Hizmet sektöründe çalışanlara müşterinin verdiği bahşişler de o kişilerin ücreti sayılır. Hatta bu bahşişlerden SGK primi ve vergi kesintisi yapılmalı, çalışanın kıdem tazminatı buna göre hesaplanmalıdır. Tabii bütün bunlar işverenin sorumluluğunda
Ücretin ödenmesi hayatımızda genellikle karşılaştığımız şekilde, işveren tarafından gerçekleştirilir. Kişinin çalıştığı yerdeki müşteriler tarafından kendisine para ödenmesi halinde bunun ne şekilde değerlendirileceği de hep tartışılagelmiştir. Ücretin tamamen müşterilerin ödedikleri paralardan karşılanacağının kabulü halinde bunun ödenmemesinden işveren sorumlu olacak mıdır, işveren ödenen bu paranın miktarını takip ederek sigorta prime esas kazancına dahil edecek midir, bunların hepsi cevaplanmayı bekleyen sorulardır. Bugünkü yazımda üçüncü kişilerin ödedikleri paraların iş hukuku ve sosyal güvenlik uygulamasında nasıl değerlendirildiği üzerinde duracağım.
Kanunda yeri var
İş Kanununun 32. maddesine göre: “Genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır.” Tanımda ücretin işveren tarafından sağlanabileceği gibi üçüncü kişiler tarafın da karşılanabileceği ifade
Kamudaki toplu sözleşme süreci öncesi devlet, işçi ve işveren temsilcileri ILO zirvesi için Cenevre’de bir araya geldi. Bakan Selçuk’un çözüm odaklı yaklaşımı, taraflar için yapıcı bir diyalog zemini oluşturdu
Yüzüncü yılını kutlayan Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) en üst düzey karar organı olarak tanımlanan Uluslararası Çalışma Konferansı 10 Haziran’da İsviçre’nin Cenevre kentinde başladı ve 21 Haziran’a kadar sürecek. Konferansta her yıl ILO üyesi 187 ülkenin üçlü heyetleri bir araya geliyor.
Her ülke işçi işveren ve devlet temsilcileri ile konferansa katılıyor. Dünyanın dört bir yanından gelen 6 binden fazla temsilci, aynı zamanda sosyal adaletin geliştirilmesi ve insana yakışır işlerin desteklenmesi hedefi çerçevesinde ILO’nun yüzüncü yılını birlikte kutluyor.
“Dünya Emek Parlamentosu” olarak bilinen Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Yüzüncü Yıl Oturumu, ILO Genel Direktörü Guy Ryder’in açılış konuşmasıyla başladı. Ryder’in konuşmasında benim açımdan en ilgi çekici hususlardan biri “insana yakışır işlere erişimin insanların esenliğinin artırılmasında ve refaha ulaşmalarında hayati önem taşıdığını” vurgulamasıydı.
Bakan çözüm odaklı
Türkiye bu yıl da ILO konferansında üçlü
Yıllık izin konusunda az bilinen bir uygulama da ‘yol izni’dir. İşveren, yıllık iznini işyerinin bulunduğu ilin dışında geçirecek olan işçiye, işçinin bunu belgelenmesi şartıyla 4 güne kadar ücretsiz izin vermek zorunda...
Yıllık iznini işyerinin bulunduğu il dışında geçirecek olan işçilere, bunu belgelemeleri halinde işverenin 4 güne kadar ücretsiz izin vermesi gerekiyor. Ankara’da çalışan işçi iznini Marmaris’te geçirecekse işverenden gidiş ve dönüş için toplam 2 günlük ücretsiz yol izni talep edebilir. İşveren bu durumda işçisinden otel rezervasyon bilgisini isteyebilir. İşçinin de bu izni kullanabilmesi için işverenin kendisinden istediği belgeleri sunması gerekmektedir. Aksi taktirde işveren ücretsiz yol izni vermek zorunda değildir. Ancak işçi hakikaten iznini yolu uzun süren bir yerde geçirecekse ve bunu belgeleyebilirse bu durumda işveren bu izni vermek zorundadır.
Geçtiğimiz yıllarda kanunda yapılan değişiklikle yıllık izin kullanımında önemli bir yeni düzenlemeye geçildi. Buna göre izin süresi bir parçası on günden az olmamak kaydıyla istenildiği kadar bölünebilir. 20 gün izni olan bir çalışan 10 gün iznini bir bütün olarak kullandıktan sonra geri kalanını 10 parçada
Bütün yıl çalıştık şimdi izin yapma zamanı. Ancak yıllık izin kullanmanın da kuralları var. İzin düzenini işveren belirler. İzin parası ancak işten çıkarılma durumunda ödenir. İşe yeni başlayanlar da üzülmesin avans izin kullanabilirler
Okullar kapandı, yaz geldi, şimdi izin kullanma zamanı. Şu sıralar çalışanlar ne zaman ve kaç gün izne çıkacaklarını düşünüyorlar. Yıllık izin işyerlerinde bu dönemlerde en önemli gündem konusu haline geliyor.
Pek çok iş yerinde planlamalar yapıldı, tatil hazırlıkları yapan pek çok işçi var. İki gün sürecek yazı dizimizde yıllık ücretli izin hakkına ilişkin detaylı bilgiler vermeye çalışacağız.
Haktan vazgeçilemez
Yıllık ücretli izin çalışanlar için vazgeçilemez önemli bir hak. Ayrıca bu hak anayasal bir hak. Çalışanlar bu haktan kendi istekleriyle bile vazgeçemezler. Yıllık izin alan işçi izin süresince başka bir işte de çalışamaz.
Eğer çalışmaya ihtiyacı olsa bile bu dönemde sigortalı veya sigortasız (kayıt dışı) başka bir işverende başka bir iş yerinde çalışan işçi asıl işvereni bu durumu fark ettiğinde, hem işinden olabilir hem de işvereni ona ödediği izin ücretini geri isteyebilir.
Yıllık izin yanmaz
İş yerlerinin büyük bir bölümünde yıllık izinler b
Üniversiteden mezun olan öğrenciler öğrenci statülerini kaybedecek ancak Genel Sağlık Sigortası’ndan yararlanma hakları iki yıl daha devam edecek. Öğrenciler böylelikle iş arama döneminde GSS primi telaşına düşmeyecek
Önümüzdeki haftalarda üniversite mezunları diplomalarını alıp keplerini fırlatacak. Diplomayla birlikte gençlerin öğrencilik statüleri de sonlanacak. Yeni mezun gençlerimiz için genel sağlık sigortasından (GSS) yararlanma açısından 10 Şubat 2016’da yapılan değişiklikle 2 yıl boyunca prim muafiyeti getirildi. Dolayısıyla, mezunlar iş bulana kadar sağlık sigortasından yararlanabilecek. Genel sağlık sigortasından 2 yıl süresince muaf olmak, gençlerin geleceğe ilişkin planlarını yapmaları açısından son derece önemli. Bu sayede kendilerine uygun olmayan bir işi kabul etmek yerine eğer ekonomik durumları da el veriyorsa kendilerine daha uygun ve ekonomiye daha fazla katkı verebilecekleri bir iş bulabilecekler.
Kimler GSS kapsamındadır?
1 Ocak 2012 tarihi itibarıyla genel sağlık sigortasının uygulanmaya başlamasıyla Türkiye’de yaşayan herkes genel sağlık sigortası kapsamına girmiş oldu. Buna göre, sigortalı olarak çalışan veya bir sigortalının bakmakla yükümlü olduğu kişi
Haftada 45 saati aşan mesai için fazla çalışma ücreti ödeniyor. Bazı işyerlerinde ise ödemeler satışa bağlı prim şeklinde. Bu prim fazla çalışma ücretine karşılık gelir mi, inceleyelim
Fazla çalışma kural olarak çalışanın haftada 45 saatin üzerinde yaptığı çalışmalardır.
Eğer denkleştirme uygulanıyorsa, denkleştirme uygulanan dönem sonunda, haftalık ortalamanın 45 saati aşan kısmı fazla çalışma olarak dikkate alınır.
Fazla çalışmanın karşılığı da her bir saat için bir buçuk saatlik ücrettir. Fazla çalışma ücretinin ödenmesi zorunludur. Bununla birlikte özellikle satışa bağlı ücret ödenen bazı işyerlerinde ayrı bir fazla çalışma ücreti ödenmediği, kişinin yaptığı satış oranında prim aldığı görülmektedir. Primin fazla çalışma ücretine karşılık olup olamayacağı sorusu gündeme gelmektedir.
İşveren vekilliği ve yüksek kazanç kriteri nasıl etkili?
Fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olması ancak iki durumda kararlaştırılır.
İlki, çalışanın kendi çalışma süresini kendisi belirleyen işveren vekili konumunda olması, ikincisi ise çalışanın ücretinin aynı işi yapan emsal çalışanlara göre önemli ölçüde yüksek belirlenmiş olması.
Her iki durumun da kendi içinde şartları var. Prim ödenen si
Yaz aylarında turizm ve tarım gibi bazı sektörlerde istihdamın yoğunlaştığı işlerin büyük bölümünde mevsimlik çalışılıyor.
Bu çalışma biçiminde, yapılan iş bütün yıl boyunca süren ancak daha çok yılın belirli bir döneminde yoğunlaşan bir özellik gösterebileceği gibi yılın sadece o döneminde çalışılan bir yapıda da olabiliyor. Örneğin, yaz kış açık olan bir otelde yaz döneminde işler yoğunlaşacağı için sadece bu dönemde mevsimlik işgücü ihtiyacı doğabiliyor.
Mevsimlik sözleşme belirli süreli ise sürenin sonunda kendiliğinden sona eriyor. Bu durumda, çalışana kıdem veya ihbar tazminatı hakkı doğmuyor.
Mevsimlik sözleşmeler belirsiz süreli yapıldıysa veya sonradan belirsiz süreliye döndüyse, aynı diğer belirsiz süreli sözleşmeler gibi önceden bildirimle sona erdirilmek zorunda. Aksi takdirde, işverenin çalışana ihbar tazminatı ödeme zorunluluğu doğar.
Aynı şekilde çalışan kıdem tazminatının şartlarını sağlıyorsa bu sözleşme ile çalışanlara da kıdem tazminatı ödemek gerekir.
Hem kıdem tazminatına hak kazanmak için gerekli olan bir yılın hesabında, hem kıdeme esas sürenin hesabında işçinin mevsimlik iş sözleşmesine dayanarak çalıştığı dönem esas alınır. Bu durumda, iş sözleşmenin askıda
SGK yeni bir genelge ile banka sandığı mensubu kadın sigortalılara doğum borçlanması hakkı getirdi. Ağır engelli çocuğu bulunan kadın sigortalılara erken emeklilik hakkı da var
Banka sandıklarının Sosyal Güvenlik Kurumu’na devri halen gerçekleşmedi. Bu nedenle de sandık mensupları 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda sigortalılara sağlanan haklardan faydalanamıyorlar.
Geçişin tamamlanamaması nedeniyle kaynaklanan bu mağduriyeti ortadan kaldıran hamle SGK’dan geldi ve geçtiğimiz günlerde çıkartılan genelge ile sandık mensubu kadın sigortalılara doğum borçlanması hakkı getirildi. Ayrıca sandık mensubu kadın sigortalılardan ağır engelli çocuğu bulunanlara erken emeklilik hakkı da genelge ile birlikte tanındı.
Banka sandığı ne demek?
1 Ekim 2008 öncesinde SSK, Bağ Kur ve Emekli Sandığı mensupları yanında bankaların ve sigorta şirketlerinin de kendi çalışanları için kurmuş bulundukları sandıklar, üyelerine sigorta ve sağlık yönünden hizmet vermekteydi. Bu tarihten önce bu sandıklara tabi olarak çalışmaya başlayan kişiler için sandıklar halen hizmet vermeye devam ediyor.
Bu sandıkların 1 Ekim 2008 sonrası SGK’ya devrinin yapılması yönünde düzenleme yapılmıştı.