Boşanma davaları sırasında zaman zaman aileler çocuklarına “Velayeti ben alacağım, sana da göstermeyeceğim” gibi olumsuz bir tavır içerisine giriyorlar.
Hatta çok ciddi cezaları olduğu halde çocuğunu kaçırıp diğer ebeveynle görüştürmeyenler var. Bu davranış en çok da çocuğunuza zarar verir.
Eşinize karşı istediğiniz kadar kızgın olun, çocuğunuzu eşinizle görüştürmediğinizde, velayet savaşlarına girdiğinizde sizce bundan sadece eşiniz mi zarar görüyor?
Şunu çok iyi bilmek gerekir ki bu çekişmeler ve kavgalardan en çok zarar gören hatta hayatı altüst olan o çok sevdiğiniz bakmaya kıyamadığınız çocuğunuzdur.
Çocuğunuzu seviyorsanız velayet konusunda eşinizle mutlaka bir anlaşma yolu bulun. Bırakın çocuğunuzu babasıyla veya annesiyle görüşmesini engellemeyi onları görüştürmek için büyük çaba gösterin.
Çocuğunuzu anne veya baba sevgisinden mahrum etmeyin. Kavgalarınıza karıştırmayın. Bunlara dikkat etmezseniz ona en büyük zararı verirsiniz. Ana baba sevgisinin yerini para, araba, kredi kartıyla dolduramazsınız. Bunun telafisi yoktur.
Çocuğunu bu sıkıntıları yaşatan ve sonra pişmanlık duyan yüzlerce kişiyle konuştum.
***
“32 yaşında bir kadınım. Eşimle birbirimize âşık olarak evlendik. İki yaşında bir de kızım var.
Eşimin beni aldattığını kanıtlarıyla öğrendim. ‘Bunu neden yaptın?’ diye sordum
Bir kadınla kısa bir birliktelik yaşadığını söyledi ve defalarca özür diledi. Eşim kadından ayrılmak istediğinden kadın intikam almak için resimleri internete koymuş.
Eşimi affedip etmemekte kararsızım, affedersem doğru mu yapmış olurum?
Her kafadan bir ses çıkıyor; bazı arkadaşlarım ‘Sakın affetme!’ derken bir diğeri ‘yuvanı yıkma’ diyor.
En çok da kızımı düşünüyorum, daha çok küçük. Bana ne yapacağım konusunda yardımcı olmanızı rica ediyorum."
***
Değerli okurum, bu yaşadıklarınızın sizi çok üzdüğünü anlıyorum. Ancak, size ne karar vereceğinizi ben söyleyemem.
İçtenlikle söylüyorum ki, evliliklerde mutluluğu sürdürmek sanıldığı kadar zor değil.
Sadece eşin fedakârlıklarını takdir etmek, değerli bulmak bile onlarca sorunu çözecektir.
Çünkü olumlu bir davranışın tek bir etkisi yoktur. Her olumlu davranış veya söz birden çok olumlu sonucu ardı ardına getirir.
Değer verilen ve takdir edilen bir eş kolay kolay evliliğini yıkmıyor.
Ayrıca evde esen iyimserlik rüzgârı tüm aile bireylerini de olumlu etkiliyor.
“Başarılarınla övüyorum, bizim için yaptıklarının farkındayım," demek bazı insanlara neden bu kadar zor geliyor, Anlamakta zorluk yaşıyorum.
Oysa güzel şeyleri takdir etmenin hiçbir maliyeti olmadığı halde evliliklerde mucizeler yarattığını bilmek gerekir.
Kısacası mutlu evlilliğin sırrı eşlerin birbirlerinin farkında olmaları ve birbirlerine değer vermeleridir.
İç huzurun yoksa dünya senin olsa da boş, bu nedenle hedefin iç huzur olsun.
Değerli okurlarım, kendi hayatımda da uygulamaya çalıştığım, huzur ve mutluluk ilkelerimi sizlerle paylaşmak istedim.
1)Hangi koşullarda olursam olayım halime şükreder, sahip olduklarıma minnet duyarım. İç huzurumu bozacağını anladığım hırslarımdan vazgeçerim. “Şuna da buna da sahip olmalıyım” düşüncesinin mutsuzluğun temel kaynağı olduğunu biliyorum.
2)Daha çoğunu dilerim ama olmadı diye dert etmem.
3)Yağmur, çamur da olsa, en az 30 dakika yürüyüş yaparım, müzik dinlerim, çok sayıda film izlerim ve doğayı öğrenmeye çalışırım.
4)Tanıdığım, tanımadığım ve beni sevmeyenler dahil herkes için iyilik dilerim.
5)Benden farklı düşünenlere saygı duyarım. Yeni bilgiler öğrenebilmek ve bildiklerimin doğru mu yanlış mı olduğunu test etmek için onları dikkatle dinlerim.
6)Dostlarımın değerini bilirim, onları hatalarıyla değil, iyilikleriyle anarım.
Her gün yeni bir şey öğrenmenin çabası içindeyim. Yeni şeyleri öğrendikçe de ne kadar çok hatalarım olduğunu kavrıyorum.
İşte bu öğrendiğim ve uygulamaya çalıştığım yeni kurallarım:
*Ne kadar zor duruma düşersen düş mutlaka bir çıkış yolu bulunacağını bil, çaresiz değilsin.
*Hiç kimse için “çok iyi tanıyorum” deyip hakkında değerlendirme yapma!
*Hiç beklemediklerinden birisi bile sana yanlışlık yaparsa sakın şaşırma!
“Hangi koşullarda olursan ol, her şeyini kaybedebileceğini kabul et, tek koruman gereken onurun, sevdiklerin ve umudundur.
*Asıl mutluluk ve huzur sahip olduklarına değil, içinde bulunduğun ruh haline bağlıdır.
*Hayat ıntoplama çıkarma yapmak değil, elindekilerle beste yapmak olduğıunu öğren.
“27 yaşında bir kadınım. Eşimle aramızda sevgi bağları tamamen bitmiş durumda...
Artık evliliğimi sürdürmem olanaksız hale geldi.
Bu nedenle boşanmaya karar verdim. Nasıl bir yol izlemeliyim, nelere dikkat etmeliyim? Beni bilgilendirirseniz çok memnun olurum.”
***
Boşanmak çok zor bir süreçtir. Çünkü duygusal yoğunluğu çok fazladır. Bu durum hata yapma olasılığını da arttırır.
Bu nedenle olabildiği kadar iyi düşünüp sakin kararlar vermek gerekir.
***
İşte bu süreçte dikkat etmeniz gereken 9 madde:
Yaşanan birçok olayın nedeni zamanında durmasını bilmemek ve dolayısıyla kontrolden çıkmaktır.
Sadece durmasını bilmediği için tüm hayatı altüst olan insanlar tanıdım.
Özellikle aşağıda sıraladığım durumlarda durmasını bilmek yaşamı kolaylaştırır:
*Araba kullanırken,
*Yemek yerken,
*Harcama yaparken,
*Konuşurken,
*öfkelenirken,
“Ne düşündüğünüze dikkat edin kehanete dönüşebilir.”
Değerli okurlarım mutluluğu veya mutsuzluğu düşüncelerimiz ve hayata bakış açımız belirliyor.
Öyle insanlar var ki bolluk ve refah içinde yüzse bir dediği iki edilmese de o mutsuz olmanın ve mutsuz etmenin bir yolunu bulur. Çünkü bu konuda artık deneyim kazanmıştır ve ustalaşmıştır.
Bunu başarmanın da kuralları vardır.
1)Devamlı ne kadar şanssız olduğunuzu tekrar edip durun. Başarılı insanları takdir etmek yerine onların başarılarına bahaneler bulun.
2)Birisi sizi aradığında veya sevdiğiniz söylediğinde ‘mutlaka bir çıkarı vardır’ diye düşünün.
3)Devamlı asık suratlı olun, asla gülümsemeyin. (Gülümsemek, insanı kendine iyi hissettirir.)
4)En yakınlarınız dahil, etrafınızdaki kimsenin sizi sevmediğine sadece çıkarları için yanınızda olduğuna kendinizi inandırın.