Cengiz Hortoğlu

“26 yaşında genç bir kadınım ve 3 yıllık evliyim. Eşimin beni aldattığını biliyorum. Her delil mahkemeye sunulamıyormuş.

Mahkemede hangi delilleri ileri sürebilirim? Bunu öğrenmek istiyorum."

***

Değerli okurum, sizin davanızı hangi delillerle kanıtlayabileceğinizi bilemem.

Ancak, bu konuda daha önce de yazdığım gibi bu davalarda hangi delillerin sunulabileceğini sizinle paylaşabilirim.

***

İşte aldatmayı kanıtlayabilecek deliller:

1)Aldatmayı bilen, gören veya bu konuda bilgisi olan tanıklar,

“32 yaşında bir kadınım. Eşimle bundan 8 yıl önce evlendik.

Evliliğimizin ilk yıllarında mutluyduk. Ancak son zamanlarda benden tamamen uzaklaştı. Aynı evde yaşayan iki yabancı gibiyiz. Eve geliyor, bilgisayarının başında gece yarılarına kadar zaman geçiriyor, sonra da odasına çıkıp uyuyor.

Defalarca konuşmaya kalktım, Ancak sürekli geçiştiriyor. Çok üzerine gidince de bağırmaya başlıyor. Önceki akşam bana hakaretler yağdırdı. Bu da yetmedi bir de yumruk yedim.

Hiç çabam sonuç vermedi. Ne yapmalıyım? Bu durum bana boşanma davası açma hakkı verir mi?”

***

Değerli okurum, evlenmenin, aile kurmak, hayatı paylaşmak, acı tatlı günleri birlikte yaşamak gibi sosyal amaçları vardır.

Ancak evlilikte cinselliğin önemi de yadsınamaz. Kaldı ki siz fiziksel ve sözel şiddete de uğramışsınız.

Bu yaşadıklarınız bir boşanma nedenidir.

1)Az ye çok hareket et,

2)Yavaşla ki hayatı izleyebilesin,

3)Dostlarını ve arkadaşlarını nedensiz ara,

4)Gülümse ki dünya da sana gülümsesin,

5)Karşına çıkan sorunları hayatı anlama fırsatı olarak gör,

6)Her gün yeni bir şey öğrenmeden uyuma,

7)İnançlı ol ve sahip olduklarına şükret,

8)“Seviyorum” demekten korkma,

Büyük bir aşk ne oluyor da nefrete dönüşüyor? Birbirine şiirler yazanlar nasıl oluyor da aşık oldukları insana o şiirler yerine zehirli sözler söyleyebiliyor?

Bazen öfkeyle sevdiğimiz insanı öyle kırıyoruz ki kelimelerle ruhunda açtığımız yara asla kapanmıyor.

Ne fedakarlıklar yaparsanız yapın, söylediğiniz sözlere dikkat etmezseniz o yaptığınız fedakarlıkların hiçbir önemi kalmaz.

***

İŞTE O BÜYÜK AŞKLARI YIKAN ACI SÖZLER

1)Seni sevmekle ne büyük hata yapmışım, aşk olmak kim sen kim,

2)Sen sevgiden ne anlarsın?

3)Ben olmasam sen bir hiçsin,

“25 yaşında genç bir kızım. Bundan 2 ay önce bir yıla yakın bir süredir tanıştığım sevgilimle evlenmeye karar verdik. Ailelerimizin de onayıyla nişanlandık.

Yakında da düğünümüz olacak. Ancak ben mutluluktan havalara uçarken gelen bir telefon tüm umutlarımı yıktı.

Arayan daha önce internette tanıştığım ve bir süre birlikte olduğum birisiydi. Bana “Evleneceğimi öğrendiğini mutlaka buluşmamız gerektiğini eğer gitmezsem elindeki kamera kayıtlarını hem sevgilime göndereceğini hem de internete koyacağını,” söyledi. Çok korktum, ama buluşmaya da gitmedim.

Bu defa bana birlikteliğimize ilişkin kamera kayıtlarını gönderdi. Şimdi de her gün mesaj atarak, mail yazarak tehdit ediyor.

Şimdi sevdiğim adamı bulmuşken kaybetmekten korkuyorum. Ne yapacağımı bilemiyorum. Lütfen bana yol gösterin.”

***

İşte size önerilerim:

Şantajcıya sakın boyun eğmeyin. Ne yapacağınıza siz karar vermelisiniz. Ancak benim size önerim, bunu evleneceğiniz adamla paylaşmanızdır.

Ailem, nişanlım ve evlilik sözleşmesi

“26 yaşında genç bir kızım. Fakülteyi yeni bitirdim ve aileme ait bir şirkette yönetici çalışıyorum.

Bundan iki ay kadar önce nişanlandım. Ailem evlilik sözleşmesi yapmam için ısrar ediyor.

Bunu nişanlıma söylediğimde ‘Bana güvenmiyor musun?’ deyip çok sert tepki gösterdi. Kısacası ailemle nişanlım arasında kaldım.

İnanın evlilik sözleşmesi hakkında yeterince bilgiye de sahip değilim. Evlilik sözleşmesi yaparsam bu bana ne sağlar? Beni aydınlatırsanız sevinirim.”

***

Değerli okurum, bu konuyla ilgili çok sayıda mail alıyorum.

Öncelikle evlilik sözleşmesi yaparsanız ne olur? Yapmazsanız ne olur? Bunu sizinle paylaşmak istiyorum.

Geçen hafta birden bire rahatsızlandım. Ateş, halsizlik, nefes alma zorluğu ve yutkunma zorluğu… Birkaç saat önce koştururken, birden kendimi yatakta buldum.

Bırakın yemek yemeyi, antibiyotik bile boğazımdan geçerken neredeyse bıçak yarası etkisi bırakıyordu.

Günlerce yemek yemek bir yana su bile içmekte zorluk yaşadım. Şu anda ilaçlarımı kullanmaya devam ediyorum, ama o acılar kısmen hafifledi. Daha iyiyim.

Ben hayatım boyunca bir çok şeyi acılardan öğrendim. Yaşadığım acı ve üzüntüler, hayatı anlamamda bana çok şey öğretti.

Bu aslında çok da önemli olmayan hastalığım, bana hayatı bir kez daha sorgulamamı ve aslında bakış açığımın doğruluğunu anlama fırsatı verdi.

Nasıl susayınca suyun önemini daha iyi anlıyorsak, hastalanınca da sevginin ve sağlığın kıymetini daha iyi anlıyoruz.

***

O halde bana "Hayatın anlamı nedir?" diye sorarsanız işte yanıtım:

“24 yaşında genç bir kadınım. Eşimle 3 yıl önce evlendim. Evliliğimin ilk ayları dışında asla mutlu olamadım.

Eşim eve geldiğinde sürekli internette cinsel içerikli sitelerde geziniyor. Ne kalktığını ne de yattığını görüyorum. Çoğu zaman salonda sızıyor.

Ayrıca bazı kadınlarla chatleştiğini de biliyorum. Evliliğimiz sadece kağıt üzerinde kaldı.

Defalarca konuşmaya çalıştım, ancak asla dinlemiyor. Son olarak dün akşam bu nedenle yine tartıştık. Bana ağır hakaretlerde bulundu.

Ne yapacağımı bilemiyorum. Ailemle konuştum, onlar boşanmamı istemiyor. Bana yol göstermenizi rica ediyorum.”

***

Değerli okurum, elbette ne yapacağınıza siz karar vereceksiniz.

Boşanma kararı önemli bir karardır. Emin olmadan boşanma davası açmanızı ben de doğru bulmuyorum.