın “kıvam beklediğini” söyledi. Demek ki, Erdoğan’ın asıl fitili ateşleyeceği kıvam henüz gelmedi. Muhalefet cenahının birbirlerine göndermeleriyle devam eden karmaşanın da Erdoğan’ın beklediği kıvama tuz biber olduğuna şüphe yok.
İmamoğlu, düşürdüğü gölge ve İnce
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu gerçekten niyeti öyle olmasa bile, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in üzerine sürekli gölgesini düşürüyor. Zoom toplantısından bu yana böyle. Talimatları veren, süreci dizayn eden asıl aktör olarak algılanıyor. Kimse kurultayda koyduğu ağırlığı yadsımıyor. Özel’in genel başkanlığını onunla kurduğu mutabakata borçlu olduğu da gizli değil. Ama İmamoğlu çekim gücünü tamamen kendi üzerinde toplayarak Özel’e zarar veriyor. Halbuki temel hedefi 2028 olan bir İmamoğlu’nun mutabakatta karşı tarafa da alan açması, üzerinden yük alır.
İmamoğlu’nun Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ile Özel’den önce görüşmesi sözünü ettiğim duruma son örnek. Her ne kadar İnce, tanışıklık vurgusu yapsa, Özel’e karşı saygısızlık amacı güdülmediğini söylese, İmamoğlu’nu arayanın kendisi olduğunu açıklasa da İmamoğlu da görüşmeden önce Özel’e bilgi verse de, kibarca önce Özel’e işaret edebilirdi. Ama yapmadı. Bu arada Muharrem İnce, son derece deneyimli bir siyasetçi, protokol bilir. O da tercihi ile bir mesaj vermeyi amaçladıysa vermiş oldu.
Öte yandan, İnce’nin yerel seçimde ağırlığını vereceği taraf önemlidir. Cumhurbaşkanlığı yarışından son anda çekildiği halde kendisine sadece İstanbul’da verilen oy 25 bin 631. Partisinin aldığı oy 100 bin civarı. 2019’da İstanbul seçiminin ilk turunda CHP ile AK Parti’nin arasındaki farkın 13 bin küsur olduğu düşünüldüğünde, göz ardı edilemez bir iş birliği teklifi.