Hastalık durumunda bazen işçiler işe gitmekte zorlanabiliyor veya gidemiyorlar. Söz konusu durumda, hastalanan işçinin devamsızlığının nedenini hastaneden aldığı sağlık raporu ile kanıtlaması gerekiyor. Eğer işçi hastalandığını ortaya koyan raporu işverenine veremezse, yaptığı devamsızlık mazeretsiz olarak kabul ediliyor. Ancak sık sık rapor alma da suiistimale yol açabiliyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından hastalık sigortası kapsamında sigortalılara raporlu olduğu günler için geçici iş göremezlik ödeneği ödeniyor. Hastalanan ve bunu istirahat raporu ile belgeleyen sigortalılara istirahatlı oldukları günler için ödenen geçici iş göremezlik ödeneği, işçiler arasında daha çok “rapor parası” olarak biliniyor. Rapor parası, sigortalının hastalık nedeniyle çalışamadığı günlerde gelir kaybına uğramasını önlemek amacıyla veriliyor.
İşbaşı tarihi önemli
Rapor parası, SGK tarafından yetkilendirilmiş hekim veya sağlık kurulları tarafından verilen sağlık raporuna bağlı olarak ödeniyor. Aksi taktirde, yetkilendirilmemiş hekim ve
Hastalanan, ameliyat olan ve rapor alıp işine devam edemeyenlerin aklında nasıl emekli olacakları sorusu var. Sosyal güvenlik mevzuatımız kimlerin sağlık sorunları sebebiyle erken emekli olabileceğini düzenliyor.
Buna göre çalışma gücünde en az yüzde 60 kayıp olan kişiler malulen emekli olabilir. Ancak malulen emeklilik için başka şartlar da var.
Rapor almanız şart
Malulen emekli olabilmek için gerekli ilk ve en önemli şart, çalışma gücünde en az yüzde 60 kayıp olduğuna dair sağlık kurulu raporu. Bu raporun alınabilmesi için kişilerin ilk olarak bulundukları il veya ilçedeki SGK merkezlerine başvurmaları ve yetkili hastanelere sevk edilmeleri gerekir.
Kişiler doğrudan hastaneye başvurarak rapor almak yerine SGK’ya başvurarak sevklerini gerçekleştirmeli. Sevkin SGK üzerinden yapılma nedeni, yalnızca sağlık kurulu raporunun malullük aylığı için yeterli olmaması.
Kişi, çalışma gücünde en az yüzde 60 kayıp olduğunu belgelese bile en az 1.800 gün prim ödemesi yoksa veya prim ödemesini borçlanma ile 1.800 güne
Günümüzde işçi ve işveren birbirini birtakım yükümlülüklere tabi kılmak veya var olan yükümlülüklerinin ihlal edilmesini engellemek amacıyla cezai şartla bağlama yoluna gidebiliyor.
Cezai şart, Borçlar Kanunu’na göre bir kişinin borcunu hiç veya gereği gibi ifa etmemiş olması halinde alacaklıya karşı teminat niteliğinde bir edimi yerine getireceği taahhüdünde bulunması.
İş sözleşmelerindeki cezai şartlar, genellikle belirlenen yükümlülüğü ihlal eden tarafın karşı tarafa belirli bir miktar parayı ödeme yükümlülüğü olarak karşımıza çıkıyor.
Cezai şarta bağlanan yükümlülükler çeşitlilik arz edebiliyor. Fakat en sık cezai şarta bağlanan yükümlülük fesih hakkının sınırlanması.
Sır saklamak...
İşçi ve işveren, iş sözleşmesini bildirimli olarak feshetme haklarından belirli süre için vazgeçiyor. O süreye uymayan, sözleşmeyi belirlenen asgari süreden önce fesheden taraf karşı tarafa sözleşmede belirlenen cezai şart miktarını
2021 senesi ‘Çocuk İşçiliğinin Ortadan Kaldırılması Yılı’ ilan edildi. Küresel olarak 5 - 17 yaş aralığında 152 milyon çocuk işçi bulunduğu tahmin ediliyor.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (UNGA), 2021 yılını “Çocuk İşçiliğinin Ortadan Kaldırılması Yılı” ilan eden bir kararı oybirliği ile kabul etti ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) bu çerçevede yürütülecek çalışmalara önderlik etmesini istedi.
Birleşmiş Milletler kararında, üye devletler zorla çalıştırmayı ortadan kaldırmak için derhal ve etkili önlemler almaları, modern köleliği ve insan ticaretini sonlandırma ve çocuk askerlerin alımı ve kullanımı dahil olmak üzere en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğinin yasaklanması ve ortadan kaldırılması konusunda bir an önce harekete geçmeye çağırılıyor.
Bununla birlikte, Birleşmiş Milletler 2025 yılı itibarıyla çocuk işçiliğinin her biçimde sonlandırılmasını hedefliyor.
Çocuk işçiliği nedir?
Çocukların
31 Aralık 2019 tarihine kadar Bağ-Kur’lular ve GSS primini kendisi ödeyenler, SGK’ya 60 günden fazla prim borçları olsa dahi sağlık hizmeti alabilecek. Dolayısıyla GSS prim borcu bulunan kişiler yıl sonuna kadar hastane kapısından dönmeyecek.
1 Ocak 2012’de yürürlüğe giren genel sağlık sigortası ile Türkiye’de ikamet eden herkes için sağlık güvencesi hayata geçirildi.
Bu kapsamda genel sağlık sigortasından faydalanma çerçevesinde en genel anlamda iki grup ortaya çıktı.
Sigortalı çalışanlar, SGK’dan aylık veya gelir alanlar ve bu kişilerin bakmakla yükümlü olduğu kişiler ile hiçbir sosyal güvencesi olmayanlar.
Sigortalı çalışanlar, emekliler, dul ve yetim aylığı alan kişiler ile bu kişilerin bakmakla yükümlü olduğu kişiler açısından prim ödeme konusu sorun oluşturmuyor, ancak Bağ-Kur’lular ve GSS primini kendisi ödeyen kişiler zaman zaman sorun yaşayabiliyorlar.
Mesleki eğitim alanında ülkemizdeki en büyük burs programının arkasında MESS var. Başkan Akkol hedefin 15.000 gence ulaşmak olduğunu söylüyor. Akkol, “Robotu kullanacak değil, robot geliştirecek gençler yetiştirmek istiyoruz” diyor.
Mesleki eğitim bir ülkede insan kaynağının işgücü piyasasına hazırlanmasında en etkili eğitim yöntemi. İşsizliğin azaltılmasında çok büyük önemi var.
İşverenlere istedikleri vasıfta eleman temin edilmesi, ara insan gücünün yaratılması, gençlerin iş sahibi olması, işte bunların hepsi mesleki eğitimle alakalı konular.
Gelişmiş ülkelerde mesleki eğitime büyük önem verilir. İş yaşamına girecek gençlerin önemli bir bölümü daha eğitimlerinin ilk aşamalarında meslek seçimleri yapar ve uygun oldukları mesleklere yönlendirilir.
Örneğin Almanya’da orta öğretimden sonra mesleki eğitimleri seçenlerin oranı o dönemdeki gençlerin yüzde 70’i kadar. Geriye kalan genç nüfus akademik eğitime, üniversiteye yönlenmekte. Biz de ise söylem
Mevsimlik işlerde yapılan sözleşmeler, iş bitince kendiliğinden sona erer. Ancak, ‘derhal fesih’ koşulları varsa sözleşme daha önce de sona erdirilebilir. Derhal fesih durumu oluşmadan fesih yapılırsa, işveren sözleşme süresinin tamamındaki ücreti işçiye ödemek zorunda kalır.
Mevsimlik işlerin yoğunluk kazandığı şu günlerde belirli süreli sözleşmeler yine gündemde. Belirli süreli sözleşmeler, sürenin sonunda kendiliğinden sona erdiğinden, kural olarak iş sözleşmesinin fesihle sona ermesine bağlanan birçok hakkın kullanılmasını engeller. Sözleşme kendiliğinden sona erdiğinden çalışan kıdem tazminatına hak kazanamaz ya da çalışan sona ermenin geçerli olmadığını iddia ederek işe iade talep edemez. Bu nedenle, belirli süreli sözleşmelerin yapılması birtakım şartların varlığına bağlanmıştır.
Süreli sözleşmeler nasıl yapılabilir?
İş Kanunu’na göre, belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak belirli süreli sözleşme
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), küresel ısınmaya bağlı olarak 35°C’nin üzerindeki sıcaklık ve yüksek nemde ‘ısı stresi’ oluştuğunu açıkladı. Bu stres, sağlık riski yaratıyor ve çalışanın verimliliğini düşürüyor
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yayınlanan ‘Daha Sıcak Gezegende Çalışmak: Isı Stresinin İşgücü Verimliliği ve İnsana Yakışır İşe Etkisi’ başlıklı yeni raporuna göre, küresel ısınmanın işle ilgili ısı stresinde artışa yol açması yüzünden verimlilik zarar görecek, dahası iş kayıpları yaşanacak ve dolayısıyla ekonomik zarar ortaya çıkacak. Rapora göre söz konusu olumsuz durumdan en çok etkilenecek olan ülkeler, en yoksul olanlar.
Raporda, iklim, fizyoloji ve istihdam verilerine dayanılarak, ulusal, bölgesel ve küresel düzeyde mevcut ve gelecekteki verimlilik kayıpları tahmin ediliyor.
Verimlilik düşüyor
ILO tarafından hazırlanan raporda, küresel ısınmadan kaynaklanan ısı stresindeki artışın, 2030 yılında dünyada 80 milyon tam zamanlı