Sadece çalışmak yetmez, ‘insana yakışır’ şekilde çalışmalı. İnsana yakışır iş, adil ücret, eşit fırsatlar, güçlü sosyal güvenlik sistemi, iş güvencesi, iş sağlığı - güvenliği, sendikal haklar ve sosyal diyalogla olur
Geçtiğimiz hafta, 7 Ekim ‘Dünya İnsana Yakışır İş Günü’ydü. Çalışmak, temel bir insan hakkıdır. Aynı zamanda sosyo-ekonomik bir ödevdir. Ancak sadece çalışmak yetmez, “insana yakışır” şekilde çalışmak gerekir. Peki “insana yakışır” çalışma nasıl olur?
Dünya İnsana Yakışır İş Günü olan 7 Ekim tarihinde Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi Direktörü sayın Numan Özcan, Twitter üzerinden insana yakışır işi; “Bu maaşla ayın sonunu nasıl getiririm?”, “Bugün başıma bir iş kazası gelir mi?”, “İşsiz kalırsam ben ve ailem aç kalır mıyız?”, “Hakkımı ararsam işten atılır mıyım?” diye düşündürmeyen iş şeklinde tanımlayarak “Peki sizce insana yakışır iş nedir?” sorusunu bana ve çalışma hayatı alanında çalışan başka uzmanlara da yöneltmişti.
Kendisine en kısa zamanda köşemde kendi tanımımı yapacağımı söylemiştim. İşte bugünkü yazımda Numan Bey’e verdiğim sözümü tutarak “insan yakışır iş” kavramı üzerinde duracağım.
Herhangi iş değil
İnsana yakışır iş, bana göre adil bir ücretle, eşit fırsatlar ile, güçlü bir sosyal güvenlik sistemi ile, iş güvencesiyle, iş sağlığı ve güvenliği ile, sendikal hakların varlığı ile, sosyal diyalog ile olur. Bu anlamda, insana yakışır iş aslında çalışma yaşamındaki özlemleri yansıtır. Dolayısıyla, istihdam sorununu çözecek olan herhangi bir işe erişmek değil, kaliteli bir işe erişmektir.
İlk kez 1999’da dile getirildi
İnsana yakışır iş kavramı, ilk kez 1999 yılında 87. Uluslararası Çalışma Konferansı’nda ILO Direktörü Juan Somavia tarafından dile getirilmiştir.
Somavia, konuşmasında özgürlük, eşitlik, güvenlik ve insan hakları çerçevesinde kadın ve erkek tüm çalışanlar için insan onuruna yakışır iş olanaklarının arttırılmasının ILO’nun öncelikli hedefleri arasında olması gerektiğini ifade etmiştir.
Konuşma sonrasında da insana yakışır iş, çalışma hayatının önemli bir gündemi olarak görülmüş ve çok sayıda çalışmaya konu olmuştur.
Kalkınmanın merkezinde insan yer almalı
İnsana yakışır iş, kalkınmanın merkezine insanı koyar. Bu perspektifte, işgücü piyasasındaki kadın ve erkeklere, gençlere, yaptıkları işlerde söz hakkı tanır. Onlara, adil gelir ve güvenli çalışma koşulları sunarak kapsayıcı ve sürdürülebilir bir gelecek vadeder. Bu bakımdan, insana yakışır iş sürdürülebilir kalkınmanın itici gücüdür.
ILO’nun insana yakışır iş gündeminin genel amacı, insanların yaşamında ulusal ve yerel düzeylerde olumlu değişiklikler olmasını sağlamak.
ILO, İnsana Yakışır İş Ülke Programları aracılığıyla insana yakışır işlerin sayısının artırılması ve daha iyi fırsatlar sunan bir çalışma hayatının sürdürülmesi için ülkelere destek sunuyor.
Söz konusu programlarla amaçlanan, insan yakışır iş gündeminin ulusal kalkınma çerçeveleri içinde tanımlaması ve stratejik bir hedef olarak insana yakışır iş açıklarının giderilmesi.
Küresel anlayış
ILO’ya göre, insana yakışır iş gündeminde ilerleme sağlanabilmesi için küresel düzeyde harekete geçilmesi de gerekiyor. İnsana yakışır iş gündemi, daha adil ve sürdürülebilir bir küresel kalkınmayı hedefliyor. Bu bakımdan, ILO hem küresel aktörlerle hem de ulusal ve yerel aktörlerle işbirliği içinde çalışıyor. Örneğin, ülkemizde sayın Numan Özcan’ın liderliğinde “Kadınların Daha Çok ve Daha İyi İş Fırsatlarına Erişimlerinin desteklenmesi”, “Geçici Koruma Altındaki Suriyeliler ve Türk Vatandaşları için İnsana Yakışır İş Fırsatlarının Desteklenmesi Projesi”, “Türkiye’de Geçici Koruma Altındaki Suriyeliler ve Ev Sahibi Topluluklar için İş Yaratma ve Girişimcilik Fırsatları Projesi” gibi çok sayıda proje yürütülüyor.
Daha iyi bir dünya için sayı artmalı
Kovid-19 salgını, sosyal adalet ve sosyal korumanın ne kadar önemli olduğunu tüm dünyaya bir kez daha gösterdi. Bu bakımdan, ILO Türkiye Ofisi direktörü sayın Numan Özcan’ın da belirttiği üzere, küresel salgın sosyal adalet ve sosyal koruma ile insana yakışır işlerin sadece bir slogan değil, hepimizin günün birinde ihtiyacı olacak temel kavramlar olduğunu bize gösterdi.
Dolayısıyla, bu kavramlara yapılan yatırım boş bir çaba değil, tersine tam da insanca yaşamanın merkezinde yer alıyor. Daha iyi bir dünya istiyorsak, insana yakışır işlerin sayısını artırmak gerekiyor.