Futbolda yıllardır ‘yerli’den yana olduğum için eleştiren de var, bana katılan da... Bir Karius’a bakıyorum, bir de Uğurcan’a... İkisi de kaleci, ama aralarındaki fark fersah, fersah! Uğurcan’ı izlerken, keyif alıyorum. Boylu boslu, buna karşın gelin görün ki bir o kadar çevik... Trabzonspor bugün zirveye oynuyorsa, onun kurtarışlarına borçludur dersek abartmış olmayız. İyi kaleci, takımına puanlar kazandırandır, Uğurcan en sıcak adrestir. Sözü fazla uzatmak istemiyorum, Uğurcan’ı o direkler arasında ömrünün yarısını geçiren ‘bir bilen’e sordum... Öyle ki Türkiye liglerine kaleci antrenörlüğünü getiren bir isimdir Rasim Kara... Kara, şu an TFF bünyesinde bölgeler sorumlusu.
“Uğurcan Çakır dünya çapında bir kalecidir” diyor ve ardından ekliyor Rasim hocamız:
“Fiziğiyle, özgüveniyle, tekniğiyle müthiş... Uzun boylu olmasına karşın, çok çabuk, bu özelliğini de iyi kullanıyor. Liderlik özellikleri de var. Takımına da büyük güven veriyor. İşin
Bu oyunda futbol kalitesi buna derim arkadaş... Beşiktaş zirveye ‘tutunma’, Trabzonspor ise liderlik avantajını sürdürme peşindeydi. Bu maça biraz da psikolojik açıdan bakmak gerekir... Demem o ki, Beşiktaş’ın kaybedeceği hiçbir şey yok, ama Trabzonspor’un hedeflerinin ne olduğunu cümle-alem biliyor.
Kartal’ın galibiyet adına varını-yoğunu ortaya koyması, müthiş bir mücadeleyi de beraberinde getirdi.
İstatistiklerin her yönü Kartal’dan yana... Topla oynama, üretme, gol kaçırma, ne sayarsanız sayın, Kartal lehine. Yani, istatistikler dünkü skor tabelasının tam tersi! Maç boyunca kaleci Uğurcan’ın kurtardıklarına bakın ne demek istediğimiz anlaşılır. Kaldı ki Beşiktaş, üretimde harika, gelin görün ki, tabelaya gol olarak yansımıyorsa neye yarar? Kartal, gol kaçırma rekoru kırdı dün, bu huyu adeta kronikleşmiş arkadaş!
Bu maç öncesi Sörloth’un Trabzonspor’un en etkili gol silahı olduğu yazdık, söyledik, ama tek Vida’ya anlatamadık! İki kere unuttu, adam iki gol attı! Neyse ki Kartal, bu erken
Ömrüm, Beşiktaş’la haşır-neşir olmakla geçti. Dememiz o ki uzmanlık alanım, ahkam kesme hakkım var...
Sergen Yalçın’ın gelişiyle birlikte Kartal’da biraz kıpırdanma oldu, kazanılan ilk iki maçta iyi bir izlenim bıraktılar bende. Ha bu suni coşku mu, değil mi, Trabzonspor maçında bunu daha net göreceğiz.
Başakşehir yenilgisinin Kartal’ı zirvenin uzağına ittiği bir gerçek. Şimdi çok ciddi bir Trabzonspor maçı var önlerinde. Bordo-Mavili ekip, iyi futbol ve topladığı puanlarla zirveye yerleşti. Her ne kadar kağıt üzerinde Trabzonspor favori gibi duruyorsa da, işi pek kolay değil.
Niye? Biliyoruz ki bordo-mavili ekibin üç etkili ismi var; Sosa, Nwakaeme ve Sörloth... Kartal’ın bu üç isme dikkat etmesi şart. Haaa alan savunması mı, yoksa adam adama markaj mı, bunu Sergen Yalçın hoca bilir. Beşiktaş’ın saha ve seyirci avantajı var, tamam. Ancaak asıl sıkıntının forvette olduğu bir gerçek... Üretiyorlar, ama atamıyorlar! Başakşehir maçı bunun en sıcak örneğidir. Gökhan Gönül’ün olmayışı, hem
Beşiktaş, Sergen Yalçın’la bir hava ve moral yakaladı, doğru, pozisyon üretimi var, ama gol yok! Kartal, bunu hep yapıyor! Çarşıya pirince giderken, evdeki bulgurdan oluyor!
Evet, Başakşehir, zirvenin en istikrarlı takımıdır, oradan hiç ayrılmıyor, bir çok takımın da korkulu rüyasıdır.
Dünkü mücadele iki takımı kantara koyarsak, futbol olarak Kartal ağır basar. Her iki yarıda da Kartal, ofansif oynadı, baskı kurdu, pozisyonlar üretti. Gelin görün ki, bunları gole çevirecek kramponları mumla aradık. Hangisini yazsak... Hadi ilk yarıda Mert’in kucağında kalan şutları unuttuk! Demba Ba’nın golünden sonra ‘risk’ alan Beşiktaş, son on dakika içinde müthiş pozisyonlar üretti. Eleny, Burak ve Lens ile fırsatlar yakaladılar, ancak günün başarılı ismi kaleci Mert’i bir türlü geçmeyi beceremediler! Maçın yıldızı Mert, yanına Demba Ba’yı eklemekte yarar var.
Kartal, zirve yarışına tutunmak istiyor, ofansif ve galibiyete oynaması çok doğal. Ancaaak, “Çarşıya pirince giderken, evdeki bulgurdan
Süper Lig’de 21. haftayı geride bıraktık, bırakmasına da pek de unutulacağa benzemiyor! Hakem ve VAR/AVAR hataları haftaya damgasını vurdu. Birinin yüzde yüz penaltısı verilmiyor, diğerinin üstüne üstlük pozisyon, gri, net değil, hopppp penaltı! Böyle bir çifte standart olur mu arkadaş!
Oyun kuralları çok açık, gelin görün ki, herkes kafasına göre takılıyor, birine çalıyor, diğerini es geçiyor! O kadar çok ki hangisini yazsak! Gerçekten yeter, artık kabak tadı verdiniz, sayenizde TFF ve MHK’nın başı dertten kurtulmuyor! Varsa, yoksa bu cenah sizin yüzünüzden hedef tahtasına döndü! Paranızı-pulunuzu alıyorsunuz, gözümüz yok, Allah daha çok versin, ama bir maçı bile doğru dürüst yönetemiyorsunuz!
Efendim Anadolu takımlarının verilmeyen penaltıları var ama “gözden ırak olan, gönülden ırak olur” misali sesleri çıkıyor, ama medyada az yer buluyor!
Varsa, yoksa büyük takımlar kantara çıkarılıyor. Olmaz, bu da bir haksızlıktır!
Fenerbahçe-Alanyaspor
Ya arkadaşlar inanın hakem hatalarını yazmaktan biz bıktık, onlar bıkmadı! Üstelik VAR diye bir sisteme karşın maalesef hakemlerimiz hatalarından arınmıyorlar!
Alın size Alper Ulusoy, üstelik de oldukça deneyimli... Ama iki tartışmalı pozisyonla maça yine damgasını vurdu! Beşiktaş’ın hakem desteğine ihtiyacı yok, neyi doğru görüyorsanız onu çalacaksınız. Burak Yılmaz’ın gole çevirdiği pozisyona gelelim. On kere pozisyonu izledim, top Güray’ın eline çarptı mı, çarpmadı mı, inanın göremedim... VAR nasıl gördü, ben de anlayamadım. Durun bitmedi, 87. dakikada Gökhan Gönül ile ikili mücadeleye giren Kenan topu kurtarıyor, ama kendini kurtaramıyor. Ulusoy kendisini aldatma yönünde sarıyı Kenan’a çekiyor. Olmadı, Gökhan Gönül’ün ayağı var, ayağı, yani bana göre buz gibi penaltı. Ulusoy pas geçti, VAR’dan tık yok! Gerçi Beşiktaş baskılı oynadı, Gaziantep savunmaya kapandı, Kartal haftayı üç golle, üç puanla kapadı.
***
Burak Yılmaz’a ayrı bir parantez açmak
Lider Sivasspor’un Teknik Direktörü Rıza Çalımbay’ı herkes iyi tanır. Çok naif bir yapısı vardır, sevgi doludur, saygısızlık ve haksızlık kelimeleri onun lugatında yoktur. Hakem hatalarından en çok onun canı yanmıştır, buna karşın hep saha içinde kalmaya özen göstermiştir. Farklı Gaziantep yenilgisini ‘doğal’ karşılayacak kadar da olgundur. Yani işine odaklanır, kolay kolay isyan etmez. Çalımbay, tipik bir teknik adam fotoğrafıdır, örnektir.
Gaziantep’in Rumen Teknik Direktörü Sumudica için ise aynı cümleleri kurmakta zorlanıyorum! Teknik adamdan çok, tahrik uzmanı! Asıl işlevini unutuyor, tribünlere oynuyor, ortamı geriyor, rakip futbolcuları tahrik ediyor! Sivassporlu Caner’in sarı kart görmesinin temelinde Rumen çalıştırıcı yatıyor. Elbette her teknik adamın huyu-suyu farklıdır, tamam. Sumudica, fark üçe çıkınca Caner’e eliyle üç işareti yapıyor, durmuyor beşi gösteriyor! Bu tip tahrikler teknik adamlık apoletiyle bağdaşmaz! Neticede Caner dayanamıyor, Rumen hocanın üstüne
Eğri oturacağız, doğruyu konuşacağız, arkadaş... Beşiktaş’ın kadrosu malum, bu oyuncularla sezonu tamamlanacak. Valla, Sergen Yalçın geldi, o ilk yarıdaki Kartal’ı uzun zamandır, böylesi ‘iştahlı’ izlemedim desem abartmış olmam. Arkadaş, o baskı, o pres, o takım savunması, yardımlaşma, pas trafiğini, oyun kontrolünü gördünüz mü?
Elbette Sergen hocanın elinde sihirli değnek yok, ama taraftar ve camianın müthiş bir desteği var. Özgüven ve moral-motivasyonun dibe vurduğu Kartal’ı ayağa kaldırmak, yarışın içine tekrar itmek zorlukların en büyüğüdür kuşkusuz. Belli ki Sergen hoca Ümraniye’de o kısacık çalışmada öncelikle oyunculara moral şırınga etmiş, bunu dün gözlemledik. Artı, oyun şablonunda değişikliğe gitmiş. Karşılaşmaya 4-1-4-1 sistemiyle başlayan Sergen hoca, Burak Yılmaz’ın golüne, Skoda’nın yanıt vermesi üzerine, takımı üçlü savunmaya döndürdü. Skoda’nın attığı gole bakar mısınız Allah aşkına? Top Ruiz’in kafasından sekiyor, Vida geç kalıyor, Karius