Baharatların tazeliği açısından ve nemli ortamlarda küflenmesinden dolayı uygun koşullarda saklanması önemlidir. Baharatlar, tüketilecek miktarlarda alınmalı, uzun süreli kullanımlarda cam kaplarda, ağzı kapalı şekilde, karanlık ve serin ortamlarda saklanmalıdır.
İşte öneriler;
• Hava almayacak şekilde kapanabilen özel kaplarda saklanması önemli.
• Cam kavanoz yerine seramik gibi, ışığı geçirmeyen malzemelerden hazırlanmış kavanozları tercih etmek daha sağlıklı.
• Buzdolabı, fırın, ocak yanı gibi ısı değişkenliği olan yerler baharatlar için iyi değil. Bu alanlardan uzak tutulmalı.
• Baharatlar, yemek buharından etkilenmemeli. Baharatı yemeğe eklerken, bulunduğu kapı tencereye yaklaştırmak yerine içinden kaşıkla kullanacağımız kadar almak gerekir.
• Biberiye, kekik, nane gibi baharatları taze değerlendirmek için yağ küplerine dizerek, üzerlerini zeytinyağı ile doldurup buzlukta saklamak yeterli.
• Baharatlarınız kısa sürede bozuluyorsa, muhtemelen ortamda sıcaklık değişimi sorunu vardır. Bu durumda alınacak en etkili yöntem, baharatları buzdolabına kaldırmaktır. Pulbiber,
Bir yiyeceği tükettikten sonra sindirim sürecinde kaslar kasılma ve gevşeme hareketi yaparken biryandan da sindirime yardımcı bir takım enzimler salgılanmaya başlar. Besinlerin sindirimi sırasında kullanılan enerji ısı olarak ortaya çıkar ve böylelikle metabolizma hızı artar. Vücudun sindirim sürecinde en çok kalori yaktığı besin bileşeni proteindir. Örneğin; et, tavuk ve balık tükettiğinizde aldığınız enerjinin %30’u hiçbir çaba sarf etmenize gerek kalmadan kullanılır. Fakat metabolizma hızını arttırmak veya daha fazla enerji yakmak adına sürekli protein kaynaklarını tüketiyor olmak da sağlıklı beslenme ritmi açısından fazlaca doymuş yağ içerdiğinden doğru bir davranış şekli olmaz. Peki günlük beslenmenize ekleyerek daha fazla kalori yakmanıza destek olacak besinler nelerdir? Dilerseniz birlikte göz gezdirelim.
Yulaf: Yüksek lif içeren bir karbonhidrattır. Sindirim sürecinde yulaftan gelen enerjinin yaklaşık %15’i kullanılır. Sabah kahvaltıda, salataların üzerinde, çorbalarda un yerine tercih ederek enerji yakımına destek olabilirsiniz.
Hindistan cevizi yağı: İçeriğinde bulunan orta zincirli yağ asitleri sindirim esnasında ortaya çıkan ısı, enerji metabolizmasını arttırarak yağ
Yumurta: En kaliteli protein kaynaklarından biri olan yumurta aynı zamanda saç sağlığının en büyük destekçilerinden olan biotinin de en iyi kaynağıdır. Aynı zamanda saçın alt yapısını oluşturan keratinden de oldukça zengin bir kaynaktır. Bu nedenle özellikle saç dökülmesi problemi yaşadığınız dönemlerde her gün haşlanmış, çırpılmış veya omlet olarak mutlaka tüketmelisiniz.
Badem: E vitamini, biotin ve sağlıklı yağ asitlerinden oldukça zengin olduğunda saçlı deriyi beslerken kırılgan saçlara neden olan kuruluğu gidermeye yardımcı olur.
Avokado: Saçın kökündeki hücreler çok aktiftir ve her zaman yüksek enerjiye ihtiyaçları vardır. Özellikle B5 vitamininin eksikliğinden saç kök hücreleri çok hızlı bir şekilde etkilenir. Avokado B5 vitamininden oldukça zengin olup saçların güçlenmesine yardımcı olur. Fakat yağ oranı yüksek bir meyve olduğu unutulmamalı salatalarda ya da kahvaltıda tüketilen avokado ½ adet üstüne çıkmamalıdır.
Yoğurt: Saç dökülmesi sindirim sisteminizin besinleri etkin olarak kullanamadığının işareti olabilir. Bu nedenle probiyotiklerden zengin; kefir, yoğurt, ayran gibi besinsel kaynaklara günde 2 su bardağı kadar yer verirken günde 2 kez 1-2 kapsül
1- Protein kaynaklarını kullanmayı ihmal etmeyin: Yumurta, balık kırmızı et, mercimek, nohut, kurubaklagil gibi kaynaklar B6 vitamininden zengin olup yoğun ağrılı bir adet dönemiyle baş etmeniz konusunda size yardımcı olacaktır. Fakat bu tip protein kaynaklarını tüketmekten kaçınıyor veya sindirim problemi yaşıyorsanız; ıspanak, kırmızı biber, kırmızı pancar, fındık gibi besinsel kaynakları beslenmenize ilave edin.
2- Mayıs papatyası çayını tercih edin: Rahimdeki spazmın hafifletilmesi adına adet dönemi boyunca günde 3-4 fincan ve birkaç adet dönemi boyunca tekrar edildiğinde ağrının yoğun bir şekilde ortaya çıkmasını engellemeye yardımcı olacaktır.
3- Kırmızı yonca çayını ihmal etmeyin: Bitkisel östrojen özelliğine sahiptir ve vücuttaki östrojenik algılayıcı hücrelere bağlanarak adet döneminde salgılanan östrojen hormonunun bağlanmasını kısmen engeller ve ağrının azaltılmasına yardımcı olur. Bu nedenle adet dönemlerinde her gün 2 fincan kadar tercih edilmelidir
4- Zencefil kullanın: Uluslararası birçok çalışmada zencefilin ağrı kesici nitelikte olduğu vurgulanırken, 18 yaş üzeri 108 kız üzerinde yürütülen bir çalışmada kurutulmuş zencefil kökü adet döneminden önceki 2 günden
Hayat boyu hep şikayetçi olduğunuz ya da yoğun kilo kayıplarının ardından artık son dönemece girdiğinizde yakanıza yapışan o 3 kilo vardır ya işte o noktada yapacağınız bazı hamleler kilo kaybı sürecinizi yeniden başlatabilir veya hızlandırabilir.
1) Yağı hayatınızdan çıkarmayın:İçerdiği enerji nedeniyle çoğu zaman korkulu rüya haline gelen ve kalori kısıtlı programların kabusu olan yağ grubu aslında içerdiği sağlıklı yağ asitleri ile birlikte özellikle bölgesel yağlanma problemi olan kişilerde fayda gösterirken yağdan zengin balık, ceviz gibi kaynakların içeriğindeki omega 3 yağ asitleri karın bölgesindeki yağlanmaya yardımcı olacak niteliğe sahip. Zeytin, avokado, fındık, badem gibi sağlıklı yağ kaynakları ise dozunda kullanıldığında erken doygunluk sağlandığından kilo kaybı sürecine destek verecektir.
2) Günlük tutun:Sabah saatlerinden itibaren birçok noktada fark etmeden aldığımız yoğun kalori miktarları ve içeriklerle karşılaşabiliyoruz. Arkadaşımızdan rastgele aldığımız küçük bir parça çikolata, günde 2 fincan içtiğimiz kremalı kahve veya eklediğimiz süt tozu gözden kaçan detaylar gibi görünse de yazarak ilerlediğimizde hem otokontrol sağlama noktasında hem de
1) Acı kırmızı pul biberi sıklıkla kullanmaya çalışın. Eğer bir mide rahatsızlığınız yoksa acı kırmızı pul biberin içerisinde bulunan kapsaisin metabolizmanıza hız kazandırmaya yardımcı olur. Öğünle birlikte tüketilen 3 gr (1 çay kaşığından biraz fazla) acı biber sosunun takip eden birkaç saat içinde metabolizma hızını %25’lere kadar arttırabildiği yapılan araştırmalarda ortaya konulmuştur. Fakat mide yaralanmalarını engellemek adına çok yoğun kullanımdan kaçınılmalıdır.
2) Günlük beslenmenizde hindistan cevizi yağına yer açın. Sabah saatlerinde tüketilen 1 tatlı kaşığı hindistan cevizi yağı metabolizmanın ortalama 120 kalori daha hızlı çalışmasına destek olur ve metabolizma hızı ortalama %5 oranında artar. Fakat doymuş yağ asitleri içerdiği ve kalori değerinin de yüksek olduğu unutulmadan günlük 1 tatlı kaşığı ölçüsünü geçmemekte fayda var.
3) Spor öncesi 1 fincan türk kahvesi için. Türk kahvesi pişirme tekniği ile diğer kahvelerden farklı olarak antioksidan kapasitesi oldukça yüksek bir kahvedir. Japonya'da yapılan son araştırmalara göre egzersiz öncesi en az 5 gr kahve tüketen insanlarda hiç tüketmeyenlere göre kan dolaşımında %30 artış sağlanmıştır. Artan döngü ile birlikte
Kış aylarının gelmesiyle ve akşam saatlerinin uzamasıyla birlikte iştahınızı yönetmekte zorlanıyor olabilirsiniz. Özellikle yemekten kalkar kalkmaz ve gece yatmadan önce tatlı yeme ihtiyacı hissediyorsanız ve bu davranış sürekli devam ediyorsa altında yatan sebepleri doğru değerlendirmek gerekecektir. İşte size tatlı isteğine neden olabilecek faktörler;
1) Uyku yetersizliği: Hücrelerin onarılması için ortalama saat 00:00 itibariyle melatonin dediğimiz hormon salgısı artar. Karanlık bir ortamda ve uyku süresinde aktif olan bu hormon hücrelerin yeniden yapılanmasına yardımcı olur. Uyku süresinin kısalması yorgunluk ve halsizlik hissini beraberinde getireceğinden kişi daha fazla seratonin salgısı için tatlı ve şeker içeriği yüksek gıdalara ilgi duyabilir.
California San Francisco Üniversitesi araştırmacılarının Sleep Health dergisinin aralık sayısında yer alan bir makaleye göre 5 saatten az uyku, kafeinli ve şekerli içecek tüketimiyle ilişkili bulunuyor. Yine aynı çalışma uykusuz kişilerde günlük enerji alımının 385 kalori daha yüksek olduğu sonucuna varılıyor.
2) Magnezyum Eksikliği: İnsülin, şekerin hücre içine taşınmasından sorumlu bir hormondur ve pankreastan salgılanır.
Domates salata ve yemeklerde kullandığımız en lezzet verici besinlerden birtanesi. Tek bir döllenmiş tohumdan gelişmesi nedeniyle meyve olarak değerlendirmek mümkün fakat çoğumuz sebze olarak biliyor.
Domatesi sebze olarak görmemezin ana nedeni ise sanırım tatlı olmaması. A ve C vitaminiyle birlikte folik asit, potasyum ve likopenden de oldukça zengin bir kaynak. Fakat bütün bir domatestense parçalanması veya pişirilmesi ile içeriğindeki likopen miktarı artıyor. Hele bir de yağ ilave edildiğinde çözünürlüğü artarak vücuda daha yararlı bir hal alıyor. Kendi antioksidan gücü yanında ise vücutta C ve E vitamini gibi antioksidan vitaminlere de yardımcı olarak etkisi arttırmaya destek oluyor.
Hergün, geçen her dakika giderek yaşlanıyor ve yoruluyoruz. Peki ana sebep nedir? Bizi yaşlandıran ve ömrümüzü kısaltan asıl nokta serbest radikaller. Yapılan çalışmalar serbest radikallere karşı koyabilecek en önemli güçlerden birinin antioksidanlar olduğunu savunuyor. Serbest radikaller, düzensiz, kararsız, yıkıcı, saldırgan ve paslandırıcı moleküller. Vücuda çeşitli yollardan her gün zarar verirken yaşlanma sürecini hızlandırıyorlar. Alkol, sigara, kullanılan ilaçlar, ateşte pişmiş gıdalar,