İhale yine bana kaldı!
***
Bu bir ‘Özhan abi yazısı’dır!
Biline!
İçinde yalan dolan, riyakârlık yoktur, size biraz tuhaf gelirse sebebi sadece budur.
Bu bir!
Özhan abi vefat eder etmez, GS’ın ‘liseci’ tayfası hemen ekranlara hücum etti.(iyi niyetlileri tenzih ediyorum), yıllardır Özhan abinin sırtında yaşayan bu vizyonsuz tayfa daha cenazesi kalkmadan ve utanmadan sıkılmadan ölümünü bile oya çevirmeye çalışarak hesapta çok saydıkları Özhan abilerine müthiş saygısızlık yaptılar.
Hala da yapıyorlar!
Geçen haftaki yazıma FB’nin resmi sitesinden cevap verildi.
Başlığı şöyle;
“Bilgin Gökberk’in gazeteci ahlakına ihtiyacı var”.
Bir bölümünü okuyalım;
...Sayın Gökberk kendisine verilen köşeyi doldurmak adına, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olarak yorumlar yapmakta, yazılar yazmakta ve manasızca kalem sallamaktadır.
Sayın Gökberk, açıklamaları okumuş ve ona rağmen bu şekilde yorumlar yapmışsa; bu daha da vahim bir durumdur.
Bu vahim gerçek; Milliyet gibi Türk basın tarihinin temel taşlarından birini oluşturan bir gazetede köşe yazan bir kişinin, okuma ve okuduğunu anlama konusunda sıkıntıları olduğu anlamına gelir ki bu noktada bizim elimizden; “takdiri kamuoyuna bırakmanın dışında” bir şey gelmez...
***
Mosturoğlu, “FB’nin bir Hıncal Uluç’unun olmamasından” yakınmış.
Yuh!
Bana bu yuh!
Ya babam Mars’lıydı, ya anam herhalde!
Sakladılar benden!
Herhalde!
Bu kadar mı uyuşmaz kafam dünyalıyla?
***
Yine Bogdan-Turgay!
Mecburen!
5-6 ay bir şey kaldı 2010’a!
Son’a!
Ve tabii ikisinin sonuna!
Sonra...
Soğan doğra!
Biri evine kaçacak...
Şu Anelka ve hikayesi...
Komikos oğlu komikos!
Her sistemde, her takıma her sisteme karşı oynuyor ve bu bizim fos yorumcu tayfasına fena halde kapakos olsun!
Daha dün Milano’da İnter’e karşı Ancelotti’nin sisteminde de oynadı.
Hem de ilk 11 de...
***
O dünlerde bizim statükocu, demode, playstation yorumcusu tayfa her hafta, ”bu sistemde Nobre oynar, Nobre oynamazsa Semih oynar, Anelka oynamaz filan“ dedi.
Seyirci istedi diye Bursa maçında Guiza’yı oyundan alan oportunist Daum, maçtan sonra başına iş almamak için Denizli’de oynatmadı Nic’i.
Lise’lerinden olmayan Galatasaraylı’yı ‘zenci’, kendilerini kulübün sahibi gören ‘beyaz liseci-liselilere’ sulanıyorum yıllardır.
GS küçük fotoğraf, büyük fotoğrafta bu ülke var ve ülkenin kaderini bile etkiliyor bu çağ dışı bakış açısı.
Ne Lise’ye ne liselilere lafım yok, olmaz, olamaz, bu haddim değil, geri kalan liseliler de benim gibi düşünüyor, bu zevattan en az benim kadar yaka silkiyor zaten.
GS’ın önündeki en büyük engel bu kafa!
Hemşehricilik, particilik, kendinden olanı kollamacılık, hamili kart yakınımdır’cılıktan çok çekmiş ve hala çeken bir milletin bir evladı olarak tuttuğum takımın hem de batıya yakın denileninin içine çöreklenmiş bu kafatasçı, kayırmacı kafa bütün ayarımı bozuyor.
***
Bu ‘beyaz liseci-liseli’ zevat kongre öncesi yine bel altına indi.
Polat ve yönetimi bu ‘hizmetimin’ karşılığında beni kulübe üye yapacakmış, bu dedikodu gittiğim her yerde karşıma çıkmaya başladı son günlerde.
Geçen hafta Rijkaard ve onu zırt pırt aşağılayan ‘bizimkiler’ için bir şeyler yazdım.
Ustaları Uluç’u, Çakar’ı, bizimkileri ti’ye aldım.
Fantazimtraktı!
‘Gül- geç’ cinsindendi...
Ülkenin, dünyanın her yerinden mail geldi, gülmüş geçmiş herkes.
Bir kısım hariç...
‘Bizimkiler’!
Normal!
Yine Turgay Demirel!
Mecburen...
***
Bir bir yazalım...
Boxer’a söyledikleri, yenilir yutulur değil ve yedi yuttu Efes.
Niye?
Bu bir!
Yaptıkları politbüromsu kupkuru açıklama fare doğurdu, kesmedi kimseyi.