Cengiz Hortoğlu

Boşanmak çok zor bir süreçtir. Çünkü duygusal yoğunluğu çok fazladır. Bu durum hata yapma olasılığını da arttırır.

Bu nedenle olabildiği kadar geleceğe odaklanmak ve sakin kararlar vermek gerekir.

***

İşte bu süreçte dikkat etmeniz gereken 10 madde:

1)Boşanmaya karar vermeden önce yeterince düşünün, özellikle çocuklarınız varsa en az on defa düşünün.

2)Çok emin olmanıza rağmen yine de bir aile danışmanının görüşünü alın.

3)Mümkün olduğu kadar anlaşmalı olarak boşanmaya çalışın.

4)Anlaşmalı boşanma davası açarken düzenlenen protokolde şartların (Nafaka tazminat, velayet, görüş günleri gibi konularda) açık, anlaşılır ve net olmasına dikkat edin.

1)Eşine sakın yalan söyleme,

2)O konuşurken dikkatle dinle,

3)Haftada en az 3 kez sevdiğini söylemek için telefon aç veya mesaj at,

4)Gülümse,

5)Şikayet etme,

6)Ailesi hakkında olumsuz konuşma,

7)Bağırma, öfkeni kontrol et,

8)Yaptığın harcamalarınla bütçe sınırını zorlama,

“26 yaşında bir kadınım. Eşimle bundan 2 yıl önce evlendik. Zaman zaman tartışmalarımıza rağmen mutlu bir evliliğimiz var.

Ancak eşimin bazen eve geç saatlerde gelmesi beni endişelendiriyor,

Arkadaşlarımla da bu konuyu ne zaman konuşsam eşimin beni aldattığı kanısına varıyorum.

Çünkü onlar ‘Eşin bu kadar geç kalıyorsa mutlaka bir sevgilisi vardır,’ diyorlar.

Bu durumu eşimle detaylı olarak hiç konuşamadım. O sadece geç kalacağı zaman beni arayıp ‘İşlerim uzadı, gecikeceğim,’ diyor.

Belki de vereceği cevapların beni tatmin etmeyeceğinden korkuyorum. Çoğu zaman bu nedenle çok gergin oluyor.

Eşim de bana “Neden surat asıyorsun? Neden bu kadar mutsuzsun?” diye soruyor.

Kaygılıyım, onun başka kadınlarla olduğunu düşündükçe çıldırıyorum, ne yapmalıyım?"

Hepimizin daha mutlu olmak için hayalleri ve amaçları vardır. Bu hayaller ve amaçlar bizi hayata bağlar. Bazen hayallerimiz gerçekleşir bazen de gerçekleşmez.

Ama önemli olan hayallerimizin hep var olması ve asla umutsuzluğa düşmememizdir.

Asıl önemlisi de mutluluğun bir yolculuk olduğunu unutmamaktır.

Çünkü mutlu olmak ve hayallerini gerçekleştirmek için yola çıkıp da hayatını gerilim, üzüntü, kaygı ve endişelerle bitiren çok sayıda insan tanıdım.

Ben onlara “Mutlu olmak yolunda mutsuz olanlar,” diyorum. Mutlu olmak için canının dişine takan birisinin bu durumu çok üzücüdür.

***

Tüm bunların yanında insana huzur ve mutluluk veren en önemli duygunun yaptıklarımızdan ve kendimizden emin olma duygusu olduğuna inanıyorum.

Ne istediğimizi ve nereye gitmek istediğimizi ne kadar net ve basit olarak tanımlarsak ve o yolda ilerlersek o kadar mutlu oluruz.

Bir sözü nasıl söylediğimiz en az o sözler kadar önemlidir.

Ses tonunuz, ses renginiz ve beden diliniz kelimelerle söylediklerinizden daha çoğunu anlatır.

İnanmadan söylediğiniz en güzel sözlerin bile hiçbir etkisi ve önemi yoktur.

Diyelim ki, eşinize veya sevgilinize “Sana aşığım, seni seviyorum,” diyorsunuz veya yaptığınız bir hata nedeniyle özür diliyorsunuz, peki ama bunu nasıl söylüyorsunuz?

Bunu söylerken söylediklerinize inanıyor musunuz? Çünkü eşiniz veya sevgiliniz söylediklerinize inanıp inanmadığınızı anlayacaktır.

İlişkilerde sözler çok önemli ve anlamlıdır. Kullandığınız kelimeler o ilişkinin başarılı olup olmayacağını önemli ölçüde etkiler.

Hatta sözlerimize dikkat ederek bazen en büyük sorunları bile çözebiliriz. Ancak bir bu kadar önemli olan da bu sözleri nasıl söylediğinizdir.

Çünkü bu sözleri söylerken ki ses tonunuz, beden diliniz de bu sözler kadar hatta biraz daha fazla etkilidir.

Önceki gün bir kadın arkadaşıma “Bir kadın olarak sana asla yapılmasını istemediğin şeyler nelerdir?” diye sordum. Onunla bu konuda bir çalışma yaptık.

İşte bir kadının “asla” dedikleri:

Asla yalan söyleme

Asla cimrilik yapma

Asla randevuna geç kalma

Hazırlanırken asla acele etme

Asla sözünü bölme

Asla “unuttum” deme

Hiç farkına varmadan, sadece sözlerle bile kendi hayatımızı ve karşımızdaki insanların hayatını tamamen etkileyebiliyoruz.

Kullandığımız sözler evliliklerde çok daha önemlidir.

Her kelime ve söz hangi niyetle kullanılırsa kullanılsın tüm hayatımızı ve karşımızdaki insanların hayatını olumlu veya olumsuz etkiler.

“Eşime karşı çok sabırlıyım” sözünü bana gelen birçok mailde görüyorum.

Ancak "sabır” sözü karşımızdaki insanda zaman zaman “Aslında hatalısın ama ben sana tahammül ediyorum” gibi algılanabiliyor.

Ayrıca kullandığımız her söz sadece karşı tarafı değil aynı zamanda bizim karşı tarafla ilgili duygularımızı da etkiliyor. Çünkü her konuştuğumuz söz bizim kulaklarımıza ve dolaysıyla zihnimize de gidiyor.

Bu nedenle “Sana karşı sabırlıyım” demek yerine “Seni olduğun gibi seviyorum ve farklılıklarına saygı duyuyorum,” demek ve sonra da problem her neyse doğrudan onu konuşmak eşler arasındaki bir çok sorunu çözecektir.

***

“Aşk evliliği mi mantık evliliği mi?” Sorusu yıllardır beni de en çok düşündüren konulardan birisidir.

Ben de aşk evliliklerinden yanayım, ancak aşk evliliklerinde neden daha çok sorun çıkıyor?

Birbirlerine şiirler yazanlar, her fedakarlığa hazır olanlar, nasıl oluyor da birbirlerinden nefret eder hale geliyorlar.

Ben aşkın bir sihir olduğunu inananlardanım. Aşıklar bu sihri sürdürebildikleri sürece hiçbir problem yoktur. Yaşam toz pembedir. Sevdiğimizin dünyada bir benzeri olmadığına inanırız.

Aşıklar birbirlerinin hatalarını görmezler. Ne olursa olsun aşık oldukları insan her yönden en mükemmeli en idealidir.

Aşık oldukları insanın yaptıkları her hataya bir haklılık gerekçesi bulurlar. Yaşanan her sorunda aşık olduğu kişiyi değil kendilerini hatalı bulurlar. Çünkü aşk aynı zamanda fedakarlıktır.

Ancak aşıklar için bu sihir bittiğinde işte o an sorunlar başlıyor.

Daha önce hoşgörüyle kabul edilen hatalar artık göze batmaya başlıyor. Ardından "Benim aşkım bu mu?" soruları geliyor.