Bu hafta biraz eğitim kitaplarından bahsetmek istiyorum. En son köpeklere fısıldayan adam olarak bilinen Cesar Millan’ın da Türkçe olarak kitabı yayınlandı. Kendi okuduğum kitaplardan bir kaç öneri vermek istedim. Köpeği olan herkes okumalı.
Kyra Sundance’in yazmış olduğu “Köpeğiniz için 101 beceri” kitabını eğer evde köpeğinizle saklanbaç oynamak ya da sirk köpekleri gibi varil falan çevirmesini istiyorsanız tavsiye ederim. Bu kadar abartmaya gerek yok diyorsanız da, aslında basit komutlardan hiç aklınıza dahi gelmeyecek komutlara kadar resimli ve basit bir şekilde anlatıyor. Biraz da sabırla, köpeğinizle çok iyi vakit geçirebilirsiniz. Terliklerinizi parçalamak yerine her akşam ayağınıza getirse fena mı olur?
Jack ve Wendy Volhard’ın yazmış olduğu “Köpek eğitimi for dummies”... Bu kitapta da en basit anlatım biçimiyle köpek bakımı için size gerekli bilgileri sunuyor. For dummies kitaplarını sevenlere tavsiye edebilirim.
Drç Bruce Folge’un yazdığı “Köpek sahibinin El kitabı” ise yazarın veteriner olmasıyla biraz daha sağlık yönüne ağırlık vermiş bir kitap, köpek cinslerini, davranışlarını, teşhis kontrol listesi ve ilk yardımı gösteriyor. Biraz terimsel fakat bilinmesi
2 hafta önce Barney’le KIF’a katıldığımı ve ne kadar kötü bir organizasyon yaptıklarından bahsetmiştim hatırlarsınız.
Bu yazım üzerine KIF Asbaşkanı Sayın Ümit Özkanal’dan ve yine KIF Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Adnan Üke’den mail aldım. KIF’ı çok acımasız eleştirdiğimle ilgiliydi mailler, genel olarak sitem içeriyorlardı.
KIF’ın altı yıllık bir kuruluş olduğundan ve kendilerinin de canla başla Türkiye’de bazı kalıpları değiştirmek için verdikleri mücadeleleri konuştuk. İstanbul’da ki yarışmalar daha iyi oluyormuş çünkü, yardım eden daha çok kişi varmış. Fakat İzmir’de kimse taşın altına elini koymak istememiş. Bu yüzden ortaya bu kadar kötü bir organizasyon çıkmış.
Konuşmalarımız sonucunda, kendileride organizasyonun kötü olduğunu kabul ettiklerini belirttiler. Ben de onlara bir daha ki İzmir yarışında organizasyon konusunda yardımcı olabileceğimi ilettim ve sanırım diyaloğumuzu tatlıya bağlamış olduk.
Tyra’nın doğum günü
Dün güzel kızımız Tyra’nın doğum günüydü... Kasaptan aldığım 3 kilogram çeken dana kemiğini de yanıma alarak Tyra’ya gittim. Önce bir anlayamadı büyüklüğüne inanamadı, taşımak istedi taşıyamadı olduğu yerde heyecanla kenarından köşesinden
Papy 12 yaşında bir Alexsander (İskender) papağanı olarakta biliniyor.
Sahibesi Sinem Hanım ve eşi, Papy kaybolduğundan beri zor günler geçiriyorlar.
Her yere ilanlarını asmışlar, gazetelere ilanlarını vermişler, internette ulaşabildikleri her siteye ilan açmışlar. Benim de dikkatimi bu şekilde çektiler.
Bizimde bir Oscar‘ımız vardı. Aynı şekilde kaybolmuştu. Birisi evine almış. Kayıp olduğunu bile bile, sırf çocukları seviyor diye bize haber vermemişti. Biz Oscar’ı bulmuştuk, fakat yaşadığı bu travma yüzünden Oscar intihar ediyordu, kendini yoluyordu. Sadece kafasında, gagasıyla yetişemediği yerlerinde tüyleri kalmıştı.
Bir papağanın bu denli ağır geçirdiği psikolojik travmayı görmüş bir kişi olarak, Papy’nin de başına böyle bir şey gelmesinden korkuyorum. Bu yüzden eğer ki onu birisi bulduysa lütfen sahiplerine ulaşsın. Papy’i geri versin. Şu ana kadar yaptığınız masraflarınız karşılanacaktır.
Çünkü Papy 10 yıldır beraber yaşadığı sahiplerini özlüyordur ve Oscar gibi bir travma geçirebilir.
Papy’nin sahibesi Sinem Hanım’ın, Papy ile ilgili bir anısını ve benden rica ettiği açıklamalarla başbaşa bırakıyorum sizi.
Bu kadar kötü organizasyonu, hayatım boyunca katıldığım hiçbir etkinlikte görmedim.
Yarışma sabah 10.00’da başlayacak ve 18.30’a kadar sürecek bir organizasyon olduğu için yanımıza su olsun, yiyecek olsun bir şey almadık. Orada satılır düşüncesiyle, bu kadar saatlik organizasyon düzenlenince....
Biz yarışmayı 2A salonunda diye biliyorduk. KIF’ın resmi web sitesinde yazan açıklama buydu. Güvenliklere sormasak 1A olduğunu öğrenemeyecektik.
Bomboş bir depo... Tek organize edilen şey hakemlerin masasındaki şişe sulardı sanırım. Onun dışında bir düzen olsun, yiyecek, içecek satışı olsun, hele ki ısınma olsun hak getire.
Yarışılacak 2 adet Ring vardı. Bu iki adet Ring’in önüde beyaz tahtalara hangi cins köpeklerin hangi sıralamayla yarışacakları belirlenmişti. Golden Retriever Ring 2’de gözükmekteydi. Yarışma dekontumuzla sıraya girdik. Numara ve yarışma için basılmış olan kitapçığımızı aldık. Kitapçıkta Barney 139 numaralı yarışmacı olarak, Hasan Cansever hakemliğinde vs. diye yazıyordu.
Yine yarışma anında öğrendik ki, Hasan Bey gelememiş. Başka cinslerin hakemliğini yapan Ümit Bey komple Ring 2’ye, Ozan Bey’de komple Ring 1’e hakemlik yapacaktı. İlk başta bana çok
Evet bu pazar yarışma günü... Siz bunu okuyorken biz, Barneyle Fuarda KIF yarışında olacağız.
Salı günü Ersel’in yanına Bobyland’e gittik. Barney’e 4 ayak üstünde durmasını öğretmemiz gerekiyordu. Barneycik gelmiş 3 yaşına şu ana kadar hep ona oturması öğretilmiş... Yanıma gel otur bakalım.
Şimdi yarışma için oturmaması gerekiyor. 4 ayak üstünde durmalı bir de ön ayaklar paralel arkalar hafif ayrık biraz meyilli falan olacak. Peki bu nasıl olacak? Önce Barney’nin 4 ayak üstünde durması sonrada sizin ayaklarını ayarlamanız gerekiyor. Ne mümkün? Ne kadar uğraştıysam da, Barney’e dokunduğum anda şekli şemali bozuyor, pat diyor oturuyor.
Başkasıyla işler yolundayken yanında ben durdum mu bir şımarma bir oluyor Barney’de. Eee tabii bu koşullar altında hakeme yeterli bakma şansı tanıyamıyoruz.
Anlayacağınız Barney henuz 4 ayakta şov pozu çekemiyor. Diyeceksiniz ki sadece 4 ayakta durması mı eksik yani? Hayır değil, bu sadece başlangıçtı... Bir de önden tırıs dedikleri bir yürüyüş varmış ki biz ona geçemedik. Ön ayağı arkadayken çapraz da olan arka ayak önde olacak... Anlatınca zor, aslında köpeklerin doğal olarak yaptıkları bir şey.
Önünde başka köpekler de varken bir
Canan, Fahri, Çomar, Badem, Zeytin, Tarçın, Balkız ve diğerleri
Bu hafta size hayvansever bir çifti tanıştırmak istiyorum, Canan’la Fahri’yi. Birkaç yıl önce Dalyan’a yerleşip, bir meyve bahçesi aldılar. 2009’da ilk olarak Çomar katıldı onlara, bir Akbaş. Minik bir oğlandı geldiğinde. (Şimdi koltukta yan yana otururken yarısı kadar kalıyorum.) Ondan birkaç ay sonra da yine aynı cins Badem geldi. O da dişiydi. İkisi de özel yetiştirme çiftliğinden alındı.
Ama sanmayın ki arkadaşlarım sadece cins köpek seviyor... Geçen kış Zeytin çıktı karşılarına. Bir Cooker kırması. Uzun zamandır sokakta yaşıyordu ama yağmurlar, soğuk, yormuştu onu. Çok hastaydı. Canan’la Fahri onu veterinere götürdü. Veteriner “İyi bakılması lazım” deyince eve getirdiler. Çomar’la Badem çok iyi karşıladı bu küçük köpeği, kardeşleri bildiler. Hatta zamanla Zeytin, evi de, Canan’la Fahri’yi de onlardan daha fazla sahiplendi.
Bu arada Canan’la Fahri barınak ziyaretlerini ve sokaktakileri beslemeyi de ihmal etmiyordu. (Yeri gelmişken belirtmek isterim Dalyan barınağı kaynak olmasına rağmen son derece kötü işletiliyor. Hatta o kaynak nereye gidiyor merak konusu, çünkü köpeklere gitmediği kesin. Gönüllüler
Biliyorsunuzki geçen hafta Barney’i KIF’a kaydettirmek ne kadar zormuş diye yazmış ve madem Barney giremiyor o zaman Shih-Tzu cinsi Paşa’yı yarışır demiştik.
Paşa, benim kızım Çakıl’ın iki yavrusundan birisi ve teyzemlerin köpeği. Tabii teyzemler bunu duyunca pek sevindiler, Paşa yarışmaya girecek diye... Fakat öğrendik ki erkek cinsinde tek testisli köpekler diskalifiye sebebiymiş. Bunun üzerine teyzem “Marilyn Monroe’nunda 6 parmağı vardı ama bak ne kadar başarılı oldu!” yorumunu yaptı.
Çünkü Paşa gerçekten çok güzel bir Shih-tzu, güzellik yarışmasına bu kusurundan dolayı alınmaması hayal kırıklığı oldu.
Bunun üzerine tekrar Ozan Bey ile görüştük ve ben Barney’i kayıt ettireceğimi belirttim. Çünkü yarışma anını yazmak istiyorum ve bunu karşıdan izleyerek yapamam. Bu yüzden, çarşamba günü Barney’le Ozan bey’in yanına gittik. Sohbet ettik. Barney’e chip takıldı üyelik formunu doldurduk. Parayı havale yapacağımız banka hesap numarasını aldık.
Barney’i resmen KIF’a kaydettirmiş olduk. Yarışma 29 Ocak Pazar günü olacak. Şimdi işimiz ise Barney’le ring eğitimi çalışmak. Yani bir kaç video izleyip köpeği ringte nasıl tutacağımı öğrenmem gerekiyor. Ersel Bey’den de ben tam
Geçen hafta söylediğim gibi bu hafta KIF ile ilgili konuyu yazmak istiyorum. KIF’in (Köpek Irkları Fedarasyonu) amacı anladığım kadarıyla Türkiye’de merdiven altı dediğimiz üretimi durdurmak. Petshoplardaki sağlıksız, annesi babası belli olmayan yavru satışını minimuma indirmek ve yok etmek.
Bu yüzden amaçlarına saygım sonsuz, yaptıkları işe, verdikleri emeğe de...
KIF üyesi, aynı zamanda hakemi sayın Ozan Belkıs bana kartını verip, bize köşenizde yer verirseniz çok seviniriz dediğinde çok gururlandım. Hemen kabul ettim.
Yalnız geçen hafta da belirttiğim gibi dışardan yazmak istemedim.
Benim 6 tane köpeğim var. Ben de topluma en uyumlu olan Barney ile önce KIF’a kayıt olup sonra 29 Ocak’taki yarışmaya kaydolup içerden yazmak istedim.
KIF’ın sayfasına girdim, kayıt koşullarını okudum.
Şöyle bir koşulla karşılaştım: Kayıt koşullarında diyordu ki köpeğinizin ırk derneğine üye değilseniz ve olmak istemezseniz KIF üyelik ücreti olan 125 TL’nin 4 katını ödemelisiniz.