Yazar Paulo Coelho’nun çok güzel bir sözü var: “Başkalarına evet derken kendinize ‘Hayır’ demediğinizden emin olun.” Coelho’nun çok net bir şekilde tespit ettiği gibi, başkalarını memnun etmeye çalışırken kendisini ihmal eden o kadar çok insanla karşılaşıyorum ki. Bu insanlar bana başvururken, “Artık hiçbir şeyden zevk almıyorum, mutsuzum, hayatın bir anlamı yokmuş gibi hissediyorum, sanki boşa yaşıyormuşum” gibi şikâyetlerle geliyorlar. Diğer insanları memnun etmeye çalışan ve kendisine rağmen “Hayır” diyemeyen insanlar, bir süre sonra adına “merhamet yorgunluğu” dediğimiz şeyi yaşarlar. O kadar çok merhamet göstermişsindir ki kendin için bir şeyler yapacak enerjin ve motivasyonun kalmamıştır.
Elinde halletmesi gereken bir sürü iş varken, başkalarının işini halletmeye çalışan, çok yorgun olduğu zamanlarda bile yardım taleplerini geri çevirmeyen, kendi parası olmadığı halde borç isteyen birine borç alarak borç veren çok fazla insan tanıyorum. Elbette diğer insanlara yardımcı olmak önemli, ama bunu kişinin kendisini ihmal ederek yapması hem kişiye zarar verir hem de ortaya konulan çabanın değersiz algılanmasına sebep olur. İnsanlara sınır koyamayan, her zaman “Evet” diyen birisinin ortaya koyduğu emekler kolay ve önemsiz algılanır.
‘Elime mi yapışacak’
Uzun zamandır insanları reddetmekten çekinen birisi için ilk başta “Hayır” diyebilmek kolay değildir. Hayır demekten korkmanın altında, kaba birisi gibi görünmekten kaçınma, öfke tepkilerinden, sevilmemekten ve dışlanmaktan korkma gibi sebepler olabilir. Bu sebeple bu becerimizi adım adım geliştirmemiz gerekiyor. İlk olarak durum tespiti yapmak gerekiyor, hangi durumlarda hayır demek, hangi durumlarda yardımsever olmak gerekir? Hayır diyemeyen insanların birçoğu verdikleri tavizleri bilerek yaptıklarını zanneder. Onlara sorsak, “Ne var canım, elime mi yapışacak!” derler. Ancak “Evet” dediğimiz bir durumun arkasından kendimizi sıkıntılı, huzursuz ve hatta öfkeli hissediyorsak muhtemelen hayır dememiz gereken bir durumda evet demişizdir.
Bizden bir şeyler isteyen insanlara, “Hayır” dediğimizde onların kişiliğine değil taleplerine “Hayır” dediğimizi vurgulamamız öfke yada kırgınlık gibi tepkileri azaltacaktır. Yorgun olduğum bir akşam beni çay içmeye çağıran bir arkadaşıma, “Seninle vakit geçirmek eminim çok güzel olacaktır ama bu akşam çok yorgunum, başka bir zaman neden olmasın” gibi cevap vermem örnek gösterilebilir.
Yanıt vermeyi ertele
Hayatın her koşulu için tekrar tekrar düşünüp yeni kararlar vermek yerine kendimize prensipler oluşturmamız “Hayır” demeyi kolaylaştırır. Elimde kendi işim varken benden yardım isteyene, maalesef kendi işim bitmeden yardım edemem, sıklıkla borç isteyen birisine maalesef bu konuda bir kere sorun yaşadım artık borç vermeme kararı aldım, durmadan benimle görüşmek isteyen birisine, akşamları kendime/aileme zaman ayırıyorum, işle ilgili konularda, mesai dışında işle ilgilenmiyorum demek işlevsel olabilir. Karşı tarafa verilen, bu durum seninle ilgili değil benim prensiplerim böyle demek karşı tarafın durumu kabullenmesini kolaylaştıracaktır. Israrlı taleplere o anda “Evet” demek zorunda gibi hissediyorsanız, cevap vermeyi ertelemek işe yarayabilir. Bizim hayır diyemediğimizi bilen insanlar bazen durumumuzu istismar edebilirler ve fazlaca ısrarcı olabilirler. Bu durumda, sana sonra cevap vereceğim gibi bir cevapla birazcık zaman kazanırsak, sonrasında kendimiz için en doğru olan cevabı vermemiz daha kolay olacaktır.
Son olarak şunu söylemek isterim, kendisi olmak isteyen her insan ona tepki gösteren insanlarla karşılaşacaktır. Herkesi memnun etmeye çalışmaktansa, kendimiz olma cesaretini ortaya koymamız gerekir. Unutma, melek olsan kanat sesinden rahatsız olurlar.
Kendine iyi davran, görüşmek üzere…