ILO’nun raporuna göre yapay zeka çalışma hayatı için tehdit değil, fırsat. ILO, “Kimi alanlarda yapay zeka insan işgücünün yerini alacak ama bunu yaparken istihdamı artırma potansiyeli de çok büyük” diyor.
Son yıllarda teknoloji dünyasında yaşanan büyük gelişmeler, iş dünyasını da kökten değiştirmiş durumda. Bu değişimlerin en önemlilerinden biri de yapay zekâ teknolojisinin hızla yayılması ve gelişmesidir. Peki, yapay zekâ istihdamı nasıl artırabilir? Bu soruyu yanıtlamadan önce, yapay zekanın iş dünyasındaki rolünü anlamamız gerekiyor.
Yapay zekâ, verileri analiz etme, öğrenme ve kararlar alabilme yeteneğiyle bilgisayar sistemlerine insan benzeri zeka özellikleri kazandırmayı hedefler. Bu nedenle birçok kişi, yapay zekanın insan işgücünün yerini alacağını düşünüyor. Ancak yapay zekanın istihdamı artırma potansiyeli de oldukça büyük.
İşin niteliği değişecek
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yayınlanan yeni bir çalışma da üretken yapay zekanın (AI) bir rolü tamamen üstlenmek yerine bazı görevleri otomatikleştirmek suretiyle işleri artırma olasılığının, işleri ortadan kaldırma olasılığından daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
“Üretken Yapay Zekâ ve İşler: İş miktarı ve niteliği üzerindeki potansiyel etkilerin küresel analizi” başlıklı çalışmada, çoğu işin ve sektörün yalnızca kısmen otomasyona maruz kaldığı ve chatGPT gibi örnekleri içeren son üretken yapay zekâ dalgası tarafından ikame edilmek yerine tamamlanma olasılıklarının daha yüksek olduğu tespit edilmiş. Dolayısıyla, ILO’ya göre bu teknolojinin en büyük etkisinin işleri ortadan kaldırmak değil, başta iş yoğunluğu ve otonomi olmak üzere işlerin niteliğinde değişiklikler yaratmak.
İlk adımı bürodan atacak
Çalışmaya göre, teknolojiye en fazla maruz kalan iş kategorisi büro işleri. Bu alandaki görevlerin neredeyse dörtte birinin yüksek oranda, yarıdan fazlasının ise orta seviyede bir oranda teknolojiye maruz kaldığı öngörülüyor. Diğer meslek gruplarında (yöneticiler, profesyoneller ve teknisyenler dahil), görevlerin yalnızca küçük bir kısmının teknolojiye yüksek oranda maruz kaldığı, yaklaşık dörtte birinin ise orta seviyede bir oranda maruz kaldığı ortaya konulmuş.
Tehdit değil fırsat
Sonuç olarak, yapay zekâ geleceğin iş dünyasında büyük bir rol oynayacak gibi görünüyor. Ancak bu teknoloji, istihdamı azaltmak yerine dönüştürebilir ve artırabilir. Bu nedenle yapay zekayı sadece bir tehdit olarak değil, aynı zamanda bir fırsat olarak görmeli ve bu alandaki eğitim ve gelişim olanaklarına yatırım yapmalıyız. Yani, yapay zeka gelişirken işgücünün dönüşümüne ve eğitimine odaklanmamız şart. Bu sayede, iş dünyasının geleceğini yapay zekayla birlikte şekillendirebiliriz.
Kadınlar daha çok etkilenecek
Çalışma, üretken yapay zekanın potansiyel etkilerinin erkekler ve kadınlar için büyük olasılıkla önemli ölçüde farklılık göstereceğini, kadın istihdamının iki katından fazlasının otomasyondan etkilenme ihtimali olduğunu ortaya koyuyor. Bunun nedeni, özellikle yüksek ve orta gelirli ülkelerde kadınların büro işlerinde aşırı oranda yer alması. Ülkeler ekonomik olarak geliştikçe büro işleri geleneksel olarak kadınlar için önemli bir istihdam kaynağı olduğu için, üretken yapay zekanın sonuçlarından biri, düşük gelirli ülkelerde bazı büro işlerinin hiçbir zaman ortaya çıkmaması olabilir.
Ülkelerin kalkınma düzeyleri etkili
Küresel bir kapsama sahip olan ILO çalışması, farklı kalkınma düzeylerine sahip ülkelerde, mevcut ekonomik yapılara ve mevcut teknolojik boşluklara bağlı olarak etkilerin dikkate değer şekilde farklılaştığını gösteriyor. Çalışmada ayrıca, yüksek gelirli ülkelerdeki toplam istihdamın yüzde 5,5’inin teknolojinin otomasyon etkilerine maruz kalabileceği, düşük gelirli ülkelerde ise otomasyon riskinin istihdam edilen nüfusun yalnızca yüzde 0,4’ünü ilgilendirdiği de saptanmış. Bununla birlikte, artış potansiyelinin ülkeler arasında neredeyse eşit olduğu da belirtilmiş. Dolayısıyla, doğru politikalar uygulanması halinde bu yeni teknolojik dönüşüm dalgasının gelişmekte olan ülkelere önemli faydalar sağlayabileceğini söylemek mümkün.
Geçiş sürecinde rehber insan olacak
Raporda, aynı zamanda üretken yapay zekânın sosyo-ekonomik etkilerinin büyük ölçüde bu zekanın yayılmasının nasıl yönetildiğine bağlı olacağı fikri yer alıyor. Düzenli, adil ve istişareye dayalı bir geçişi destekleyen politikaların tasarlanmasına ihtiyaç duyulduğu ileri sürülen rapora göre, işçilerin söz hakkı, beceri eğitimi ve yeterli sosyal koruma konuları, geçişi yönetmede kilit öneme sahip olacak. Aksi takdirde, yeni teknolojiden yalnızca birkaç hazırlıklı ülke ve pazar katılımcısı faydalanabilecek ve böyle bir durum da risk teşkil edecektir.
Raporda dikkat çekilen önemli bir nokta da teknolojik geçişin sonuçlarının önceden belirlenemeyeceği ve bu tür teknolojilerden yararlanma kararının arkasında yine insanların var olduğu. Dolayısıyla geçiş sürecine rehberlik etmesi gerekenler de yine insanlar.