Geleceği Kazanmak İçin Bugün Cesur Adımlar Atılmalı
Böyle zor dönemlerde yapıcı olmak zor, yıkıcı olmak kolaydır. Ali Koç yönetiminin değişim sürecine inananlar moral bozmamalı. Fenerbahçe bu maçı kaybedebilir, şampiyonluğu kaybedebilir ama geleceği mutlaka kazanacaktır.
Fenerbahçe taraftarı gerçekçi olmalı, bu sene feda senesi. Yani şampiyonluk zor. Çünkü kadro hala Ali Koç- Cocu kadrosu değil. Cocu bunu son röportajında zaten üstü kapalı PSV üzerinden örnek vererek söylemeye çalıştı. Fenerbahçe taraftarı değişim istiyorsa sabretmeli.
Bu demek değildir ki yönetim eli kolu bağlı bu düşüşü izlesin. Fenerbahçe yönetimi acilen Cocu ile toplanmalı ve radikal bazı kararlar almalıdır. Örneğin Volkan, Hasan Ali, Dirar, Roman ve Isla ile yollar kesin olarak ayrılmalıdır. Bunları takasta kullanmak gerekiyor. Hatta Alper ve Şener.. Bunları da satmak veya takasta kullanmak gerek. Transfer için çember daraldı. Acil ve radikal adımlar atılmalı. Bu isimler forma giydikçe, Fenerbahçe sahada reaksiyon veremez.
Fenerbahçe Yönetimi Akıllı Transferler Yapmalı
Eğer 4-3-3 te israr edilecekse, yeni bir kaleci, sağ ve sol bek, bir stoper (sadece Reyes yeterli değil) ve bir hücuma dönük
"Aynı şeyleri yaparak her seferinde farklı sonuç beklemek ahmaklıktır" demişti Einstein. Değişmek isteyen farklı şeyler yapmalı.
Ali Koç, yönetim, Comolli ve Cocu bu gerçeğin farkındalar. Cocu'nun Milliyet'ten Celal Umut Eren'e verdiği ve kafasındaki tüm planları açıkladığı röportajı bence taraftar ve Fenerbahçe'li futbol yorumcuları için zorunlu bir okuma olmalıdır.
Cocu bu röportajda Fenerbahçe'nin mevcut seviyesini, gelecekteki planları, değişimi, karşılaşılacak zorlukları anlatıyor. Ali Koç ile başlayan değişimin sahaya yansıyan kısmında neler yapacaklarını anlatıyor. Burada tekrarlamak niyetinde değilim, ancak mutlaka okuyun. Türkiye'deki ilk röportajı olması açısından da önemli bence. (*)
Cocu net olarak değişime vurgu yaptı. Röportajında beş kritik mesajı var:
1- Altyapıdan kendi kaynaklarını çıkartan, gençlere yatırım yapan, tecrübeli ve iyi futbolcular ile gençleri harmanlayan bir yapı oluşturacağız.
2- Bu sene şampiyonluk gelmeyebilir, ancak bir sonraki seneden itibaren şampiyonluk beklenebilir (PSV üzerinden üstü kapalı mesaj veriyor).
3- Şu an Şampiyonlar Ligi seviyesinde değiliz, buraya çıkmak zaman alacak, sabır lazım.
4- Öncelik Avrupa değil, b
Fenerbahçe'nin iki Benfica maçı, Bursaspor maçı ve Dün akşamki Evkur Yeni Malatyaspor maçlarını izledik, analiz ettik.
Ortaya çıkan 3 önemli arıza var.
Birincisi Fenerbahçe rakip sahaya yerleşip baskı kuramıyor. Bilinçli set hücumu yapamıyor. Topu rakip sahada akıllı bir şekilde tutamıyor. Çünkü rakiplere önde basamıyor, takım boyu çok uzun ve birkaç pas üst üste yapamıyor. Sonra sık top kaybediyor ve topun peşinde koşmak zorunda kalıyor.
Sebep?
En önemli sebep stoperler ve bekler güven vermediği için savunma ileri çıkamıyor. Geride kuruluyor. Bu da rakipten dönen topların toplanmasını önlüyor. İkinci sebep fiziksel güçsüzlük. Fenerbahçe rakiplere saha içinde birkaç bölüm hariç asla baskı kuramıyor. Üçüncü ise orta sahada Mehmet Topal- Josef yeteneksizliği. Fenerbahçe rakiplerin preslerini akıllı paslar ve hızlı hücum opsiyonları ile kıramıyor. Peki bu ikiliyi tüm hocalar neden oynatıyor derseniz, son 3 sezondur Fenerbahçe'nin kapasitesi düşük, sık hata yapan ve güven vermeyen bir defans dörtlüsü var. Hocalar bu ikisini emniyet açısından oynatmaya mecbur kalıyor. Yoksa keramet bazılarının sandığı gibi Mehmet- Josef ikilisinde değil! Ne verimli pas yapabiliyor, ne de
Seyit Mehmet Özkan
Kimilerine göre çılgın bir spor adamı. Kimilerine göre ise Türk futbolunun kurtuluşunun, hatta yükselişinin öncüsü.
Bana göre ise bir futbol adamından ötesi, bir yönetim ve strateji dehası. Neden mi? Anlatayım.
Geçtiğimiz hafta Altınordu Futbol Kulübünü ziyaret ettim. Kulübün tarihi, tesisleri, ilkeleri, hedefleri, futbolcu yetiştirme modeli, antrenman sistemi, gelir modelleri ve diğer pek çok konu ile ilgili kulübün İcra Kurulu üyesi ve kulüp iletişim sorumlusu sevgili Ali Ergöçmez'den bilgi aldık. Kulübün vizyonu, planları ve geleceğe yönelik yatırımları hakkında da bilgilenmiş olduk.
Tüm bu gelecek hayalleri çerçevesinde şekillenen vizyon ve planların mimarı Türk Futbolu için büyük bir şans olan Seyit Mehmet Özkan. Daha küçük yaşlarda aşık olduğu futboldan, aile baskıları nedeniyle uzak kalmış ve aktif olarak oynayamamış ancak kendisine daha küçük bir çocukken büyük bir hedef koymuş; "ben bu ülkede çocukların özgürce ve baskıdan uzak top oynamasını sağlayacağım. Onlara keyif alacakları şekilde top oynatacağım".
Büyümüş, çok önemli okullardan mezun olmuş, aldığı eğitim, babasından kazandığı beceriler ve iş disiplini, geliştirdiği yetenekler ve
Fenerbahçe 90 dakika çok iyi takım savunması yaptığı maçta tam da oynaması gerektiği gibi oynadı ve yenilen golü saymazsak, takım savunmasında ciddi pozisyon ve kademe hataları yapmadan tur şansını ikinci maça taşımayı başardı.
Fenerbahçe özellikle ilk yarı taktik ve oyun disiplini açısından harika bir ilk yarı geçirdi. Rakip ile kora kor bir fizik mücadele içinde sahanın her yerinde top için mücadele etti. Valbuena ve Giuliano'nun hücum geçişlerinde yaptığı kritik top kayıplarına ve pas hatalarına rağmen geriye koşmayı, topu doğru yerde karşılamayı başardı.
İkinci yarıda fiziksel düşüş ile birlikte, rakip tam anlamıyla baskı kurdu. Ancak bu sefer de ceza yayı etrafında ve içinde iyi bir yerleşim içinde olan Fenerbahçe savunması çok iyi işler yaptı. Rakibin bunaltıcı sağlı, sollu, ortadan ataklarını iyi alan ve adam paylaşımı ile karşıladılar. Fenerbahçe geri dörtlüsü ve Eljif- Mehmet Topal ikilisi gerçekten iyi savaştılar. Öte yandan ikinci yarıda Valbuena, Dirar, Giuliano ve Alper oyundan düşüp geriye yardımda aksayınca, orta saha tamamen Benfica kontrolüne geçti ve yoğun baskı dakikaları içinde Cervi'nin kişisel becerisi ile attığı gol moralleri bozdu.
Benfica
Akhisarspor'un geçen sezon finale kadar çıkıp, Fenerbahçe'yi geçerek kupayı kazanması, bu sene de Galatasaray'ı penaltılar ile yenip, Süper Kupa'yı müzesine götürmesi tesadüf gibi gözüküyor değil mi? İki finalde, iki büyük takımı geçmek. Aslında değil. Hatta son derece beklenen bir başarı. Neden mi?
İSTİKRAR
Hayır başlığa bakıp yanlış anlaşılmasın, teknik direktör istikrarı olan bir kulüp değil Akhisarspor. 2012'de çıktıkları Süper Ligde, 7 teknik adam ile çalıştılar. Sırayla Hamza Hamzaoğlu, Mustafa Reşit Akçay, Roberto Carlos, Cihat Arslan, Tolunay Kafkas, Okan Buruk ve Saffet Susic teknik direktörlük yaptı. Bazıları sezonu dahi tamamlayamadı.
Ama işin ilginç tarafı burada net bir istikrarsızlık içinden çıkan net bir istikrar var.
Birincisi, teknik direktör kim olursa olsun, Akhisarspor aynı oyun felsefesi ile sahaya çıktı. Aynı sistem ve felsefeyi sahaya yansıttı. Hamza hoca ile başlayan kontraatak takımı geleneği, bazı istisnalar ile bozulmadı. R.Carlos ve Tolunay Kafkas'ta bazen sistem değişikliği niyetleri olduysa da, genelde aynı futbolu oynadı Akhisar. Bu hocalar ile toplam 204 maçta 68 galibiyet alınırken, bu 204 maçın en az 190'ında Akhisar aynı şablon,
AZİZ YILDIRIM
Bu yazıyı yazmadan önce aslında Aziz Yıldırım'ın Ali Koç' a cevapları ile ilgili yazacaktım. Hani açıklanan borç rakamlarının olduğundan fazla gösterildiğini, kendisinin yıpratıldığını, haksızlık edildiğini ileri sürdüğü yazısı. Sonra baktım, Serdar Ali Çelikler bu konuda yazmış. Üstüne yazacak bir şey olduğunu düşünmediğim için yazmaktan vazgeçtim.
Aslında arada bir yerlere Fenerbahçe'nin 20 senede yaptığı onlarca astronomik ve fiyasko transferi de ekleseymiş, zararı daha net bir şekilde açıklarmış. Örneğin sakat alınmış olan Robin van Persie'nin kulübe toplam maliyeti 21 milyon Euro oldu. Peki size şu isimleri de hatırlatsam: Guiza, Krasic, Preko, Zafer Biryol, Maldonado, Gökhan Ünal, Mehmet Topuz, Cristian Baroni, Dia, Serdar Kesimal, Emenike, Diego, Josico, Özer, Ali Bilgin, Stevic, Beschastnykh, Gökhan Emreciksin, Fabiano, Petkov, İlhan Parlak, Yasin Çakmak, Bienvenu,
Transfer bedellerine ek olarak, aldıkları astronomik ücretleri de düşünün. Hatta aralarında çeşitli sebeplerle oynamadan, yıllarca bu ücretleri alanlar da oldu. Unuttuklarım varsa da kusura bakmayın. Daha da bir şey yazmaya gerek görmüyorum. Bu konuyu burada kapatıyorum.
Şimdi güzel
HINCAL ULUÇ'A GÖRE GALATASARAY UMUT VERMİYOR
Galatasaraylılar takımlarının yeni sezona hazır olup olmadığını merak ediyor. Hıncal Uluç'a göre hazır değil. Hatta kendi sözleri ile "umut vermiyor". Hıncal Uluç son yazısında Galatasaray camiasını ve Fatih Terimi uyarmış oldu. Galatasaray'da işlerin iyi gitmediğini ve bunun baş sorumlusunun Terim olduğunu öne sürdü.
Uyarıları arasında transferin yetersiz olması, kampın yüksek maliyeti, Yasin ve Tolga'nın kaybedilmesi, Terim'in oyuncu kayırması sonucu takım için huzurun bozulması, kadro içi alternatifleri görmemesi, yenilikler denemek istememesi, takımı iyi oynatamaması, takımın duran top kullanamaması, Tugay'ın altyapı koordinatörlüğünden alınmış olması gibi hususlar var. Ayrıca geçen sene rakiplerin yetersiz olmasından ötürü şampiyon olunduğu iddiasında.Bunların detayları Hıncal Uluç'un yazısında mevcut.
Galatasaray'ı hazırlık maçlarında yakından izlemiş biri olarak, durumun Hıncal Uluç'un ileri sürdüğü kadar kötü olduğuna inanmıyorum. Yani Galatasaray kesinlikle sayın Hıncal Uluç'un ileri sürdüğü gibi umutsuz bir tablo değil.
GALATASARAY'I NASIL BULDUM?
Öncelikle Galatasaray'ın geçen sezonki şampiyonluğunu rakiplerin