Sanat turunda yolu Fındıklı-Cihangir tarafına düşecek olanlar için kasım ayının öne çıkan sergilerinden kısa bir seçkiyi paylaşmak istedim bu hafta.
Fındıklı’daki ikonik gökkuşağı merdivenlerinin hemen yanı başında yer alan bağımsız sanat mekanı Merdiven Art Space, feminist üretimin önde gelen isimlerinden Neriman Polat’ın kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor.
‘Şefkatsiz’ yaşamlar
Polat’ın sanat pratiğinde görmeye alışık olduğumuz; sosyolojik katmanlar, şehir, kadın hakları, cinsiyet ve kentsel dönüşüm gibi temaların, bu kez toplumsal bir yarayla birleşerek daha da derinleştiği bir proje var karşımızda. Mekana özgü kurgulanan major bir enstalasyon niteliğindeki ‘Şefkatsiz’, hem iç hem de dış yaşama dair tanıdık imgeleri bir araya getiriyor. Hazır nesnelere müdahale konusunda her daim hayranlığımı kazanan Polat, bu sergide nesnelerin yanı sıra ortamı da dönüştürerek, muhteşem bir kurguya imza atmış.
Her geçen gün daha görünür hale gelen toplumsal şiddet, serginin çıkış noktasını oluşturuyor diyebiliriz. Ancak elbette arkasında gizli olanlar daha da can yakıcı. Aile sözcüğünün korunaklı ve güven veren algısını masaya yatıran sanatçı, şefkatin belki de hiç uğramadığı evlerdeki
Çağımızda her disiplin ve sektörün dijital dünyaya entegre olması, her geçen gün daha önemli hale geliyor. Benim de zaman zaman yazılarımda bahsettiğim gibi, pazarlamadan üretime dek her aşamada dijitalleşmeye yönelik yapısal gelişmeleri takip etmek gerekiyor. Güncel sanat pratiğinin de bundan ayrı ilerleyeceği düşünülemez. Özellikle son yıllarda yeni medya sanatının yükselişini görmezden gelmek mümkün değil. Tam da bu konuyla ilgili proje ve çalışmalarını sürdüren bir ekipten bahsetmek istiyorum bu hafta.
İnovasyon danışmanlığı alanında hizmet veren ArtBizTech; iş ve teknoloji, tasarım, psikoloji, sanat gibi farklı alanlardaki profesyollerden oluşan multidisipliner bir platform. Sanatı, iş ve teknoloji dünyasıyla bir araya getirmeyi hedefleyen ekip, workshop, seminer ve eğitimleriyle firmaların daha yenilikçi fikirler geliştirmelerine destek oluyor. Türkiye’de yapay zeka, büyük veri, robotlar ve genetik gibi hem inovatif hem de bilimsel unsurları kullanarak sanatsal çalışmalar yapan gençleri görünür kılmak amacıyla, ‘bang. Art Innovation Prix’ (www.bangprix.org) isimli bir platform kurdular.
‘Global Design Thinking’
Küratörlüğünü Esra Özkan’ın üstlendiği programla; güzel sanatlar,
Sonbaharın tadını sanatla çıkarmak isteyenler için Karaköy’den Emirgan’a uzanan keyifli bir rehber hazırladım bu hafta...
Tophane’nin, konseptiyle ilgi çeken mekanlarından Riverrun, edebiyat ve sanatın bir araya geldiği etkileyici bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Kendine has üslubunu, sıra dışı gündelik kullanım malzemeleriyle birleştirip, hem ironik hem de kavramsallığı güçlü heykellere ve yerleştirmelere imza atan Antonio Cosentino, yine kendisine yakışır bir çalışmayla karşımıza çıktı. Türk edebiyatının büyük ustalarından Sait Faik Abasıyanık’ın Semaver isimli yapıtındaki bir öyküden ilhamla sergisini kurgulayan Cosentino, buruk bir hikayeyi başarıyla görselleştirmiş.
Kendi gemisini yapma hayaliyle işe koyulan Büyükadalı bir Rum çocuğun öyküsü ‘Stelyanos Hrisopulos Gemisi’, serginin de ismi aynı zamanda. Mutlu sonla bitmese de, bir hayalin ulaşabileceği noktayı ve kişinin kendi sınırlarını aşmasını konu edinen hikaye, Cosentino’nun gemiye yeniden hayat vermesiyle kaldığı yerden devam ediyor diyebiliriz. Parıl parıl ışıldayan görüntüsüyle tezat bir şekilde tenekeden imal edilmiş ve hafifliğiyle pek çok yaşamsal kavramın ağırlığını sorgulayan ‘Stelyanos Hrisopulos Gemisi’, çocuk
Şehrin gözde sanat rotalarından Tophane bölgesindeki turumda öne çıkan sergileri paylaşmak istedim sizlerle bu hafta...
Ağırladığı birbirinden güzel sergi ve etkinliklerle sanatseverlerin uğrak noktası haline gelen Galata Rum Okulu, yine muazzam bir projeyle karşımıza çıktı. Sivil toplum kuruluşu Europa-Nostra tarafından 2018 Kültürel Miras Yılı kapsamında ‘Tehlike Altındaki 7 Dünya Mirası’ arasında gösterilen Büyükada Rum Yetimhanesi’ni odağına alan sergi, dokunaklı bir toplumsal bellek arkeolojisi sunuyor.
Avrupa’nın en büyük ahşap binası olan ve son yıllardaki içler acısı haliyle konuşulan yapı, gerek kent tarihi, gerek kültürel ve toplumsal hafıza bakımından gündemde tutulmayı hak ediyor.
Çöküşün resmi
Küratörlüğünü Hera Büyüktaşcıyan’ın üstlendiği ‘206 Odalı Sessizlik: Büyükada Rum Yetimhanesi Üzerine Etüdler’ başlıklı serginin, neredeyse benzer bir kaderi paylaşmak üzereyken, geri kazandırılan Galata Rum Okulu’nda gerçekleşiyor olması ayrıca anlam taşıyor. Geçmişten bugüne, azınlık politikalarının neticesinde metruk bir yapıya dönüşen yetimhaneye eserlerinde hayat veren Ali Kazma, Murat Germen, Dilek Winchester ve Hera Büyüktaşcıyan, iki yapı arasındaki bu paydaşlığı
2012 yılından bu yana, yerel ve küresel sanat gündemini aktardığım, sergi değerlendirmelerimi, sanatçı söyleşilerimi paylaştığım ‘Gezdim, Gördüm, Yazdım’ı, bundan böyle siz değerli Milliyet okuyucuları için kaleme alacak olmaktan dolayı çok mutluyum. Bloğumla paralel olarak, her cumartesi bu köşede sizlerle buluşacak sergi ve etkinlik haberleri, umarım sanata gündelik yaşamınızda daha fazla yer ayırmanıza vesile olur.
İstanbul’da sanat sezonu tüm yoğunluğuyla devam ediyor. Contemporary İstanbul fuarının ardından galeriler birbirinden güzel sergilerle karşımıza çıkıyor. Kentin en değerli sanat rotalarından Karaköy’e yolu düşenler, Galeri Nev’e mutlaka uğrasın derim. İşlerini severek takip ettiğim Aras Seddigh’in üçüncü kişisel sergisi ‘Fil Gözü Pencerede Uyur’, sanatçının; cam, seramik, metal, fotoğraf, baskı, tuval gibi farklı malzemeleri ve üretim biçimlerini bir araya getiriyor. Seddigh’in çalışmaları, kendine has ve kolaylıkla ayırt edilir üslubuyla her zaman ilgimi çekmiştir.
Düşünsel ve pratik zenginlik
Daha önceki sergilerinde rastladığımız zamandan ve mekandan bağımsızlaştırılmış figürler, sürrealizme göz kırpan form ve kompozisyon yaklaşımı, materyal ve teknik çeşitlilikle