Kendini bildi bileli çalışan, tüm ailesine bakan Hülya Avşar’ın kendi adını taşıyan TV programında “Ben şeyciyim... Erkek çalışsın, kadın evde çocuklarını kendi büyütsün, yemeğini yapsın, kocasını karşılasın...” açıklamasını konuşuyoruz günlerdir.
Sanki Hülya Avşar kendisi evde çocuk büyütüp, yemeğini yapıp, kocasını karşılamayı tercih etmiş gibi.
Hülya Avşar belli ki akım derken b..um demiş, günümüz ilişkilerinin kadın ve erkeğin stresli çalışma hayatlarından olumsuz etkilendiğini, çalışan kadının evini de ihmal etmemesi gerektiğini anlatmaya çalışmış kendince, bir tür günah çıkarmış, ama nasıl kelimelere dökeceğini, nasıl bir cümleyle toparlayacağını bilememiş.
Hemen akabinde Seda Sayan, TV programındaki konuğuna “Çocuk yap” tavsiyesinde bulunurken inşaat işçilerini damızlık adaylar olarak göstermiş, yine bir akım derken olayı söz konusu...
İnşaat işçilerine iltifat mı etmiş, hakaret mi belli değil.
Ve biz de bütün bunları günlerdir hem sosyal medyada hem basında hem TV’de tartışıp duruyoruz.
Bir deli kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramıyor şeklinde.
- Gecenin yıldızları bu yıl farklıydı, gençler değil ‘Altın Kızlar’ geceye damga vurdu.
‘Three Billboards Outside Ebbing, Missouri’ filmindeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanan Frances McDormand’ın farklı dallarda Oscar’lara aday bütün kadınları “Meryl, sen kalkarsan herkes kalkar” diyerek, ayağa kaldırmaya davet ederek, kadın dayanışmasına verdiği destek önemliydi. Ayrıca iş dünyasına da kadınlara destek çağrısında bulundu.
- Harvey Weinstein skandalını ortaya çıkaran ve hatta sadece Harvey Weinstein’ın değil, ortağı olduğu prodüksiyon şirketinin de çöküşüne neden olan Rose McGowan boşuna demiyordu, “Susmayın, konuşun, güzel gece elbiseleri giymek dışında da yapabileceğiniz şeyler var!” diye.
- 80 yaşına rağmen Jane Fonda dimdik fiziği ve duruşuyla ve tabii tarzıyla gençlerden çok daha iyi duruyordu, 93 yaşındaki Eva Marie Saint de öyle...
- Malum, devir artık sürdürülebilirlik üzerine kurulu. Aynı kıyafeti ne kadar çok giyerseniz o kadar daha değerli. Eskisi gibi bir giydiğini bir daha giymeme modası yok. Rita Moreno 1962’de West Side Story ile Oscar kazandığı kıyafetle yıllar sonra 86 yaşında törene katılarak herkesten artı puan aldı.
- Altın Küreler’de ve hatta
İstanbul’da bu hafta en çok konuşulanları masaya yatırıyoruz. İşte sosyal hayattan son dakika haberleri…
Mert Alaş’ın Londra’da pastadan Kate Moss’un çıkıp en seksi haliyle “Happy Birthday”i söylediği doğum günü partisinden sonra İstanbul’da bir başka doğum günü partisi daha bu kadar eğlenceliydi. La Boom ve Gizli Kalsın ile tanıdığımız, daha sonra La Boucherie’yi açan ve şimdi de yılların Set Kebap’ını yenileyen Umut Evirgen’in doğum günüydü. Üstelik davetiyedeki ‘Set since 1978, Umut since 1990’ yazısı da gecenin en çok konuşulanlarındandı. Tepeden tırnağa yenilenen, modernleşen Set Kebap’ta yemekle başlandı, daha sonra La Boucherie’de sahneye Burak Kut’un çıkmasıyla devam edildi geceye. Metrekareye bu kadar çok sayıda yıldızın düştüğü başka bir parti daha olması zor.
Tuba Büyüküstün, Çağatay Ulusoy, Kerem Çatay’dan Serenay Sarıkaya’ya Ay Yapım ve Fi kadrosu derken TV dünyasından aklınıza gelebilecek herkes oradaydı. Burak Kut önce Mustafa Ceceli’yle sonra Eser Yenenler, daha sonra da Ozan Güven’le şarkılar söyledi.
Ön masada Coşkun Sabah bazı şarkıları “shazam”layarak, bazı şarkılara eşlik ederek izledi. İlgili ilgisiz bu kadar çok insanın işini gücünü bırakıp perşembe akşamı
Açılış akşamından beri Instagram’da en çok paylaşılan sergi, Pilevneli Gallery’deki Refik Anadol’un ‘Eriyen Hatıralar’ı.
Bugün sergiyi ziyaret edecekleri bir de sürpriz bekliyor.
Lucca Art ve Tacos Department ile birlikte galeride bir de mini parti gerçekleşecek.
14.00-18.00 saatlerinde.
Mekânlar henüz kapılarını çağdaş sanata ve sanatçılara açmadan önce Lucca alanında bir öncüydü.
Taksim’deki Changa’dan sonra Türkiye’de çağdaş sanatı destekleyen ve popüler hale gelmesinde büyük rol oynayan tek yerdi.
Bu kadar yıldır ayakta kalmasında hiç şüphesiz sanata desteğinin de önemli bir yeri var.
İşte o yüzden Lucca Art ve Pilevneli Gallery’nin işbirliği şaşırtmıyor, sırıtmıyor.
Dün sabah İstanbul’u sular seller götürürken, telefonuma kar yağışı uyarısı mesajları ardı ardına gelirken bir grup yabancı misafirimle kendimi Kapalıçarşı’da buluyorum.
Malum, enerjinizi yükseltmek istediğiniz zaman gidebileceğiniz en iyi yer Kapalıçarşı.
Trafiğe girmemek için Mısır Çarşısı’ndan başlıyoruz, Tahtakale’ye varınca, elimizde değil, her dükkânın içine girmek istiyoruz.
Tahtakale’de boncuklar, mercanlar, turkuvazlar arasında kayboluyoruz.
Mahmutpaşa’da gelinlikler, nişanlıklar arasında hızla ilerliyoruz.
Sonunda Kapalıçarşı’dayız.
İlk hedefimiz Yağlıkçılar Çarşısı’nda Sivaslı İstanbul Yazmacısı.
Necdet Danış’ın Sivaslı İstanbul Yazmacısı’nda kumaşları didikliyoruz.
Bir moda editöründen çok, bir moda ikonu olarak tanınıyordu.
Moda haftasında defileler arası koştururken günde 5 kez kıyafet değiştiriyordu.
Her kıyafetiyle merak uyandırıyor, sokak modasına öncülük yapıyordu.
Tamamen giyinmek üzerinden kariyer yapan ‘influencer’ların da öncüsüydü aynı zamanda.
Kıyafetleri için evinin yan dairesini bile alıp tamamını gardırop haline getirdiğine kadar hakkında birçok şey konuşuldu.
İşbirliği yaptığı sokak modası markalarının koleksiyonları satışa çıkar çıkmaz tükendi.
Şimdi ne oldu da moda editörlüğünden moda ikonluğuna hızlı geçiş yapan Anna Della Russo bütün gardırobunu satışa çıkardı?
Üstelik bu satış öyle bildiğimiz ikinci el mağazalarında, internet sitelerinde ya da telefon aplikasyonlarında değil.
Londra’nın en hareketli haftasıydı. Her gece partilere koşuldu ama en çok konuşulan Mert Alaş’ın sürpriz doğum günü partisiydi. İşte partiden notlar…
BAFTA film ödüllerinden bir gece sonra, BRITS müzik ödüllerinden birkaç gece önce, tam da Düşes Kate’in Buckingham Sarayı’ndaki moda haftası davetiyle en cool dergilerden Love’ın yemeğinin olduğu akşam... Londra’da bu kadar havalı davetin arasında en çok konuşulan Mert Alaş’ın doğum günü partisiydi. Mert Alaş’ın ortağı Marcus Piggott, erkek arkadaşı Tasso Ferreira, executive producer’ı Margaux Mester ve business manager’ı Barış Çaylak tarafından hazırlanan tamamen sürpriz doğum günü partisi Mayfair’de MNKY HSE’daydı.
Renkli bir kalabalık vardı
Mumlar ve güller içinde içeri girdiğimizde ilk göze çarpan tebrikleri kabul eden, mutluluğu gözlerinden okunan gecenin yıldızı Mert Alaş’tı. ‘Fashionably late’ olalım derken ne yazık ki sürprizi kaçırmıştık. Vogue’un yeni yayın yönetmeni Edward Enninful’dan Naomi Campbell’a, LVMH grubunun veliahtı Antoine Arnault ve model eşi Natalie Vadianova’dan Victoria’s Secret modeli Doutzen Kroes’e, ödüllü oyuncu Lupita Nyong’o’dan sık sık İstanbul’a gelen Lindsay Lohan’a, Pucci’den Roberto Cavalli’ye
Yıllar önce Bee Goddess’ın tanrıça kolyelerini Mikonos’ta Nammos’un butiğinde gördüğümde ne kadar sevindiğimi hatırlıyorum.
O zaman ne Ece Şirin’i tanıyordum, ne kurumsal hayattan kendi markasını yaratma sürecine nasıl geçtiğini biliyordum.
Beni sevindiren Türkiye’den bir markayı yurt dışında popüler bir butikte görmekti.
Tıpkı THY’nin Londra’da Piccadilly meydanındaki dev ilanlarını görünce nasıl seviniyorsam ve gurur duyuyorsam bu da benzer bir his.
Üstelik bu sefer söz konusu olan reklam da değil.
Yerli bir markanın uluslararası başarısı.
Gerçi, biz bu konuda maalesef çok kötü kalpli olabiliyoruz.
Biraz başarılı olanı hemen taşlamak istiyoruz.