Bu hafta başka şeyler yazacaktım ama izin verirseniz bu köşeyi bir defalığına “Cherie”ye ve onun anısına ayıracağım.
Cherie, hayatta kardeşim gibi sevdiğim kuzenim Melis’in köpeğiydi.
Benim ilk köpeğim Daisy’nin şirin gözüktüğü zamanlarda, çocukların birbirlerini kıskanması sonucunda, Melis’in de “Bir köpek isterim” diye tutturmasıyla, bundan 16 yıl önce Melis’e alınmıştı. Cherie o zamanlar gördüğüm, -ki İzmir’de pek fazla cins köpek yoktu- Amerikan Pazarı’ndaki Pekingese’ler dışında en güzel, en masum duran İngiliz Cocker Spaniel’di.
Avucumuza sığardı alındığında.
Küçücüktü, sanırım bir aylık kadardı.
Ailesi yurtdışında yaşadıkları için yavruları Alsancak’ta bir petshopa bırakıp, anne köpeği yanlarına alarak gitmişlerdi.
Kahraman köpek
Cherie daha küçücükken, Çeşme’deki evlerinde merdiven altında bir taşıma kafesinin içinde yatardı. Bir gece o kadar çok ağlamış ki, Melis en sonunda dayanamayıp aşağı indiğinde ev kapılarının açık ve ocak gazlarının da açık olduğunu görmüş.
Eve hırsız girmiş ve gazı da açık bırakmış.
Alt kattaki yoğun gaz kokusundan rahatsız olan Cherie de, aslında bütün aileyi daha iki aylıkken büyük bir patlamadan kurtarmıştı.
O zamandan itibaren de “kahraman köpek” olmuştu.
Ama kesinlikle çok iyi huylu ve herkesi yalayan bir köpekti.
Babam bir keresinde Cherie için; “Bunun dilini boyasak, bu yalamayla evi bile boyar” demişti. Herkesi dostu sanıp arabalara, motorlara, bisikletlilere, yürüyenlere koşa koşa gider, sarılmak isterdi.
Sevecenlik abidesiydiCherie ve Daisy pek anlaşamazlardı.
Yazları mecburiyetten aynı bahçeyi paylaşırlar, ama Daisy kesinlikle Cherie’nin evine girmezdi. Aynı şeyi tabii ki Cherie uygulamazdı.
Daisy yabancılara karşı her zaman sinirli, kimseyi kabul etmeyen, evin önünden yürüyen insanlara dahi saldıran dört kiloluk bir köpekti.
Cherie ise tam tersi ve Daisy’nin iki katı büyüklüğünde bir sevecenlik abidesiydi. İkisinin anlaştıkları tek nokta, evden kaçmalarıydı.
Sokak köpekleriyle çete olmuşlardı. Gizlice kaçıp çeteyle dolaşıp, sonra bize fark ettirmeden tekrar eve dönerlerdi.
Daisy’den ders aldıBir yaz, yine bir Çeşme Festivali günü herkes evde hazırlanırken Cherie ağlayarak tek ayağı topal bir şekilde merdivenlerden çıkıp Melis’i buldu.
Hemen alıp İzmir’e veterinere götürüldü. Meğer Cherie’ye motor çarpmış. Ameliyata alındı ayağına iki adet platin çivi takıldı.
Bu olaydan sonra Cherie değişti. O herkesi seven köpek gitti, yerine şüpheci Daisy geldi.
Daisy, Cherie’yi eğitti; “Yabancılara havlaması gerektiğini, motor sesinden nefret etmeyi, evi ve ailesini koruması gerektiğini” öğrendi Daisy’den.
Cherie’den öğrendiklerimizOnlar yaşantımızdayken biz de bir çok şey öğrendik onlardan...
Cherie; köpek korkusu olan insanların köpek korkularını geçirdi.
Cherie’den evde onun ulaşabileceği yerlerde eşya bırakmamayı öğrendik, her sabah mutlu uyanmayı öğrendik.
Bir canın sorumluluğunu taşımayı öğrendik. Melis özellikle trafik kazasından sonra Cherie’nin bakımında bizzat bunu öğrendi.
Biz Cherie’yi çok sevdik.
O ise bize sevginin sonsuz olduğunu öğretti. Biz Cherie’ye ilgi gösterdik, o bize sadakati öğretti. Biz ona yatacak bir yer verdik, o bize huzurla mışıl mışıl uyumayı öğretti, bizi her zaman koruyacağını hissettirdi.
Ben Daisy’den alamadığım dost sevgisini Cherie’den gördüm.
Benim bu kadar çok dost edinmemin başlıca sebebi, Cherie’de gördüğüm o saf pırıl pırıl sevgidir.
Hayatımızda bize bir çok güzel anı bıraktığın için, bizleri o saf tertemiz kalbinde ayırt etmeksizin sevdiğin için, bizi her zaman koruduğun için, senin yanında hep huzurla uyuyabildiğimiz için, yaşattığın her şey için sana asla tam olarak teşekkür edemeyiz Cherie...
Seni çok seviyoruz ve asla da unutmayacağız dostum. Gittiğin yerde burada olduğundan çok daha mutlu ol.