Begüm Yaraş

Önceki yazılarımda da bahsetmiştim ilk köpeğim rahmetli Daisy’den. İnanılmaz bir köpekti, süper bir bekçi, haber verme köpeğiydi. Yani Daisy’i susturmak için ya onu öldürmeniz yada dostu olmanız gerekirdi ki, asla kimseyle dostluk kurmaz, kendi çapında özgür sahip kabul etmeyen bir canlıydı.
Bizim Çeşme’deki evimiz ikiz villa, geniş bir bahçesi var. Her yaz teyzemlerle bitişik aynı bahçe içerisinde oturuyoruz. Rahmetli Daisy bekçiliğini teyzemlerin rahmetlisi Cherie’ye öğretmişti, ikisi herkese havlar, geçen motorlara posta koyar, yoldan yürüyen masum vatandaşa bile kızarlardı.
Cherie bu geleneği sürdürdü ve her yaz ufak ufak bizim Efe’ye aktardı. Şu anda bu gelenk Efe ile devam ediyor.
Gelelim bizim Prince’e.
Kendini köpek ırkından saymayıp, üstün gören Prince bunu nasıl yapıyor diyeceksiniz. Kesinlikle yerde oturmayan, plastik mama tasından su vs içmeyip sadece porselen veya metal kap seçen, devamlı gururlu bakış atan, ismini oldukça benimsemiş bu Prince, Efe ile 2 hafta geçirince oldu mu size Pirinç. İsmini çok iyi bildiği için ben ona pirinç demeye başladım pi ve ri olayı tuttuktan sonra her isme bakıyor aslında. Efe, Cherie’den aldığı bayrağı Pirince’e teslim etti.

Bugün size Prince’ten bahsetmek istiyorum. Daha önce de söz etmiştim, kuzenlerimin New York’tan üreticiden aldıkları köpek olarak... Bir Cavalier King Charles. Üretici kadının Melislere satmaya yanaştığı evdeki bir sürü Cavalierden biriymiş Prince... Satılma nedeni ise kadının söylediğine göre asosyal olması. Ürettiği soydan en güzeli en düzgünü fakat, 1 yıldır uğraşmasına rağmen de kimseyle anlaşamayan...

Köpeklerden yavru olsun, yetişkin olsun ölümüne korkan bu yüzden yarışmalarda diskalifiyeye sebeb olacak ve soyunun adını kötüye çıkarabilecek bir köpek Prince. İşte bu yüzden de 13 aylıkken oldukça yüksek bir fiyata, 5 sayfalık sözleşme ve kısırlaştırılma şartıyla satılan bir köpek.
Melisler de Prince’i ilk aldıklarında kadının direktiflerini aynen uyguluyorlar. Köpek parkına götürüyorlar. Yavru köpekleri falan ısırınca, -üretici kadında denemiş- onun yapamadığını biz mi yapacağız deyip vazgeçiyorlar.

Aman korkmasın, yok rahat yerde uyusun, vs. derken köpek, köpek olduğunu unutmuş durumda İzmir’e geliyor. Tabii burası New York değil, Kordon’da gezerken sokak köpeğini de, kedisini de görüyor. Sesten çok etkileniyor, sıcakta ağır çarpıyor, ağır bir tüy döküntüsü...

Yaz sıcaklarıyla birlikte sokaklarda bir çok tıraş edilmiş köpek görmeye başladım. Neden tıraş ettirdiklerini sorduğumda da “Bu sıcakta ben kıyafet giyemiyorum, o kocaman kürkle dolaşıyor” cevabını aldım.
Evet. Baktığınızda onların kürkle dolaştığı için daha sıcak geliyormuş hissine kapılırsınız. Fakat tüylerini keserek aslında can dostunuzu savunmasız bıraktığınızı biliyor muydunuz?
Köpeklerin tüyleri onları soğuktan korumaz yani çok tüylü diye üşümez sanmayın. Köpeklerin yağ tabakalarıyla ve çift katman tüy yapılarıyla alakalıdır bu. Mesela uzun tüylü alman çoban köpekleri iş köpeği sınıfına alınmazlar. Çünkü soğuk için dayanıklı değildir. Tek katman tüy yapısına sahiptirler ve kısa tüylü alman çoban köpekleri kadar da tüy dökmezler. Bunun da sebebi yine tek katman tüy yapısına sahip olmalarıdır. Diğer yandan kısa tüylü alman çoban köpekleri mevsim değişikliklerinde -özellikle yaza girerken- alt katman tüylerini dökerler.
Aslında kısa tüylü olanlar iş köpeği olarak da kullanılırlar. Çünkü soğuğa daha dayanıklıdırlar.
Aynı şey sıcaklar için de geçerli. Köpeklerinizin tüy tabakaları onların derisini korur. Sıcak çarpmalarına karşı korur ve onlara tüyleri olduğu için daha sıcak

Geçen hafta “Örnekköy Barınağı” yazımla ilgili çok fazla mail aldım. Bunlardan Safiye Hanım’ın mailini paylaşmak istiyorum sizlerle.
“Merhabalar,
Dünkü yazınızı okudum. O barınak ile ilgili çok fazla şey duydum... Aancak bir Karşıyalı hayvan dostu olarak bu konunun üzerine gidilmesini rica ediyorum sizden... Ayrıca halkın parklara yaptığı kedi barınaklarının neden kaldırıldığını,neden köpek parkı ya da tuvaleti taleplerine olumlu cevap verilmediğini bilmem de hakkım!! Bu kadar mı hayvan düşmanı olduk???????”
Safiye Hanım anladığım kadarıyla bu konuyla ilgili baskıların sürmesi gerektiğini talep etmiş. Ayrıca sorularını da burada yayınlayarak yetkililerden e-mail almayı bekliyorum. Bu e-mailleride köşemde paylaşacağım sessiz kalınmayacağını düşünüyorum. Umarım çok optimist olmamıştır.
* * *
Dün “Can dostlarım” çekimleri için Güzelbahçe barınağına gittik, Örnekköyle ilgili anlatılanlardan sonra bu kadar düzenli, bakımlı ve ilgili bir personeli olan bu barınak bence herkese örnek oluşturmalı. Güzelbahçe Belediye başkanı Sayın Mustafa İnce’de oradaydı. Barınağın yapım aşamasında yaşadığı zorlukları anlattı. Fakat kurduğu düzenle herkese örnek olması gereken bir barınak.

Bu hafta yazımda Karşıyaka Örnekköy barınağından bahsedeceğim.
Henüz gidip görmedim. Ben bir hayvan severin sesi olacağım sizlere barınakla ilgili.
Melis Türkoğlu isimli bir bayanla tanıştım, kızı ve kendisi sıkı bir hayvan severler. Bana Örnekköy barınağıyla ilgili çokta şaşırmadığım şeyler anlattı.

Diyeceksiniz ki, gidip görmemişsin neyine şaşırmadın? Şöyle ki ülkemizde artık olağan gelen şeyler oldukları için şaşırmadım. O kadar iğrenç şey duyuyoruz ki artık ben şahsen şaşırma duyumu kaybetmişim.

Gelelim Melis Hanımın anlattıklarına...

5-6 aydır facebook yada diğer sosyal ağlarda dönen bir konu var.
Tüm hayvanseverlerce paylaşılan fakat kısmi doğru olan bir haber bu.
Bugün sizlere bu haberden, doğru ve yanlışlarından bahsetmek istiyorum. Facebook kullananlar, bir şekilde, “Aracınızla çarptığınız kediyi köpeği veterinere götürün masraflarını kaskonuz ödüyor, üşenmeyin ve yapın” tarzında gezinen yazıyı okumuştur.
Perşembe günü “Can dostlarım” programında konuğum veteriner hekim Aytekin Kamber’le ilk yardımı konuştuk. Program öncesinde de alt başlıklar üzerinden geçerken trafik kazalarında ilk yardımda, Aytekin Bey’e kazalarda evcil hayvanlara çarpmada özellikle bu kasko uygulamasından da bahsedelim dedim.
Kendisi de bana “Kaskocu bir arkadaşı olduğunu ve böyle bir uygulamanın kendilerine ulaşmadığından bu işin karışık olduğundan ve bahsetmesek daha iyi olur“ deyince konuyu kapattık. Fakat ben kendi araştırmamı yaptım. Bir kaç kasko-sigorta şirketiyle görüştüm.
Konunun gerçekten de facebookta dolanan o güzel kampanyayla yakından uzaktan ilgisi yokmuş.
Şimdi gelin konunun derinlerine inelim.

Bu hafta yuva arayanlara yer veriyorum. Umarım her biri çok iyi sahiplere kavuşur.
Kuki
5 yasında, dişi, spanıel cocker, tuvalet egitimi var, hiç çiftlesmedi, oyuncu, yemek yemeye bayılıyor, aşıları tam, aşı karnesi, tasması var. Ev veya bahçeli eve uygundur... Ortam değişikliğinden huzursuzlanabilir. Biraz emekle kendine gelecektir. Lütfen sabırlı olmayan aileler aramasın. 18 yaş altı ve tek yaşayanlara verilmeyecektir. Kızımız evde birilerini istemektedir. Ücretsiz, sözleşmeli, takipli ve sadece İstanbul içi sahiplendirilecektir... İletişim: 0 535 471 32 02 Cenker Bey (Gündüz arayınız)

Zeytin
Aşıları tam, apartman sorun olduğu için yuva arıyor. Tatlı sevecen sahibine çok düşkün bir köpek almak isteyenler için tel: 507 209 95 95 Acil İzmir

Geçenlerde havaların ısınmasıyla başlayan bir tehlike, pisi pisi otlarından bahsetmiştim.
Yazının yararlı olduğunu gördüm çünkü, bir çok okuyucumdan “Az kalsin başımıza geliyordu” yazi geldi. “Son anda çıkardık” vs. deyince aklıma o zaman keneye de değinmenin vaktidir diye düşünündüm. Kenelerde havaların ısınmasıyla baş göstermeye başlamıştır artık.
Ben, mesela köpeklerime kışın 3 ayda bir dış parazit aşısı yaptırırken, yazın bunu ayda bire çeviriyorum.
Bir de en çok şu soruyla karşılaşıyorum: Dış parazit damlası, yaptım tasmasını da taktım ama üzerinde kene vardı, böcek vardı vs.
Şimdi öncelikle bir şeyi açıklığa kavuşturalım. Dış parazit damlası veya tasması kenenin gelmesini önlemez. Fakat ısırmasını ve köpeğinizin kanını emerek vücudunun üzerinde yaşamasını engeller. Yani petinizin üstünde evet, kene görebilirsiniz fakat tararken veya elinizle de kolayca atabilirsiniz.
Çünkü ilaçlı deriyi ısırınca zaten üzerinde kalamaya-caktır. Önemli olanda budur. Dolayısıyla bu zamanlarda parazit aşılarını da ihmal etmeyelim.