EVET, yavrunuzun aşıları bitti ve ilk banyosuna hazır. Yavru köpekleri sudan korkutmadan yıkamak ileriki dönemlerinde size kolaylık sağlayacaktır. Özellikle büyük boy ırk köpekler için bu geçerlidir. Yavruluk döneminde suyu sevdirmeniz ve korkutmamanız gerekir. O yüzden ilk banyosunda sert duş yerine suyu kendiniz bir tas yardımıyla dökerseniz daha faydalı olur.
Şampuan seçimi önemli
Köpeğinizi yıkarken yavru köpek şampuanı kullanabilirsiniz. Eskiden kötü kokan şampuanlar olduğu için ben insanlar için olan bebek şampuanını kullanırdım ve hiç de sorun yaşamazdım. PH dengeleri biz insanlarla aynı olmadıkları için bizim kullandığımız şampuanlar uzun vadede deri hastalıklarına yol açar. Fakat bebek şampuanlarının PH dengeleri bizim kullandığımız şampuanlardan farklıdır, bu yüzden kullanılabilir. Son on yılda pet sanayisi çok ilerledi. Şimdi papayalı, mangolu, hindistan cevizli, vanilyalı gibi çok güzel kokan köpek şampuanları bulmak mümkün.
Yıkamadan sonra köpeğinizi iyice durulayın. Üzerinde şampuan kalmasın, daha sonra fön yardımıyla iyice kurutun ve tarayın, pamuk gibi olacaktır. İlk yıkamadan sonra köpeğinizin tüyleri biraz dökülebilir.
BU hafta sizlere Golden Retriever ırkını tanıtacağım. Herkes için beslenmesi en kolay köpek ırkıdır diye geçer ve popülaritesi inanılmaz yüksek olan, ilk kez köpek alacakların aklına hemen ilk gelen köpektir. Çocuklarla çok iyi anlaşabiliyor olması, aile köpeği olması, kolay eğitilebilir olması tabii ki avantajlarıdır bu ırkın ama dezavantajları da vardır. Golden’lar çok hareketli hatta hiperaktif ırklardır, bu nedenle apartman dairesinde beslenmesi ancak enerjisini attıracak kadar egzersiz sunabilirseniz olur. Mevsimsel tüy dökmelerinin yanı sıra aslında her ay tüy dökerler. Bu ırkı beslemek isteyenlerin diğer bir yanılgısı da düzenli taranınca köpeklerin tüy dökmeyeceği yönündedir. Bu da doğru değildir. Her gün iki saat bile tarasanız Golden’lar hep tüy döker. Bazı Golden sahipleri tüylerini tıraş ettirirler ki Golden’lar tıraş edilmez. Tıraş edildiği zaman sahipleri tüy dökmediğini iddia eder. Halbuki siyah bir kumaşı köpeğinize sürterseniz ne kadar yanıldığınızı görebilirsiniz.
Kalça çıkığı riski yüksek bir cins
Ben köpeklerimi bahçede besliyorum ama öğrencilik yıllarımda Ankara’dayken apartman dairesinde beslerdim ve benim Golden’ım Barney, evi her gün süpürmeme rağmen ve
GEÇEN hafta bahsettiğim gibi Barf Diyeti için iki görüş vardır: Yüzyıllardır vahşi doğada avlanan vahşi kurtların sağlıklı oluşundan ve köpeklerin de et obur canlılar oldukları için ataları gibi çiğ et yiyerek beslenmesini savunanlar... Diğer teze göre de, bu diyetin yerine kuru mama önerenler. Bunlar da köpeklerin evcilleştirilmiş bir hayvan olduklarını ve onların artık vahşi kurtlar olmadıklarını, binlerce yıldır evcilleştirilmiş olduklarından sindirim sistemlerinin atalarından farklı olduğunu savunurlar...
Edinburgh Veterinerlik Fakültesi’nden, Barf Diyeti’ne karşı dört profesörün ortak görüşlerini aşağıda aynen bana geldiği gibi sizlere aktarıyorum.
1. Bu beslenme şeklinin doğal gözüktüğünün farkındayız. Fakat nasıl dengeleneceği konusunda emin değiliz. Fosforu çok fazla ve kalsiyumu çok düşük olabilir ve bu da gelişim için sakıncalıdır.
2. Çiğ kemikler, kabızlık yapar köpeğinizin sağlığı için ciddi tehlikedir, ölümcül olabilir.
4. Çiğ yemekler insanlarda olduğu gibi köpeklerde de hastalık yapabilir. Biz hastalarımıza kendilerinin yemeyecekleri çiğ etlerle köpeklerini de beslememeleri gerektiklerini söyleriz.
5. Barf Diyeti’ni savunanlara göre bu bir doğal
GEÇEN hafta sizlere kafes eğitiminden bahsetmiştim ve bu eğitimin evde 24 saat birisi bulunursa işe yarayacağına değinmiştim.
Bu hafta ise evde eğer 24 saat birileri yoksa tuvalet eğitimi nasıl verilir onu anlatmak istiyorum. Yine değinmeliyim ki, önce sabırlı olmanız gerekiyor. Yavruyu eve getirdiğiniz anda eğitimine başlamanız gerekiyor.
Öncelikle ona küçük bir oda, kapalı bir balkon tahsis etmelisiniz. Eğer bunları yapamıyorsanız, küçük bir alanı çit ya da köpeğinizin aşamayacağı bariyerlerle çevirin, içini tamamen gazete kağıdı ya da yavru köpekler için satılan “puppy ped”lerle kaplayabilirsiniz. Köpeğinizin yatağını, mama ve su tasını da buraya koymalısınız. Köpeğiniz gideceği başka yeri olmadığı için tuvaletini gazeteye yapacaktır. Yavaş yavaş gazeteleri yatağından ve yemek kaplarından başlayarak azaltınız. Bu sayede yemek yediği ve yattığı yere en uzak kalan köşedeki gazete kağıdını kullanacaktır tuvalet ihtiyacı için. Köpeğiniz gazeteye ihtiyacını giderdikten sonra mutlaka ödüllendirme yapmalısınız. Ödül olarak çeşitli şeyler kullanabilirsiniz. Sadece onu sevmek, başını okşayıp aferin demek de bir ödüldür. Tuvaletini yaptıktan sonra onu olduğu yerden çıkartıp yanınıza
HANGİ ırk köpek almalıyım? Belki de köpek alırken en büyük ve en çok sorulan sorudur bu. Bilinçli bir köpek sahibi adayı kendine en uygun, yaşam koşullarına uygun köpeği araştırıp bulmaya çalışırken, maalesef toplumumuzun büyük bir kesimi gözlerine hitap eden köpeği seçer. Halbuki her köpek ırkı her sahibe uygun değildir. İşte maalesef bu yüzden barınaklarımızda çok sayıda cins köpek vardır, bu bilinçsiz ırk seçiminin bir örneği olabilir. Benim dedem iki yıl kadar önce kendisine çok beğendiği için bir Boxer almaya kalktı. Zar-zor ikna edip ona küçük bir Terrier aldım, şimdi çok mutlular.
Bir çok kişi köpek almaya karar verirken onların da canlı olduklarını unutuyor gibiler. İstekler genelde aynı oluyor. “Ben bir Golden Retriever almak istiyorum ama apartmanda bakacağım. O yüzden havlamasın, eve tüy dökmesin, her yere tuvaletini yapmasın.” Böyle bir köpek yok mu tabii ki var. Sony’nin üretmiş olduğu robot köpekler tam bu özelliklere sahip. Yalnız maalesef bunu üzülerek belirtmek isterim ki hiçbir canlı köpek bu özelliklere sahip değil. Köpek bu, tabii ki havlayacak, ilk başlarda yalnız kalınca ağlayacak. Bebekken kasları gelişmediği için tuvaletini tutamayıp her yere tuvaletini
Bu hafta başka şeyler yazacaktım ama izin verirseniz bu köşeyi bir defalığına “Cherie”ye ve onun anısına ayıracağım.
Cherie, hayatta kardeşim gibi sevdiğim kuzenim Melis’in köpeğiydi.
Benim ilk köpeğim Daisy’nin şirin gözüktüğü zamanlarda, çocukların birbirlerini kıskanması sonucunda, Melis’in de “Bir köpek isterim” diye tutturmasıyla, bundan 16 yıl önce Melis’e alınmıştı. Cherie o zamanlar gördüğüm, -ki İzmir’de pek fazla cins köpek yoktu- Amerikan Pazarı’ndaki Pekingese’ler dışında en güzel, en masum duran İngiliz Cocker Spaniel’di.
Avucumuza sığardı alındığında.
Küçücüktü, sanırım bir aylık kadardı.
Ailesi yurtdışında yaşadıkları için yavruları Alsancak’ta bir petshopa bırakıp, anne köpeği yanlarına alarak gitmişlerdi.
Evet kendinize uygun, yaşam koşullarınıza uygun bir yavru köpeğiniz var artık. Fakat tuvalet sorunuyla başınız dertte mi? Öncelikle şunu unutmayın: İki aylık bir yavru, henüz kasları gelişmediği için tuvaletini tutamaz ve yürürken aniden oturup bir yere çişini yapabilir. Bu yüzden sabırlı olmalısınız, köpeğin ırkına ve karakterine de bağlı olarak tuvalet eğitimi bazı köpeklerde altı aylığa kadar devam eder. Yavru köpekler için değişik tuvalet eğitimi yöntemleri vardır. Bu haftaki yazıda kafes eğitimini anlatacağım. Yalnız şunu belirtmeliyim ki, bu eğitim yöntemi sahipleri çalışmayan köpekler içindir. Yani kafes eğitiminde evde 24 saat birinin bulunması ve aşağıda yazacaklarımı uygulaması gerekmektedir. Aksi taktirde bu eğitim hiç bir işe yaramaz ve hatta daha da kötü sonuçlar doğurabilir. Kafes yöntemi tuvalet eğitiminde en etkili yöntemlerden birisidir. Kafesin boyutu köpeğin cinsine göre seçilmelidir. Köpek büyüdüğünde bile içinde rahatça yatabileceği ölçülerde olmalıdır.
Kafese ilk girişi kendi yapsın
Kafes eğitiminde, kafes köpeğe sevdirilmeli ve içine girmeye istekli hale getirilmelidir. Kafesin içine yastık, battaniye gibi köpeğin rahat edebileceği bir şeyler
Bu ilk yazımda önce sizlere kendimden ve köpeklerle aramda olan bağdan bahsetmek istiyorum. Çocukluğumda izlediğim Benji ve Lesi filmlerinden çok etkilendiğim için dört yaşımdan itibaren “Köpek isterim” diye tutturup, altı yaşımdayken ilk köpeğime sahip olmuştum.
Bir çocuğun ilk köpeği bir Golden Retriever ya da Terrier olabilir fakat babam bana çok şirin gözüken iki aylık bir Lhasa-Apso almıştı. Üç aylıkken hırlamaya başlayan bu dostumuz 13 yaşında aramızdan ayrıldığında şu yaşıma kadar beni ısıran ilk ve tek köpek olmuştu. Adı Daisy idi. Daisy belli ki çocuklu bir aile için yanlış seçimdi ırk olarak. Tabii o zamanlar bunun farkında değildik.
“Köpeklerle Seyahat”
Daisy’den sonra bahçeli bir eve geçişimizin ve annemin de köpek fobisini yenmesiyle sırasıyla ailemize bir çok dost katıldı. Beyaz (Samoyed), Balım (Sivas Kangal), Hercules (Golden Retriever), Lazy(Shih-Tzu), Cookie (Beagle), Efe (Lhasa-Apso), Barney (Hercules’in oğlu), Çakıl (Shih-Tzu) ve son olarak da nazlı kızım Maya (Alman Çoban Köpeği). Bu kadar çok dost edinmemin bana kazandırdığı artılarla, her zaman çevreme köpek bakımı, sağlığı ve uygun köpek seçimi konusunda yardımlarım oldu. Şehir dışına üniversite