Yine Bogdan-Turgay!
Mecburen!
5-6 ay bir şey kaldı 2010’a!
Son’a!
Ve tabii ikisinin sonuna!
Sonra...
Soğan doğra!
Biri evine kaçacak...
Diğeri FİBA’daki abilerine sığınacak...
Evlerindeki Aziz Yıldırım fotoğrafı babalarınınkinden daha büyüktür herhalde!
Bahçelerinde heykeli var mıdır?
Vardır!
Herıld yani!
Ve...
Bir, bir buçuk, hatta iki nesli yok etti bu ikisi, onları hiç unutmayacağız!
***
Bogdan-Turgay sayesinde 2000’in başında bir araya gelen uluslararası şampiyonlarda finaller oynayabilecek, şampiyon olabilecek değerli bir oyuncu grubunu hiç bir şey kazanamadan çöpe attık.
Duygularını, kişisel hesaplarını işine karıştıran, sırtını birine dayamadan ayakta duramayan bir TBF başkanı ve Bulgar levası durum vaziyetinde sadece ‘içerde’ geçerli demode bir koç...
Aslanlar!
Turgay’ı başımıza bela eden Aziz bey bu duruma son verebilirdi, getirdiği gibi götürebilirdi onu, o da basketbolla kel alaka maalesef ve Bogdan-Turgay tarafından fena ketenpereye getirilmiş, yanlış yönlendiriliyor.
Uslu da uzaklaştı bu işlerden...
Bu milli takımı ve Ülker’in para akıttığı bu FB’ yi uluslararası her turnuvada bu kadar perişan etmeyi becerebilmek zor değil, imkansızdı.
İmkansızı başardılar!
***
Bogdan Milliyet’e, Ümit’e konuşmuş.
Bundan sonra FB’den gönderilenleri cehennemin dibine gitse bulup konuşturan Mehmet Çiftçi’ye konuşur herhalde.
Milliyet’te bir fotoğraf var.
İlk defa böyle bir şey gördüm.
Sadece Aziz bey ve Turgay eksik röportajda!
Maaile gelmişler.
Asistanı bir yanında, diğer yanında SSCB Politbüro’sundan ‘başkanının kulağı’ komünist parti komiseri vaziyetlerinde Nedimov...
Koçun kendisi karakutu malum, Aziz beyin bir kaç oyuncuyu koça rağman takımda tuttuğu, Demirel’in hoşlanmadığı bazı oyuncuları milli takıma aldırtmadığı mahallede çamaşır giden kadınların bile dilinde bu günlerde...
Nedimov Karakaşenko karakutunun yanında nöbette!
N’olur n’olmaz!
***
Söylediklerine gelince...
2010 da sözleşmesinin bittiği bir gerçekmiş, gelişmelere bakmak lazımmış.
Şimdi;
Yeniden uzatılır o sözleşme, bu federasyon, bu milli takım Aziz beyin ve Turgay’ın babalarının federasyonu ve milli takımı nasıl olsa, uzatırlar, takmasın kafasına.
Bu bir!
2005 ve 2007 Avrupa şampiyonlarında gelişenlerden daha kötü bir şey gelişemez 2010 da, daha rezalet ne gibi bir durum olabilir?
Koç ‘artistlik’ yapıyor, geçiniz!
Bu iki!
Yıldız oyuncu tanımına inanmıyormuş, bu ifadenin kullanılacağı tek ismin Michael Jordan olduğunu söylemiş.
Patronunu unutmasın!
Demirel’i!
Esas oğlan o!
Herkes vazgeçilebilir, Okur bile, tek vazgeçilmez o.
Bu bir!
20 yılda bu kadar kepazemtark durumlar oldu, hala o koltukta oturuyor.
En büyük yıldız ve en büyük oyuncu o!
Bu iki!
Milli takımı yenileştirmek, gençleştirmek ve 2010 ‘a hazırlamak en büyük hedefiymiş.
Palavros!
O geldiğinde Milli takım yeniydi, gençti ve hazırdı, o takımı şampiyon yapsın diye getirildi, yarının milli takımın kursun diye değil.
Bu bir!
Yarının takımı palavrası altında patronunun ve kendisinin yarınını kurdu, o şahane takımı yok etti.
Bu iki!
Yarının yarını da var,2020 mesela...
Utanmaları sıkılmaları yoksa, ki yok galiba, hedef 2020 olabilir.
Bu üç!
Komşumuz dünün dünü çocuk doğurdu,50 cm mi ne!
Bir baksınlar!
2030’a pivot mivot lazım mı?
Bu dört!
Turgay’ın büyük bir güveni varmış ona, bu sorumluluğunu arttırıyormuş, onun işine saygı duyduğunun da bir göstergesiymiş, arkadaş ilişkisinin yanı sıra profesyonel olarak da ilişkileri ve birbirlerine saygıları varmış, bu saygıya o da saygı duyuyomuş ve aynı saygı FB’den de geliyormuş.
Kendini daha şarj edilmiş gibi hissediyormuş.
Kafa buluyor bizle herhalde ve sadece bir kelime;
Yuh!
İki kelime gerekirse...
Yuh yuh!
Maç içinde değişiklik yaparken üç dakika sonrasını değil, 40 dakikalık süreyi, daha sonrasını, bir sonraki maçı, bir sonraki yılı düşünürmüş.
Bunu biliyoruz, çoktaaaan çakozladık!
İstanbul is İstanbul, hele cepte iyi bir sözleşme varsa, buraya gelip 2010’a kadar kalmanın planlarını yapmaya başladığında çakozlamıştık bunu!
Şampiyon olmamak başarısızlık değilmiş?
Doğru, bence de değil.
Sonuncu olmak başarısızlıktır ama.
Tek rakibi vardı zaten.
Efes!
O birinci oldu!
İkinci olmadılar, sonuncu oldular!
Bu bir!
Milli takıma gelince,2005-2007 de başarısız filan olmadık, kepaze olduk!
Bu iki!
Ve şunlar;
2010 da ilk dört içine girersek başarılı sayılırmışız, final oynamak çok daha büyük bir başarı sayılacakmış, ilk 8 içine giremezsek de bu başarısızlıkmış.
***
En iyisi “he”demek!
He he!
***
Dışardan bu kadar mı salak gözüküyoruz?
Herıld!
RADYOSPOR’DA BİR TELEFON BAĞLANTISI
Barış Ertül;
-Guiza düşürüldüğünde bariz gol pozisyonundaydı, hakemin Belediye’li futbolcuya kırmızı göstermesi lazım, sarı kart yanlış.
Dinleyici(oto sanayide elektrikçi);
-Barış bey karar doğru, Guiza’ya atılan hiç bir top bariz gol pozisyonu olmaz, sarı kart normal.
DOS SANTOS FLORYA ‘DA DOLAŞSA 500 BİN EDER
Dos Santos
***
Babası Brezilyalı!
Anası Meksikalı...
Melez!
Manevi babası Surinam asıllı bir Hollandalı!
Üstelik Rijkaard!
Karışıma bak!
Bitmedi!
20’sinden gün ya yeni almış ya almamış..
19 yılında Brezilya -Meksika-İspanya-İngiltere filan var...
***
Dos’un bu kadarına bile yılllık 500 bin veririm, euro, dolar, yen, dinar fark etmez, gerisi olmasa da olur!
Ki...
Var!
Gerisi de var...
Barcelona alt yapısı filan da var!
Barcelona A takımı falan da...
Bir Barcelona maçında 3 gol atmışlığı bile var.
Mesela Ronaldinho ile yemiş içmişliği de...
Bitmedi!
Meksika milli takımı da var...
İngiltere deki filan falan takımlar da...
Daha ne olsun!
Bitmedi!
Portekizce, İspanyolca, İngilizce, bu dillerden türeyen diller filan da var!
Bu ülkelerin mutfağı, kültürü, osu, busu, şusu da...
Uluslararası ilişkileri milişkileri, dostları, arkadaşları da...
***
Burada futbol oynamasa bile yıllık 500 bin eder.
Euro, dolar, yen, dinar fark etmez!
Florya’da dolaşsa yeter.
Sabri ile konuşsa filan...
Anlatsa...
Falan...
Arda ile aynı odada kalsa...
Falan...
Filan falan!
Anladikos?
***
Futbolculuğuna daha gelmedim.
Gelmeyeceğim de...
***
Dos’un sadece futboluna takılıp şipşak ‘fos’ diyenler var ya, esas fos onlar ve dünya, hayat teğet geçmiş onlara.
***
Nokta!
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010