‘Three Billboards Outside Ebbing, Missouri’ filmindeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanan Frances McDormand’ın farklı dallarda Oscar’lara aday bütün kadınları “Meryl, sen kalkarsan herkes kalkar” diyerek, ayağa kaldırmaya davet ederek, kadın dayanışmasına verdiği destek önemliydi. Ayrıca iş dünyasına da kadınlara destek çağrısında bulundu.
- Harvey Weinstein skandalını ortaya çıkaran ve hatta sadece Harvey Weinstein’ın değil, ortağı olduğu prodüksiyon şirketinin de çöküşüne neden olan Rose McGowan boşuna demiyordu, “Susmayın, konuşun, güzel gece elbiseleri giymek dışında da yapabileceğiniz şeyler var!” diye.
- 80 yaşına rağmen Jane Fonda dimdik fiziği ve duruşuyla ve tabii tarzıyla gençlerden çok daha iyi duruyordu, 93 yaşındaki Eva Marie Saint de öyle...
- Malum, devir artık sürdürülebilirlik üzerine kurulu. Aynı kıyafeti ne kadar çok giyerseniz o kadar daha değerli. Eskisi gibi bir giydiğini bir daha giymeme modası yok. Rita Moreno 1962’de West Side Story ile Oscar kazandığı kıyafetle yıllar sonra 86 yaşında törene katılarak herkesten artı puan aldı.
- Altın Küreler’de ve hatta İngiliz film ödülleri BAFTA’da kadın hareketine karşı simsiyah giyinen yıldızlar bu sefer beyazlara bürünmeyi tercih etmişti. Kıyafetlerle protestolar da artık gözden düşmeye başladı.
- Gecenin en sönük ama en cool kıyafeti Emma Stone’undu, Louis Vuitton imzalıydı. Emma Stone kuyruklu gece elbiseleri yerine pantolon ceketle de kırmızı halıda boy gösterilebileceğini kanıtladı.
- Salma Hayek, Gucci’den Bottega Veneta’ya birçok dev markanın sahibi olan eşi François Henri Pinault’ya rağmen gecenin en rüküşlerinden olarak, zevk ve stil sahibi olmanın aslında imkânlarla çok da doğru orantılı olmadığını bir kez daha gösterdi.
TV dizilerinde cinsiyet eşitliği
TÜSİAD, güzel bir proje başlatıyor, önce kendi ismindeki ‘iş adamı’ kelimesinden kurtuldu, ‘iş insanı’ olarak değiştirdi, şimdi de cinsiyet eşitliğiYle ilgili başka bir proje daha var gündemde.
Televizyon dizilerinde kadının toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun konumlanmasını desteklemek amacıyla dizi sektöründe söz sahibi isimlerle birlikte “Televizyon Dizilerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” projesini hayata geçiriyorlar.
Dizilerin toplumu etkileme gücü yüksek olduğu için.
Peki ama hedef ne?
- Kadınların ve erkeklerin fiziksel görünüm, karakter, duygu ve meslek çeşitliliğini artırmak,
- Hayata, işe ve eve dair sorumlulukları dengeli dağıtmak,
- Şiddeti olağanlaştırmamak,
- Toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun bir dil kullanmak,
- Rol model karakterlerin görünürlüğünü sağlamak ve artırmak.
Tamam, bu çok olumlu bir çalışma ama dizi sektörü bu gibi çalışmalara imza atarken bir yandan da Netflix, BluTV ve Puhu TV bile sansürlerle mücadele veriyor.
Yetişkinlerin tamamen kendi kişisel isteği ve çabasıyla izlediği dizilere bile fazlasıyla denetleme getiriliyor.
TRT’nin bazı şarkılara getirdiği yasağı saymıyoruz bile.
İşte bütün bunlara rağmen, TÜSİAD’ın dizi sektörüyle birlikte böyle bir projeye imza atması sevindirici.
Ama tabii başka sevindirici gelişmeler de bekliyoruz.