“37 yaşında bir kadınım, eşimle bundan 12 yıl önce evlendik.
Evliliğimizin ilk yılları çok güzel geçti. Ancak son 2 yıldan bu yana benden giderek uzaklaşmaya başladı. Son 6 aydır da odasını tamamen ayırdı.
Akşam eve geliyor, yemek yiyor ve elinde bilgisayar odasına çekiliyor.
Sabah kahvaltıya bile kalmadan gidiyor. Aramızdaki neredeyse hiç yok. Sadece zorunlu konuşmaları yapıyoruz.
Bu konuda defalarca konuşmaya çalıştım, ancak hiçbir şekilde yanıt alamıyorum.
Geçen hafta ben yine bu konuyu açtım. ‘Evliliğimiz kâğıt üzerinde kaldı, boşanalım,’ dedim. Küfretti ve bir de tokat attı.
Şu anda ablamın evinde kalıyorum.
Bu durumda ne yapabilirim? Boşanma davası açabilir miyim?”
“22 yaşında üniversite öğrencisi genç bir kızım. Bundan 6 ay önce sevdiğimi sanarak ani bir kararla bir gençle nişanlandım.
Ancak anlaşamayacağımı anlayınca ayrılmak istedim.
Israrlarından dolayı kurtulmam bayağı zor oldu ama sonunda ayrıldık. Ancak sevincim kısa sürdü. Şimdi daha büyük bir sorunla karşılaştım.
Önceki gün kardeşim aradı, ‘Yeni bir hesap mı açtın?’ diye sordu. Ben de ‘hayır’ dedim. ‘Niye doğruyu söylemiyorsun, bir de sevgilin varmış,’ deyince şaşırdım.
Gerçekten de benim adım ve resimlerimle profil oluşturulmuş. Üstelik tüm özel bilgilerim de kullanılmış, sözde bir de sevgilim varmış.
Ayrıldığım nişanlımın yaptığını tahmin ediyordum, aradım, ‘İnkâr etmedi, hak ettin,’ dedi.
Çok üzgünüm, yanına kalmasını istemiyorum, ne yapmalıyım?”
***
28 yaşında genç bir kadınım. Eşimden boşandıktan sonra bundan 8 ay kadar önce bir arkadaşımın düğününde bir adamla tanıştım.
Kısa zamanda birbirimize çok yakınlaştık.
Bana evlenme teklif etti. Ne yazık ki ona çok güveniyordum. Güya evlilik hazırlıklarına başlayacaktık.
İki hafta önce çok da samimi olmadığım bir arkadaşım beni aradı. ‘Sizinle görüşmemiz gerekiyor,’ dedi.
Tereddüt ettim ancak buluşmayı kabul ettim. Buluştuk.
Konuşup konuşmamakta tereddüt ediyordu. ‘Size bir şey söylemek zorundayım ama o şahıs duyar diye korkuyorum. Ama vicdanım rahat değil,’ dedi.
‘Hangi şahıs?’ diye sordum.
O da ‘Sevgilin olacak adam’ dedi
“36 yaşında bir kadınım. Eski Eşimle 10 yıl evli kaldık. Devamlı şiddet görüyordum, buna rağmen kızım için katlandım.
Sonra o bana bir gün “Ben başkasını seviyorum senden boşanmak istiyorum,’ dedi. Onun isteğiyle boşandık.
Benden boşanır boşanmaz o kadınla evlendi. Ben de 8 yaşındaki kızımla birlikte annemlerde kalıyorum.
Boşandıktan iki yıl sonra bir adamla tanıştım, birkaç aya kadar sonra evlenmeyi düşünüyorduk.
Ancak eski eşim öğrenmiş, ‘Kızınla oturacaksın, asla evlenemezsin, yoksa senin için kötü olur, kızımı da elinden alırım’ diye mesaj yazdı. Ayrıca daha sonra gönderdiği mesajlarda ağza alınmayacak küfürler ve tehditler de vardı.
O günden beri gözüme uyku girmiyor. Yaşadıklarımı ailem dışında, nişanlım dâhil kimseye anlatamıyorum.
Eski eşim kızıma da ‘Artık benimle yaşayacaksın, velayetini alacağım,’ demiş. Kızım da ‘anne beni bırakma,’ diye ağlıyor.
Kendimi düşünmüyorum ancak kızım olmadan yaşayamam. Eski eşim evlenirsem gerecekten de kızımın velayetini alabilir mi?”
Yaptığımız çalışmalar birçok boşanmanın basit nedenlerle gerçekleştiğini gösteriyor.
Bunun da en başta nedeni yoğun duygulu ilişkilerde iletişimin daha zor sağlanması...
Çoğu zaman iki taraf da iyiniyetli olduğu halde dertlerini birbirlerine anlatmakta zorluk yaşıyorlar.
Özellikle de eşiyle geçireceği zamanı önemli bir işi olmadığı halde (örneğin oyun oynamak için) bilgisayar başında geçirenler ne yazık ki ilişkilerine çok büyük zarar veriyorlar. Tüm bunlar iletişimi giderek koparıyor.
Oysa iki taraf da empatiyle birbirini dinlemeye çalışsa her şey daha kolay olacak.
İşte mutluluğa adım adım:
1)İletişim kopma noktasına gelmişse, eşinize bir mektup yazın ve onu dinlemeye hazır olduğunuzu aslında yaşanan sorunlarda sizin de hatalarınız olduğunu belirtin.
2)Bir araya geldiğinizde sizi suçlasa bile onu anlamaya çalışarak sözünü bitirinceye kadar dinleyin. Arada bir anlattıklarını doğru anladığınıza inandırmak için tekrar edin.
“26 Yaşında genç bir kızım, okulumu yeni bitirdim. Seneye Nisan ayında şu anda nişanlım olan ve çok sevdiğim gençle evleneceğiz.
Bundan iki yıl önce tanıştığım ve kısa bir süre arkadaşlık yaptığım birisinin şantajı altındayım.
On gün kadar önce nişan resimlerimizi sosyal medyada arkadaşlarımla paylaşmıştım. Bu adam nişanlımla olan resimlerimizi görüyor ve bana çok kızıyor.
Bana gönderdiği maillerle ‘Ya benim dediğim yere gelirsin ya da videoları internete koyarım, nişanlın da ailen de görür,’ diye şantaj yapıyor.
Meğer birlikteliğimizi iznim de olmadan kameraya kaydetmiş.
Ben maillerine cevap vermedikçe onun kızgınlığı daha da artıyor. Gönderdiği maillerde hakaret ve şantaj var.
Tam mutluluğu yakalamışken böyle bir olayla karşılaştım.
Yaşananları nişanlıma anlatıp anlatmamakta tereddüt ediyorum. Ne yapacağımı da bilemiyorum. Lütfen bana yol gösterin.”
Boşanma davalarında zaman zaman eşler “Velayeti ben alacağım, sana da göstermeyeceğim” gibi olumsuz bir tavır içerisine giriyorlar.
Hatta çok ciddi cezaları olduğu halde çocuğunu kaçırıp diğer ebeveynle görüştürmeyenler var.
Eşinize karşı istediğiniz kadar kızgın olun, çocuğunuzu eşinizle görüştürmediğinizde, velayet savaşlarına girdiğinizde sizce bundan sadece eşiniz mi zarar görüyor?
Şunu çok iyi bilmek gerekir ki bu çekişmeler ve kavgalardan en çok zarar gören hatta hayatı altüst olan o çok sevdiğiniz bakmaya kıyamadığınız çocuğunuzdur.
Çocuğunuzu seviyorsanız velayet konusunda eşinizle mutlaka bir anlaşma yolu bulun. Bırakın çocuğunuzu babasıyla veya annesiyle görüşmesini engellemeyi onları görüştürmek için büyük çaba gösterin.
Çocuğunuzu anne veya baba sevgisinden mahrum etmeyin. Kavgalarınıza karıştırmayın. Bunlara dikkat etmezseniz ona en büyük zararı verirsiniz. Ana baba sevgisinin yerini para, araba, kredi kartıyla dolduramazsınız. Bunun telafisi yoktur.
Çocuğunu bu sıkıntıları yaşatan ve sonra pişmanlık duyan yüzlerce kişiyle konuştum.
***
“29 Yaşında bir kadınım, 5 yıldır evliyim. Eşimle mutu bir evliliğim vardı.
Ancak eşim bir süredir benden uzaklaştı, ben de bundan şüphelenerek araştırma yaptırdım.
Aynı işyerinde çalışan bir kadınla ilişkisi olduğunu kesin olarak öğrendim. Ancak ben bilmiyor gibi davranıyorum. Elimde yeterince kanıt da var.
Eşime halen aşığım ama yapılanları da hazmedemiyorum. Affedip etmemekte kararsızım.
Sizce affetmeli miyim yoksa dava açıp haklarımı aramalı mıyım? Ayrıca dava açmaya karar verirsem haklarım neler?”
***
Değerli okurum, bu vereceğiniz karar tüm yaşamınızı değiştirecektir. Bu nedenle bu kararı siz vermelisiniz. Ne karar verirseniz verin, ancak iki karar arasında kalmayın.
Kararsızlık kadar insan enerjisini yok eden çok az şey vardır.