Elbette Devler Lig’in de yer almak her takımın hayalidir.
Öyle bir vitrin ki, hem büyük paralar kazanıyorsunuz, hem de pazar yaratıyorsunuz, artı reklamınız oluyor.
Gördük ki, Beşiktaş daha yolun başında o anlamlı kulvara veda etti, Kartal gözünü UEFA Avrupa Ligi’ne çevirdi. Valla, Kartal’ın PAOK’a çok basit goller yiyerek elenmesi fiyaskodur, kimse alınmasın!
Haaa rakip öyle aman-aman güçlü bir ekip olur da, elenirsin eyvallah...
Aynı kanattan, aynı üç gol yeniyorsa, bunun ne savunması vardır, ne de mazereti!
Sergen Yalçın, “Maalesef kadro derinliğimiz yok, eksiğimiz-gediğimiz çok” diyor, haklı...
Şartlar ne olursa olsun, senin kalitende-kalibrende olmayan bir takıma elenmenin asla mazereti olamaz. Böyle üç basit gol yiyorsanız, suçu kendinizde arayacaksınız, dersler çıkaracaksınız, dersler!
Kartal’da görünen bir gerçek var ki, bazı giden oyuncuların yeri boş duruyor, boş!
Dolar mı, valla limit ve de ekonomik sıkıntı nedeniyle zor gibi gözüküyor.
Uyum sıkıntısı
N’Sakala, Welinton ve Mensah, Kartal’ın yeni fotoğrafları... Elbette uyum süreçleri var, nitekim Vida’nın partneri Welinton buna en sıcak örnektir, PAOK karşısında öyle basit hatalar yaptı ki, adına yakıştırmadım! Elbette her yeni gelen, adı ne olursa, olsun ‘uyum’ sıkıntısı yaşar, bunu bilir, bunu söyleriz.
Valla bu elenişini kalkıp, bir-iki kişiye fatura etmek, bu oyunun kuralına aykırıdır. Kolektif oyunsa ki öyle, hücuma çıkarken top kaybediyorsanız, geriye dönemiyorsanız yakınmaya hakkınız yoktur, öyle yan yollara sapmayın! PAOK karşısında goller de böyle geldi. Faturanın tamamını Lens’e çıkarmak, bu oyunun kurallarına aykırıdır. Tamam, Lens oranın adamı değil biliyoruz, peki nerede stoperler, nerede orta alandakiler? Bu negatif fotoğrafa, sahaya sürülen yanlış kadro tercihi, teknik-taktik artı, en önemlisi fizik-kondisyonu eksikliğini de eklemek de yarar var!
Bravo Ersin’e
Kartal’ın Devler Ligi hayali kuş misali uçup gitti, bu önemli kaybına karşın bir fotoğraf kazandı.
Kaleci Ersin Destanoğlu, düşünün daha 19 yaşında,buna karşın o direkler arasında müthiş işler yapıyor, gelecek adına umut dağıtıyor, aman nazar değmesin.
VAR niye yok?
Bu maçta VAR uygulaması yokmuş! Niye arkadaş, niye? Birçok kulvarda VAR uygulanıyor, PAOK-Beşiktaş maçında yok... Hadi oradan! Beşiktaş’ın buz gibi penaltısı İtalyan hakeme takıldı! Üstelik gözünün önünde, yardımcı hakemde o pozisyona çok yakın, ama veren yok... Ortada bir uygulama varsa, öyle keyfe keder, “Bu kulvarda yok” diyemezsiniz. Çünkü ortada büyük bir hedef var arkadaş. VAR her maçta olmalıdır, bu gerçeği PAOK maçında gördük, eyyyy UEFA!
Limiti pas geçmeyin
TFF’nin istediği ‘ıslak’ imza olayı ile ilgili Milliyet’te bir kulis haberi yazmıştım. Galatasaray ile Trabzonspor’un ıslak imzaya karşı olduklarını yazmıştım. Eee ne de olsa adamların tuzu kuru ya!
Peki, geri kalan 19 kulüp ne olacak? İki kulüp ‘istemiyor’ diye onların isyanına kulak verilmeyecek mi?
Dememiz o ki, ıslak imza olayında çoğunluktalar, TFF Yönetimi’nin buna sessiz kalması pek de akılcı bir yol olmasa gerek! Yani TFF buna mutlaka bir çözüm bulması gerekir, artı şarttır. Aksi taktirde ortada haksız bir rekabet oluşur -ki öyle- limit sıkıntısı olmayanlar istediklerini transfer edip, kadrolarını güçlendirir.
Ya limite takılanlar?
Elleri-kolları bağlı!
TFF’den adalet bekleniyor, adalet!
Limiti pas geçmeyin, buzdolabından çıkarın eyyy TFF!
Yağlı kapıyı bırakmaz!
Efendim, Beşiktaş Yönetimi tüm handikaplarına karşın dış transferde fena işler yapmıyor. N’Sakala, Welinton ve Mensah bilinen oyuncular... Kartal’a katkıları olacağı kesin ancak uyum süreçleri var.
Yeni sezon için geri sayım başlarken Kartal’ın en büyük sıkıntısı forvette yatıyor. Yönetimin elinin altında isimler var, ama göndermeden alamıyor. Şu limit meselesi yani! Vida ve Adem Ljajic’in aldıkları ücret asla keseye uygun değil! Özellikle Vida... Adamın alıcısı olsa, hemen verecekler, yok ki! Yılda 3.5 milyon euro... Adamın elinde geçmişte yapılan kapı gibi sözleşmesi var, artı böyle yağlı kapıyı da şu pandemi ortamında hiç bir yerde bulamaz.
Tatlı bakalım ne kadar dayanacak?
İnsanların bir duruşu vardır; ya siyahtır, ya da beyazdır. Yalana-dolana sığınmaz, doğru bildiklerinden asla ödün vermez, yan yollara sapmaz, herkesin nabzına göre şerbet dağıtmaz!
MHK başkanlığından istifa eden Zekeriya Alp benim penceremden böyle bir fotoğraftır.
İstifasının temeli gerçi herkesçe biliniyor. Ekibindeki bazı isimlerin değiştirilmesi konusunda gelen baskı!
Alp ne yaptı?
Arkadaşlarını satmadı, bastı istifayı, çekip gitti, köşesine çekildi.
Eee tanıdığım Zekeriya Alp’e de bu yakışırdı. Onu yaptı, alkışlayalım, yerme yerine hakkını verelim.
Ne dersiniz, Alp karşıtları!
Değişmez kural!
Neymiş TFF’ye bazı kulüplerden gelen baskıymış efendim!
Bizim ülkemizde işler böyledir, başarısızlığı kendilerinde aramazlar, çıkarlar başka yerlere fatura ederler!
Hedef malum MHK!
Orası olmadı bu kez TFF!
Yıllardır böyle... Böyle geldi, böyle gidecek!
Bildiğim bir doğru var, o koltuğa kim oturursa otursun her zaman hedeftedir. Değişmez kural!
Eyyy uzaktan ahkam kesenler, eyyy Zekeriya Alp ve yönetimini yerden yere vuranlar, bakalım bu kez hedef tahtanıza kimi oturtacaksınız, merak ediyorum?
Alp’in istifasından sonra MHK koltuğu için papatya falları açıldı, sürekli.
Ancaak taaa başından bu yana Serdar Tatlı’nın olacağını biliyordum.
Tatlı’nın kişiliğine kimse laf edemez, düzgün ve dürüst bir insan. Faal hakemliğinde de otoriter bir tarzı vardı, beğendiğim bir isimdi.
Zekeriya Alp, MHK başkanlığında yanılmıyorsam, dört yıl kaldı.
Bakalım Serdar Tatlı, bu baskılara, bu eleştirilere ne kadar dayanacak, ben de merak ediyorum doğrusu!
Bu zorlu ve de dikenli yolda (!) Tatlı ve arkadaşlarına başarı ve sabırlar diliyorum.
GÜZEL SÖZLER
Dostlarım, çay olsun, demli olmasa da olur. Siz olun, çay olmasa da olur.
NAZIM HİKMET