Batı’nın en fiyakalı fuarının iki bölümden oluştuğunu daha önce size yazmıştım.
Frieze ana fuar ve ikinci yaşını dolduran Frieze Ustalar bölümü...
Bu ustalar bölümü üzerine hep birlikte düşünmemizde fayda var.
Ustalar deyince aklınıza sadece Matisse, Picasso, David Hockney vs. gelmesin!
Aynı zamanda Uşak halıları, İran halıları, 15. yüzyıldan terracotta heykelcik veyahut bir Buda... Henüz mücevher yok.
Aklıma bundan birkaç yıl önce Ali Esat Yüksel’le Moiz Zilberman’ın davetlisi olarak gittiğimiz Tefaf fuarı geliyor da... Her şeyin, retro mobilyaların Andy Warhollarla, 1920’lerin mücevherlerinin 1980’lerin soyut dışavurumcu resimleriyle satılmasını doğrusu yadırgamıştım. Ve hiç de contemporary yani çağdaş bulmamıştım.
Ama için için bütün o ışıltılı Belle Epoque mücevherlerin, Sonia Deleunay kostümlerin, Eames sandalyelerin, Corbu tasarımı abajurun içinde çok mutlu olmuştum. İlginç bir detay hatta... Kraliçenin saçlarını yapan Türkiyeli kadın kuaförle tanışmıştım. Dükkanını her sene buradan aldığı retro mobilyalarla baştan yaratan Hollanda’daki gururumuzla. Kalmam için ısrar etmiş, çiğ köfte yaparım demişti ya da içli köfte. Sıcacık biriydi. Tefaf’ın büyük sürpriziydi onun gibi birini tanımak...
Çağdaşın yeni tanımı
Sanat fuarı düzenlemede akılcı ve yaratıcı oldukları kadar trend yaratmakta da bir numara Frieze’cilerin Masters bölümüyle çağdaş sanat dünyasında nasıl bir açılım yaptıklarını tespit etmek gerekiyor.
Frieze fuarı yetkilileri, Ustalar bölümüyle, kronolojik olmayan bir seçkiyle izleyiciyi bir o tarihten bir diğerine, yüzyıllar arasından geçirirken aslında yeni bir alışkanlığın da müjdesini veriyorlar.
Bu alışkanlık aslında çağdaşın ne olduğunu yeniden tanımlamamıza olanak verecek.
Çağdaş şimdiye sığmıyor çünkü...
Bunun nedeni de basit!
Elimizdeki ekranlar yüzünden...
Hayatımızdaki ekranlar...
En az beş ekranla yaşarken yüzyıllar, medeniyetler, arkadaşlar, fiziksel ve sanal aşklar, politik argümanlar, apolitik geyikler, bilgiler, objeler arasından o ekranlar sayesinde geçtiğimiz için...
Ustalardan ne kaldı?
Ekranlar aracılığıyla ve onlara dokunarak kendimizi yüzyıllar, medeniyetler, uygarlıklar, aşk sandığımız ama olmadığını anladığımız ilişkiler arasında kaydırabildiğimiz için şimdi artık çağdaşa sığmıyor.
Şimdinin içinde yüzyıllar var artık...
Koca bir insanlığın tarihi yani...
O yüzden Frieze Masters’de Man Ray ve Andy Warhol’un siyah beyazları yan yana seke seke geliyor.
Bir ondan bir diğerinden aynı duvarda.
Ustalar arasında 1970’lerin unutulmuş kadın sanatçıları da yerini alabiliyor.
Peki ama bütün bu kültür, Ustalar’da karşımıza çıkan diğer fuarı ne hale sokuyor?
Düşünülmesi gereken bir başka önemli konu da bu...
Ustalardan geriye nasıl bir şimdi kaldığı...
Bulvarlar ve sokaklar olarak tasarlanan ana fuarın Ustalar’a göre daha kalabalık ve daha gürültülü olduğunu belirteyim.
Gençlerin gruplar halinde bu sokaklar arasından yüksek sesle ve hızla geçtiğini...
En aynalı, en Meksika şapkalı, gözlerini kamaştıran okşayan objelere adeta çarparak...
Ustalardan geriye kalan şimdi’nin güzelliği burada sanırım...
İçlerinden kimin usta olarak yine bu uygarlığa kalıp kalmayacağının bilinememesinde henüz.
Akvaryumda sürekli nereden geçtiğini unutan balıklar gibi o genç izleyiciler Frieze ana fuarda. Neyi hatırlayacaklarına karar vermelerine daha çok var ama öyle değil mi?
Anın tadını çıkarmak diye buna derim!