Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı




Galatasaray, Ağustosta Sofya'da Levski maçına geldiğinde otelinin otoparkından otobüsü çalınmıştı.
"Koca otobüs nasıl çalınır" demeyin, aynı şey bir süre sonra yine Sofya'da Beşiktaş'ın otobüsünün başına da geldi.
Bize Sofya'yı gezdiren şoför olayı hatırlatınca normal karşıladı:
"Benim de geçen ay 2 minibüsüm çalındı. Sonra arkadaşlar aracı oldu, mafyaya 1300 Mark verdik, 3 saat sonra bulundu."
Meğer sistem böyle işliyormuş:
Gümrükten geçer geçmez mafyanın egemenlik alanına giriyorsunuz. Arabanız çalınıyor, siz "doğru kontakt"ı bularak "geri alma bedeli"ni ödüyor ve arabayı geri alıyorsunuz. Ama araba gibi, bu parayı kaptırma ihtimali de var.
Polise giderseniz 5 dakika içinde mafyanın haberi oluyor ve arabanız parçalanıp satışa çıkıyor.
"- Galatasaray da otobüs için ödeme yaptı mı?"
"- Hayır. Maça Mesut Yılmaz da gelmişti, o yukarıdan halletti. Ama Beşiktaş'ınki için epey para verdiler."
Son zamanlarda mafya kurumsallaşmış.
Şimdi arabanızı korumak için sigortalamanız gerekiyor. Belli bir sigorta şirketinin etiketini ön cama yapıştırırsanız kimse dokunmuyor.
Şirketin mafyaya ait olduğunu bilmem söylemeye gerek var mı?

* * *
İşte, Cumhurbaşkanı Purvanov'un başına geçtiği Bulgaristan...
Görüştüğümüz eski bir Bulgar subayın ifadesiyle "Sofya, mafya demek ve artık mafya, sokaktan çok, iktidarda..."
Asgari ücret 50 dolar... 2 oda 1 salon evlerin kirası 100 dolar...
Sofya, yapısal reformlarla, yoksullukla didişerek AB üyeliğine hazırlanıyor, ama taşra eski taşra... Purvanov'un oyu da büyük ölçüde o öfkeli taşradan geldi.
Şimdi Bulgaristan'ı "sosyalist" bir cumhurbaşkanı ile "demokrat" bir başbakan yönetecek. Fransızların deyimiyle bir "cohabitation" (bir arada yaşama) dönemi başlıyor.
Bunun pek sıcak bir balayı olmayacağı daha ilk günden anlaşıldı.
İspanya sürgününden döndükten sonra başbakan seçilen eski Bulgar kralının oğlu Simeon Sakskoborgotski'nin Bulgarcasının zayıf olması buralarda alay konusu... - Size birini hatırlattı mı? - Mesela başbakan, "olabilir" anlamındaki "moje"yi, "moja" diye telaffuz ediyor.
Seçimi kazanan Purvanov'a ilk basın toplantısında "Başbakan'la ayrı partilerdensiniz. Anlaşmanız sorun olmayacak mı" diye sordular. Muzipçe gülümseyerek tek kelime söyledi:
"Moja!.."

* * *

"Sosyalist"
deyip duruyorum, ama Doğu Bloku'nda "sosyalist", artık "sosyal demokrat" anlamında kullanılıyor.
Purvanov'u bekleyen Cumhurbaşkanlığı Sarayı, bu değişimin en anlamlı simgesi...
Çünkü Sofya'nın merkezindeki sarayın yarısı, Jivkov devrildiğinden beri Sheraton Oteli olarak kullanılıyor.

Not: 10 Kasım'daki yazımda, Bülent Çaplı'yla hazırladığımız "Halef" belgeselinden ve Çankaya kavgasından söz etmiş, Özden Toker'in "İnönü'ye suikast ihbarı"na ilişkin tanıklığını aktarmıştım. Aynı yazıda Ata'nın çevresinin İnönü'yü hiç sevmediği belirtiliyordu. O dönem Atatürk'ün çevresindeki birkaç kişiden biri olan Kılıç Ali'nin oğlu Altemur Kılıç aradı; belgeseldeki ve yazıdaki kimi ifadelerinin yanlış anlamalara yol açabileceğini belirtti: "Babamın ve yakın çevrenin İnönü'yü sevmediği doğru. Ama babam, başka seçenek görmediği için İnönü'nün adaylığını sonuna kadar desteklemiştir" dedi. İletmeyi borç biliyorum.