Yaptığımız çalışmalar çok sayıda boşanmanın basit nedenlerle gerçekleştiğini gösteriyor.
Bunun da en başta nedeni yoğun duygulu ilişkilerde iletişimin daha zor sağlanması...
Çoğu zaman iki taraf da iyiniyetli olduğu halde dertlerini birbirlerine anlatmakta zorluk yaşıyorlar.
Oysa iki taraf da empatiyle birbirini dinlemeye çalışsa her şey daha kolay olacak.
Peki boşanma aşamasına gelmiş olan bir ilişkide yeniden mutluluk mümkün mü?
İşte atılması gereken adımlar:
1) İletişim kopma noktasına gelmişse, eşinize bir mektup yazın ve onu dinlemeye hazır olduğunuzu aslında yaşanan sorunlarda sizin de hatalarınız olduğunu belirtin.
2) Bir araya geldiğinizde sizi suçlasa bile onu anlamaya çalışarak sözünü bitirinceye kadar dinleyin. Arada bir anlattıklarını doğru anladığınıza inandırmak için tekrar edin.
“32 yaşında bir kadınım. Eski Eşimle 8 yıl evli kaldık. Sürekli şiddet görüyordum, buna rağmen kızım babasız büyümesin diye katlandım.
Sonra bir gün geldi ‘Ben başkasını seviyorum senden boşanmak istiyorum,’ dedi. Onun isteğiyle boşandık.
Benden boşanır boşanmaz o birlikte olduğu kadınla evlendi. Ben de yedi yaşındaki kızımla birlikte annemlerde kalıyorum.
Boşandıktan iki yıl sonra bir düğünde bir adamla tanıştım, sonra da ailemin de onayıyla nişanlandık. Birkaç aya kadar da evlenmeyi düşünüyorduk.
Ancak eski eşim nişanlandığımızı öğrenmiş ve geçen hafta evimize geldi. ‘Sen benim namusumsun, kızınla oturacaksın, yoksa senin için çok kötü olur,’ diye tehdit etti ve küfürler savurdu. Evlenirsem kızımı da benden alacakmış.
O günden beri gözüme uyku girmiyor. Yaşadıklarımı nişanlıma da anlatamadım, ailem de çaresiz.
Babası kızımla da konuşmuş, ‘Senin velayetini alacağım,’ demiş. Çocuk da geceleri kâbusla ağlayarak uyanıyor, ‘anne beni bırakma,’ diyor
1)Sürekli yakınmak, aşırı kaygı ve endişelerini eşine yansıtmak,
2)Ailenin bütçesini düşünmeden harcama yapmak
3)Sevgi sözcükleri yerine nefret sözcükleri kullanmak,
4)Somurtmak,
5)Eşinin ailesine gereken saygıyı göstermemek,
6)Çocukların olumlu taraflarını kendine, olumsuz taraflarını eşine benzetmek,
7)Yalan söylemek,
8)Giyimine ve bakımına özen göstermemek,
Sosyal medya üzerinden bir habere veya bilgiye ulaşmanız ve o haberle veya habere konu olan kişilerle ilgili yorum yapmanız ve düşüncelerinizi açıklamanız saniyeler içinde gerçekleşebiliyor.
Sosyal medya üzerinden yazdığınız bir yazı veya bir yoruma dünyanın diğer ucundaki insanlar bile anında ulaşabiliyor. Ve yazdıklarınız kalıcı hale geliyor. Bu Sosyal medyanın ne denli etkili olduğunu gösteriyor.
Bazen yorum adı altında öyle şeyler yazılıyor ki bu durum gerçekten ciddi bir sorun oluşturuyor.
Örneğin bir sanatçının yaptığı bir müzikle ilgili olarak öyle hakaret içeren yorumlar görüyorum ki gerçekten çok üzülüyorum.
Görüştüğüm birçok sanatçı ve yazar arkadaşım bu durumdan çok şikayetçi…
Bir çok arkadaşım sadece bu yorumlar nedeniyle sosyal medya üzerinden düşüncelerini açıklayamıyorlar. Çünkü yazdıkları yazının altında kimin ne yorum yapacağını bilemiyorlar.
Hiç kimsenin ‘Ben aklıma geleni yazarım, bu benim düşüncem,’ deme hakkı yoktur. Herkesin, bireyin kişilik haklarına saygı gösterme zorunluluğu vardır.
İnternet üzerinden de olsa hakaret suçunun cezası Türk Ceza Kanunun 125.maddesinde düzenlenmiştir. Hakaret eden kişi başka isim de kullansa, rumuz da kullansa
“36 yaşında bir kadınım. Eşimle 2006 yılında evlendik.Eşim, bundan üç ay kadar önce vefat etti.Eşimin daha önceki evliliğinden 2 çocuğu, bizim evliliğimizden de bir çocuğumuz var. Bana ve çocuğuma düşecek miras payımı öğrenmek istiyorum.”
***
Değerli okurum, eşinizin sizinle evlenmeden önce sahip olduğu mal varlıklarından ¼ oranında miras hakkınız var.
Örneğin eşinizin sizinle evlenmeden önceki mal varlıkları 200 bin TL ise bunun 50 bin TL si sizin alacağınız kabul edilecek. Geriye kalan 150 bin TL de çocuklar arasında eşit olarak çocuklar alacak. Yani her çocuk 50 bin TL alacak.
Zaman zaman bana gelen maillerde “Birbirimizi çok seviyorduk, ne oldu da aşkımız bitti?” diye soruyorlar.
Ben de aşkı nelerin öldürdüğünü siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim.
***
İşte aşkı öldürenler:
1)Şiddet
2)Bencillik
3)Saygısızlık
4)Cimrilik
Gönül ister ki evlilikler bir ömür boyu sürsün. Ama ne yazık ki bu her zaman mümkün olmuyor. Bazen evlilikler öyle bir hale geliyor ki sadece eşlerin değil çocukların da mutluluğunu ve başarısını etkiliyor.
O halde artık evlilği yürütemiyorsanız bu süreçte dikkat etmeniz gereken 9 madde:
1)Çok emin olmanıza rağmen yine de bir aile danışmanıyla görüşün.
2)Mümkün olduğu kadar anlaşmalı olarak boşanmaya çalışın.
3)Anlaşmalı boşanma davası açarken düzenlenen protokolde şartların (Nafaka tazminat, velayet, görüş günleri gibi konularda) açık, anlaşılır ve net olmasına dikkat edin.
Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ile ilgili olarak da eşinizle bir anlaşmaya varırsanız anlaştığınız hususları boşanma protokolünde açık seçik yazın.
4)Çocukların kimin yanında kalacağına eşinizle birlikte karar vermeye çalışın.
Çocukların kimde kalacağını düşünürken, “Benim yanımda kalsın” ısrarı yerine, “Çocukların kimin yanında kalması daha doğru olur?” sorusuna yanıt arayın.
“Başkalarını yenen kişi güçlüdür. Kendini yenen kişi ise kahramandır.” Lao Tse
Başarılarımızı ve mutluluğumuzu belirleyen en önemli etkenlerden biri kendimizle ilgili düşüncelerimiz dolayısıyla tanımlamalarımızdır.
Biz kendimizi nasıl tanımlarsak hayat da bize aynen tanımlamalarımızın karşılıklarını sunar.
Bu gerçekten kendimize inanmanın mucizevi bir sonucudur. İşte hayatımızı olumluya çevirebilecek olumlu tanımlamalar:
1)İşimi seviyorum ve çok başarılıyım.
2)Hayattan keyif almasını biliyorum, küçük şeyler beni mutlu eder.
3)Ailemi seviyorum.
4)Çok iyi bir ilişkim var, o beni ben de onu çok seviyorum.